'Tatlı Hayat', 'Sekiz Buçuk', 'Bir Kadın ve Bir Erkek' filmlerinin yıldızı Anouk Aimee 92 yaşında yaşamını yitirdi. Melankolik, gizemli güzelliğiyle yıldızlaşan Aimee oyunculuk serüveni için "Ben seçmedim, her şeyi olduğu gibi kabul ettim" demişti.
Anouk Aimee 14 yaşında Paris’te Colisée sokağında yürürken yönetmen Henri Calef tarafından durdurulup bir filmde rol almak isteyip istemediği sorulduğunda yıl 1947’di. Aimee teklifi kabul etse de aslında dansçı olmak istiyordu. Aklında oyuncu olmak yoktu. Ama Calef’in çektiği ‘La maison sous la mer’ adlı film Aimee’nin hayatını değiştireceği gibi büyük bir yıldızın da doğuş filmi olacaktı.
Sinemanın yıldız yarattığı 50’li ve 60’lı yıllarda Anouk Aimee’nin ışıltısı bir başka parlıyordu beyazperdeden. Yönetmen Rudolf Jugert bu ışıltıyı ilk fark edenlerdendi. 1956 yapımı ‘Nina’ filminde Aimee’nin o özgüvenli melankolik güzelliğini bir anlamda o keşfetti. Ama Fellini’ye kadar keşfin pek farkına varan olmadı. Bazı filmlerde afişte adı bile yazılmadı.
1960 yapımı ‘Tatlı Hayat / La Dolce Vita’ filminde Fellini, Marcello Mastroianni’nin gözüyle dönemin de ruhuna uygun olarak Anita Ekberg’in güzelliğini bir arzu nesnesi gibi kullanıyor ama Aimee’ye de ‘gizemli’ bir güzellik atfederek ona önemli bir kapı aralıyordu. Yönetmen Jacques Demy o aralanan kapıdan süzülüp ‘Lola’yı çekince Aimee’nin yıldızı iyice parlamaya başladı. ‘Sekiz Buçuk’ta Fellini bir kez daha Aimee’yle çalıştığında o artık sinemanın büyülü dünyasının parlayan bir parçası olmuştu.
Anouk Aimee’nin yıldızının zirve yaptığı film 1966 yapımı Claude Lelouch’un yönetti ‘Bir Kadın ve Bir Erkek / A Man and A Woman’ olacaktı. Gencecik bir yönetmendir Claude Lelouch ve kapısını çaldığı kimi oyuncular ona pek kulak asmasa da Anouk Aimee Lelouch’u ilgiyle dinler ve projesinde çalışmayı kabul eder. Film setlerinde çalışan kocası ölmüş Anne Gauthier’ı canlandıracaktır Aimee. Karşısında da karısı intihar etmiş otomobil yarışçısı Jean-Louis Duroc’u oynayan Jean-Louis Trintignant vardır. İkilinin aşka yelken açması üstüne kuruludur film.
Sakin ama ikonik müziği bile hala akıllarda olan ‘Bir Kadın ve Bir Erkek’ Cannes’da Altın Palmiye aldığı gibi Oscar’larda da öne çıkmıştı. Anouk Aimee’ye de En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar’a adaylığı kazandırmıştı. En İyi Yabancı Film Oscar’ı kazanan filmdeki performansıyla Aimee aday olduğu kategorinin iddialı isimlerinden biriydi. Hoş Oscar’ı alamadı, heykelciğe sinemanın bir başka ikonik güzeli, Elizabeth Taylor ulaştı ama artık tüm dünya bu filmle Anouk Aimee’nin gizemli melankolik güzelliğini hiç çıkmamasına zihnine kazıdı.
“Seçmedim. Her şeyi olduğu gibi kabul ettim.” Anouk Aimee’nin kariyerinin özet cümlesi böyle. Fellini’nin “Kendinizi fazla ciddiye almayın” tavsiyesini de hep aklında tuttuğunu söyleyen Aimee inişli çıkışlı bir evlilikler serüveni sırasında bir dönem oyunculuğa ara verse de 1980’de Cannes’da En İyi Kadın Oyuncu ödülü kazandığı İtalyan yönetmen Marco Bellochio’nun ‘Boşluğa Atlayış / Salto nel vuoto’ filmiyle tekrar sinema sahalarında kendini gösterdi. Sonra bir başka İtalyan yönetmenin, Bertolucci’nin ‘Gülünç Bir Adamın Trajedisi’nde oynadı. Jerzy Skolimowski’nin ‘Success Is the Best Revenge’ filmi sonrasında ‘Bir Kadın ve Bir Erkek’ ekibi 20 yıl sonra yeniden buluştu.
Claude Lelouch ‘Bir Kadın ve Bir Erkek: 20 Yıl Sonra’ adını verdiği filminde Jean-Louis Trintignant ve Anouk Aimee tekrar bir araya getirmekle kalmıyor 20 yıl önceki filmin hikayesini de devam ettiriyordu. Ama bu son buluşma olmayacaktı. Claude Lelouch yıllar sonra Trintignant ve Aimee’yi birlikte görünce ikiliyi tekrar kamera önüne çıkarmaya ikna etti ve 2019’da ‘En Güzel Yıllarımız / The Best Years of a Life’ filminde yine kamera önüne geçtiler. Kariyeri boyunca 70’den fazla filmde rol alan Aimee’nin son filmi oldu bu yapım.
Son söyleşilerinden birinde “Hadi ama, etkileyici bir kariyerim oldu” diyerek gülümsüyordu. Kimi projelerde yönetmeni öncelediği için pek de ısınamadığı rollerde oynadığını ya da bazen ekonomik gerekçelerle kimi teklifleri kabul ettiğini söylese de hiçbirinden pişman olmadığını söylüyordu.
Kameranın çok sevdiği güzelliğini pek de önemsemedi hayatı boyunca. Empire dergisinin 1995’te yaptığı ankette sinema tarihinin en seksi 100 yıldızından biri seçilmişti ama o bu seçimi “İngiliz kadınları daha güzel” diyerek geçiştirdi. Estetik bile yaptırmadı. Fellini’nin onun için dediği gibi zaman da ona ‘güzel, zarif davrandı’. Hayatının son dönemlerinde kedileriyle birlikte yaşarken “Tecrübe, kendi içinde mutlu olurken kendine zevk vermekle ilgilidir. Kendimi iyice tanıyacak kadar öz kontrole sahip olacağım aşamaya henüz tam olarak ulaşmadım. Bu gerçek bir güç gerektirir” demişti.
1932 yılında doğduğu ve yolda yürürken keşfedildiği Paris’e önceki gün son kez baktı Anouk Aimee ve Paris’te son nefesini verdi. Geriye filmlerde saklı kalan o melankolik ve gizemli güzelliği kaldı.