Batı Nil vaka sayısında çelişki: Sağlık Bakanlığı 6, İBB sadece İstanbul’da 21 vaka dedi!
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın kendi parasıyla satın alıp inşa ettirdiği ve ömrünün 30 yılını geçirdiği Heybeliada'daki köşkünün başına gelenler bir Türkiye ayıbı olarak tarihe geçti.
En son Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün elkoyup Şehzade Sultan-Mehmet Vakfı'na devrettiği köşkü mahkeme yeniden İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne iade etti. Şimdi köşkün müze olup olmayacağı merak ediliyor!
Yazar Hüseyin Rahmi Gürpınar 80 yıllık ömrünün 30 yılını Heybeliada’daki köşkünde geçirir. Ki bu köşkü de kalemiyle kazandığı parayla inşa ettirmiştir. 1911’de yayınlanan ‘Şıpsevdi’ romanından 700 altın lira kazanmış, çok sevdiği adada, kıyıdan uzakta bir arsa alıp 1912’de bu köşkü yaptırmıştır.
Gürpınar ölünceye kadar bu köşkte yaşar. 1944’te öldüğünde gazeteci Eyüp Tatlıpınar‘ın yazısından öğrendiğimiz kadarıyla köşk dayı kızı Emine Muzaffer’e miras kalır. Emine Hanım da yazar adına müze yapılması şartıyla köşkü 1964’te İl Özel İdaresi’ne satar.
Lakin bu şarta rağmen köşk bir türlü müze yapılmaz. 1983’e kadar atıl kalır ve o yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilir. Bakanlık da köşkü 1987’de müzeye çevrilmesi için Adalar Belediyesi’ne verir. 1996’da adaya atanan kaymakam Mustafa Farsakoğlu’nun çabalarıyla 2000’de köşk restore ettirilip müzeye dönüştürülür.
Ama bu süreç içinde yazara ait köşkün içindeki birçok eşya çalınır. Envanterde görünen yazarın piyanosu, bisikleti, kemanı, yağlıboya tabloları, avizeleri, kristal likör takımları, antika halıları kaybolur. Neyse ki kitaplara pek dokunan olmaz.
2011 yılında İstanbul İl Özel İdaresi’nce köşkün tekrar yenileneceği açıklanır. Önemli mimari problemleri olmamasına karşın evin özellikle iklimlendirme sorunu yaşadığı, restorasyonda bunun da giderileceği söylenir ve köşk ziyarete kapatılır.
2013’te İl Özel İdaresi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yapıyı devreder. Belediye de 2017’de restorasyon ihalesi açar. Ama sonra Vakıflar Genel Müdürlüğü köşkü 17 Mart 2022’de sessiz sedasız İBB’nin elinden alır, Şehzade Sultan-Mehmet Vakfı adına tescil ettirir.
İBB de bu karara karşı çıkıp tarihi köşkün İBB adına tescili için dava açar. BirGün’den İsmail Arı’nın haberinden öğrendik ki İBB davayı kazanmış. Dava için hazırlanan bilirkişi raporunda Şehzade Sultan-Mehmet Vakfı’nın köşk üstünde hakkı bulunmadığı, köşkün vakıf yoluyla meydana gelmediği ve İBB’den alınmasının da hukuka aykırı olduğu belirtilmiş. Mahkeme de bilirkişi raporu doğrultusunda köşkü İBB’ye devretmiş. Ki köşkün anlattığımız hikayesinde de anlaşılacağı üzere burası Gürpınar’ın emeğiyle aldığı ve yaptırdığı bir köşk. Şehzade Sultan-Mehmet Vakfı’yla bir alakası yok.
Gürpınar’ın köşkünün müze olması tarihi bir gereklilik. Şimdilerde köşk ziyarete kapalı olsa da Heybeliada’da yaşayan Türkçe öğretmeni Nihan Aydar bir süre önce bu gerekliliği hatırlatan bir kampanya başlattı. Heybeliada Hüseyin Rahmi Gürpınar Evi Müze Olarak Açılsın başlıklı imza kampanyasına 19 bin insan imza verdi.
Gürpınar 1944’te vefat etti. Geriye ‘Şıpsevdi’, ‘Gulyabani’, ‘Cadı’, ‘Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç’, ‘Hakka Sığındık’, ‘Son Arzu’, ‘Efsuncu Baba’, ‘Meyhanede Hanımlar’, ‘Ben Deli Miyim?’, ‘Evlere Şenlik, Kaynanam Nasıl Kudurdu’, ‘Muhabbet Tılsımı’, ‘Namusla Açlık Meselesi’, ‘İki Hödüğün Seyahati ‘, ‘Katil Buse’nin da aralarında bulunduğu pek çok eser kaldı.