Kendimde 35 ayrı ölçüm yaptım: ‘O’ performansımız 60 yaşında kalıyor ve sonra gerilemiyor mu?
Ertuğrul Özkök, seçim sonrası medya mahallesinden ve kendi kurduğu 'Beyaz Balina Aydın İşsiz Gazeteciler Kulübü'nden yazmaya devam ediyor. Bu sefer Yılmaz Özdil'in yarım kalan projesine ve Rasim Ozan Kütahyalı'nın yokluğuna kafayı takmış, bakın neler öğrenmiş.
Evet aynen böyle… Yılmaz Özdil Sözcü TV’den ayrılmasaymış, Türk haber televizyonculuğu ve konuşan kafa müesses nizamını tarumar edecek bir projeyi hayata geçiriyormuş.
Hem de üç gün kalmış bu projeyi gerçekleştirmesine…
Hepsini dün öğrendim ve bu olayın perde arkasını bütün ayrıntısıyla anlatacağım.
Her yerde bir kasvet var…
Yaz geldi ama Akdeniz neşesi henüz sahillerimize gelmedi.
Hadi sizi biraz bu kasvetli yankı odalarınızdan, durmadan, Erdoğan kazandığı için kutlama yapan Suriyeli videolarıyla dolu WhatsApp hücrelerinizden alıp götüreyim…
Hani Turgut Uyar şiirindeki gibi;
“Ah şimdi şu sensiz gecemde bana
Turgut kalk gidelim diyen bir dost olmalı…”
Bu gece o dost benim…
Bizim ‘Beyaz Balina İşsiz Mutlu Gazeteciler Kulübü’nde anlatılanlara göre konuşan kafa sistemini yerle bir edecek olay şöyle gerçekleşmiş.
Yılmaz Özdil Sözcü TV’nin başına geçtikten sonra, gazetenin ve televizyonun sahibi Burak Akbay’la görüşmüş.
Ona “Benim haber televizyonculuğu için yeni bir fikrim var” demiş.
Artık herkesin illallah dediği konuşan kafa programları yerine bir ‘Konuşan Kukla Kafalar’ programı tasarlamış…
Her akşam haberlerden önce ve sonra 15 kuklanın memleket meselelerini tartışacağı bir ‘Alternatif konuşan kafa’ programı hazırlamış.
Her düşünceden kukla olacakmış.
Yani yandaş kuklalar, muhalif kuklalar…
Ersan Şen, Emin Çapa gibi sinirli ve bağırıp çağıran kuklalar…
Cem Küçük gibi muhaliflere “Sen medeni ölüsün” diyen kuklalar…
Hatta ROK gibi kuklalar…
Bu kukla konuşan kafalar haberlerden önce ve sonra en ciddi memleket meselelerini yorumlayacakmış.
Bu programlar için bir sunucu bile bulmuş.
Oya Başar…
Onunla anlaşmışlar..
Hatta Yılmaz etrafına “Kukla konuşan kafaların paralarını bile önceden ödedim” demiş.
Yani kuklaları yaptırmaya başlamış.
Program üç gün sonra başlıyormuş.
Ama Yılmaz Özdil ayrılınca, kuklaların da işine son verilmiş.
Şimdi o konuşan kukla kafalar da daha işe başlamadan ‘Beyaz Balina İşsiz Mutlu Gazeteciler Kulübünün’ üyesi oldu.
Yılmaz diyor ki, “Abi bu gidişle Beyaz Balina Kulübü üyesi gazeteci sayısı Gazeteciler Cemiyeti’nin üye sayısını geçecek.”
İlk işimiz bir lokal bulmak.
Ve eminim bizim kulübün lokali, hâlâ çay simit geleneğini sürdüren Cağaloğlu’ndaki Gazeteciler Cemiyeti lokalinden çok daha eğlenceli olacak.
Bizim cemiyetin magazin haberlerine devam edeyim.
Haa ROK demişken, Rasim Ozan Kütahyalı bugünlerde ortada yok…
En tuhafı da, Galatasaray’ın şampiyonluk kutlamalarında bile ortada görünmedi…
Oysa biz bütün Fenerbahçeliler onun sırtında sarı-kırmızı formayla bizi ifrit edecek Beyaz TV şovuna hazırlamıştık kendimizi.
Biraz araştırdım.
Sonuç şu.
Acun Firarda gibi ROK da firarda.
İzini İbiza adasında buldum.
Oraya İtalya sahillerinden Portofino’dan gelmiş.
Daha önce de Marsilya ve Palermo’daymış.
‘Cruise’ gezisinde yani. Üstelik yanında Nagehan da yok.
O burada gazeteciliğe devam ediyor.
Bir de fotoğrafını buldum ki, ona gıcık olanlar için çok iyi malzeme olur.
Üzerinde ‘Summer’ yazan palmiye desenli bir tişört ve şort…
Sırt çantası…
Ve başında Sicilya yazılı bir beyzbol şapkası…
Tam Rok Firarda pozu…
Cübbeli Ahmet’in jet-ski karesinden sonra gelen en ilgi çekici fotoğraf…
Niye dönüp Beyaz TV’deki spor programını yapmadığına gelince…
Galiba gerçek kutlamanın Fenerbahçe maçında olacağını tahmin etmiş ve o nedenle cruise gezisine çıkmış.
Ama bu akşam dönüyormuş ve yarın akşam Beyaz TV’de sarı-kırmızı formasıyla Ali Koç ve Fenerbahçelileri ifrit etmeye hazırmış.
Fotoğrafına baktım…
Eminim bundan böyle Google’da ROK fotoğrafı arayan herkesin önüne ilk bu kare çıkar.
Samimi fikrimi söyleyeyim mi…
Onu ekranlardaki bir çok konuşan kafadan çok daha ilginç ve eğlenceli buluyorum.
Mesela onunla bir program yapsak ve adını ‘Bir artı bir eşittir sıfır’ koysak.
Eğlenceli olmaz mı…
Belki Yılmaz Özdil’in kukla konuşan kafa kadrosuna girerdik.
Biraz da ciddi gazetecilerden haber vereyim…
Bugünlerde bizim arkadaş grubumuzun en büyük meselesi Hasan Abi…
Hasan Cemal yani…
Seçimi kaybettiği için üzülmesin diye, moralini düzeltmek için elimizden geleni yapıyoruz.
Cüneyt Özdemir dün programında, “Madem kimse söylemiyor ben söyleyeyim. HDP, üçüncü sıraya koyarak Hasan Abi’ye ayıp etti” dedi.
Çok doğru.. Onun Parlamentoya girmesi hem HDP hem Türkiye için çok iyi olacaktı.
Bense “Allah seni korudu. Düşünebiliyor musun, şimdi bu güzel yaz döneminde frakla Meclis’i açıp, sonra seçmen ve delege muhabbetine başlayacaktın” dedim.
Neyse dün Oscar’la normale döndü ve Ayşe ve Oscar’la birlikte Bodrum’a gitti.
Biliyorsunuz, Oscar onun filozof köpeği…
Belki çok önemli değil ama Bodrum’a giderken arabayı eşi Ayşe kullandı.
Çünkü Hasan abi, ben ve Sedat Ergin gazetecilik mesleğinin araba kullanmayı bilmeyen üç utanç kaynağıyız.
Fatih Altaylı’dan sonra Serdar Turgut da HaberTürk’ten ayrıldı.
İkisi de ilgiyle izlediğim yazarlardı.
Altaylı şimdilik kendi adını taşıyan bir sitede yazıyor.
Bakıyorum sosyal medyada ve internet sitelerinde eskisinden daha çok görünüyor ve okunuyor.
Kurumsal medya patronları için ciddi bir uyarı bu.
Duyduğuma göre Serdar Turgut, son zamanlarda Türkiye’nin ‘Karar vericilerinin sabah bülteni’ haline gelen İsmet Berkan’ın 10Haber’inde yazacakmış.
10 Haber her sabah etkili bütün çevrelerce okunan bir site haline geldi.
Ama en güzel haber, Serdar’ın mizah yazmaya dönmesi kararı.
Selahattin Duman öldükten sonra mizah alanında Serdar tek ve kıymetli bir ‘Panda’ olarak kaldı.
Tek ve kıymetli yani.
Seçim gecesi televizyon reytinglerine baktım.
İnanmayacaksınız ama ilk 7 sıra muhalif Fox kanalının.
Hem de her dalda Total AB ve hedef kitlede ilk 7 program Fox TV’nin.…
Düşünün Erdoğan’ın zafer konuşması bile muhalif Fox’tan izlenmiş.
Anlayacağınız muhalefet kaybettikçe, onu destekleyen kanallar kazanıyor…
Üç ihtimal var.
(*) İktidar kanallarının ve gazetecileri beceriksiz…
(*) İktidara oy verenler mazoşist…
(*) Veya muhalif gazeteciler bu işi daha iyi biliyor…
Üstelik de yarısı ‘Beyaz Balina İşsiz Mutlu Gazeteciler Kulubü’ üyesiyken…
Dün, Sabah gazetesinin internet sitesinde manşettim.
“Ayasofya’yı hazmedemedi” demişler.
Evet “Başka bir inanca ait bir mabedin Müslüman ibadetine açılmasını içime sindiremediğimi” yazmıştım.
“Hazmedemedi” tabii ki daha pejoratif bir anlam taşıyor ama yine de haberi hazırlayan arkadaşlara teşekkür ediyorum.
Çünkü haber çok dürüstçe yazılmıştı.
Yazdıklarımı neredeyse aynen vermişlerdi.
Bunu da güzel bir gelişme olarak bir kenara kaydettim.