Türkiye günde en az yarım saat müzik dinliyor
Beynimizin müziğe zaafı var. Beynimizdeki bir grup nöron hareketli ya da melankolik olması fark etmeksizin sadece müziğe tepki veriyor. Üstelik şarkının melodisi ne kadar şaşırtıcı olursa verdikleri tepki de o kadar artıyor.
En sevdiğiniz şarkıyı düşünün. Dinlerken belki mutlu oluyor, istemsizce dans etmeye başlıyorsunuz. Ya da belki de öyle melankolik ki, açtığınız anda derin düşüncelere dalıyorsunuz. Araştırmalara göre ister Bach dinleyin, ister Lady Gaga, müzik dinlerken beynimiz dopamin salgılıyor. Şarkıda sizi en çok etkileyen kısım geldiğinde dopamin salımı da doruk noktasına ulaşıyor.
Peki ama bu müzikal haz sırasında beynimizin içinde neler oluyor?
Kaliforniya Üniversitesi’ndeki bilim insanlarının yaptığı son araştırmalar müzik gibi insana özgü bir şeyin bizi nasıl harekete geçirdiğine dair minik, ama epey derin bir sırrı ortaya çıkardı.
Science Advances’de yayınlanan bu çalışmada işitsel korteksi odağına alan araştırmacılar müzik dinlerken yanan üç eşsiz nöron grubu buldu. İkisi müzik notalarını ve notalar arasındaki aralıkları kodluyor. Bunlar konuştuğumuzda da devreye giren nöronlar.
Asıl ilginç olan üçüncü nöron grubu. Çünkü bu nöronlar sadece müzik dinlerken yanıyor. Daha önce duyduğunuz notalara göre bir sonraki notanın ne olacağını tahmin etmeye çalışıyor bu gruptaki nöronlar.
Çalışmanın başyazarı Narayan Sankaran ZME Science’a “Bu nöronlarda dinleyicinin müzikle ilgili önceki deneyimlerini yansıtan kodlanmış bilgilere rastladık. Buna öğrenilmiş bilgi diyoruz. Özellikle de dinleyicilerin bir melodiyi dinlerken önceki notaları hesaba katarak bir sonraki notayı tahmin edebildiğini ve bu bilginin işitsel bölgedeki nöron popülasyonunda kodlandığını bulduk” diyor.
Biraz önce de dediğimiz gibi bu nöronlar sadece müziğe tepki veriyor. Konuşma, gürültü, esen rüzgar, kedi sesi gibi diğer seslere değil. Bu nöronlar müziği neyin çekici kıldığını açıklıyor. Eğer bir şarkıdaki sesleri tek tek ayırırsak duygusal bir etkisi olmaz. Ancak şarkıyı baştan sona dinlediğimizde bir bağlam oluşur. En iyi besteciler nörobilimci değellar belki ama bu nöronları çalıştıracak doğru gerilimi ve çözünürlüğü sağlama konusunda ustalar.
Sankaran Berlin’deki 2024 Falling Walls konferansında “Bir nota ne kadar öngörülemez ya da beklenmedik olursa bu nöronların tepkisi de o kadar büyük oluyor. Bir melodide beklenmedik bir notayla karşılaşırsanız nöronlar epey coşuyor. Ama her şey çok öngörülür olduıinda o kadar hareketli değiller” diye de not düşüyor.
Bu araştırmanın ne işimize yarayacağına gelirsek… Bilim insanları melodilerin beynin öngörü ve ödül sistemleriyle nasıl etkileşime girdiğini çözerek müziğin tedavi edici potansiyelinden yararlanmayı umuyor. Travma sonrası stres bozukluğundan anksiyeteye kadar pek çok bilişsel konuda müzik iyileşme için paha biçilmez bir araç olabilir.
Araştırma vesilesiyle nöronları harekete geçirecek bir şarkıyla veda edelim habere: