Yeşilçam’ın usta oyuncusu İzzet Günay hastaneye kaldırıldı
Bayramın ilk günü büyük aile buluşmaları yaşanır. Bu buluşmalarda sofralar kurulur ve mutlu bir aile tablosu ortaya çıkar. Ne tesadüf ki TV'de bu tabloya uygun Yeşilçam filmleri oynar.
Bugün bayram erken kalkılır. Bayramın birçok ritüeli var. Tek tek yerine getirilir. Lakin ilk günün özelliği aile buluşmasına vesile olmasıdır. Büyüklerin elini öpmek için yollara düşülür. Tabii büyükler de sofrayı çoktan kurmuştur. Bayramlaşma sonrasında sofraya oturulur. İşte o sofra Arzu Film’in filmlerindeki bir sofra gibidir. En azından hissiyatı öyledir. Mutlu bir aile tablosudur.
Sohbetin seyrini büyükler belirler. Sırası gelen de konuşur. Ama nedense bu sohbetlerde televizyon da açıktır. Belki biraz sesi kısık olsa da insanın gözü kayar. Ve sohbette sırasını savan, sofradan kalkıp televizyona doğru yönelir. Nedense televizyonlarda işte bu sofranın hissiyatına uygun olan filmler vardır.
Aaa bir bakmışsınız maaile oturmuş televizyondaki filmleri izliyor. Ki bu filmler defalarca izlenen Yeşilçam klasikleridir. Çoğu zaman böyle bir durumların içinde kaldım. Ama o filmleri birlikte izlemenin tadı farklı.
Günümüz dünyasında malum TV yayınlarına mahkum değiliz. İsterseniz siz de kendi aile saadetine uygun filmi seçebilirsiniz. Bir yerde seçim varsa öneri de vardır. Buyurun önerilere o zaman.
Konusunu anlatmaya gerek yok zaten film ezbere biliniyor. Malum iki aile var filmde Tellioğulları ve Seferoğulları. Ama filmi sürükleyen tabii ki Tellioğulları. Müjde Ar’ı pek bir masum izlediğimiz filmde Şener Şen ve Kemal Sunal arasındaki çekişme filmi alıp götürüyor. Ama iki ailenin kadınları arasındaki rekabet özellikle de hamam sahnesi hala aşılamadı zannımca. Bu filmin en güzel tarafı her aile ferdine uygun bir karakterin olması. Ailecek izlenirken de yapılan benzetmeler filmin seyir keyfini artırıyor. Hani bizi bize anlatan film kategorisi vardır ya. ‘Tosun Paşa’ bu kategorinin üst sıralarında yer alır.
İkinci alternatif ‘Süt Kardeşler’. Hemen hemen aynı kadroyla çekilmiş olan meşhur Gulyabani’li film, malum tam bir aile komedisi. Arzu Film ekolüne uygun bir şekilde tüm aile yine sofrada buluşuyor illa ki. Yanlış anlaşılmalar şahikası olarak da kendi kulvarında iddialıdır. Herkesin konuştuğu ama kimsenin birbirini dinlemediği, daha doğrusu derdini anlatamadığı bir aile taşlaması aslında. Ama bir şekilde ortamı yumuşatan etkisi var filmin. En ciddi suratları bile güldürebilecek potansiyeli olduğu bir gerçek. Yeşilköy’deki Simenoğlu Köşkü’nde çekilen film, Cem Yılmaz’ın da favori filmlerinden.
Pek kıymeti bilinmedi diye üzülürdük eskiden. Ama zamanla değeri anlaşıldı. Artık bu filmin de diyalogları ezbere biliniyor. Atıf Yılmaz’ın çektiği film Levent Kırca, Nevra Serezli, Şener Şen ve Perran Kutman’lı kadrosuyla tam evleri kahkahaya boğacak türden. Bu filmde de tabii sofralar kuruluyor. Sofralara gelin kaynana çekişmesi, anne-kız çatışması hatta damat kaynana gerilimi damgasını vuruyor. Bunun için izlerken aman dikkat. Gerçek hayatta var olan çatışma ve gerilimlere gönderme yapılması tadınızı kaçırabilir.
Aslında zamanında pek kıymeti bilinmedi. Hala da hak ettiği değeri bulmuş değil. Başrol oyuncusunun hiç konuşmamasıyla da kendi çapında bir iddiası var. Bora Tekay’ın yönettiği Bülent Kayabaş, Haluk Bilginer, Selim Erdoğan, Taner Barlas, Elvin Beşikçioğlu, Haluk Özenç’in rol aldığı film mafya hesaplaşmasının ortasında kalan masum köylü bir gencin hikayesini anlatıyor. Fakat bu mafya hesaplaşması kızlarına çok düşkün bir babanın evinde yaşanıyor. Tüm misafirperverliğiyle even babası bütün bu mafya adamlarını kızının işten arkadaşı sanıyor. Mafyamız da duruma uygun davranıyor. Daha ortalarda ‘Leyla ve Mecnun’ ve onun açtığı kapıdan giren yapımlar yokken bir nevi o ergenlikten çıkamayan adamlar komedisini bu filmde görüyoruz. Sofra yerine mangal var filmde. Menüde sucuk ekmek ve soğuk ayran bulunuyor. Biraz genç işi belki büyüklere hitap etmeyebilir ama yine de ailenin önemli bir kısmına kendini iyi hissetirecektir.