Açık Radyo’ya ‘soykırım’ cezası
RTÜK dijital platformlara ceza yağdırdı. Cezalandırılan yapımlardan biri de David Lynch'in 'Kayıp Otoban'ı. Meğer çok tehlikeli bir filmmiş. Lakin 26 önce Türkiye'de gösterime girmiş, defalarca festivallerde, TV'de gösterilmişti. Filmi izledim tehlikeye maruz kalan kuşaktanım. Peki şimdi ne olacak?
David Lynch, şu an yaşayan en önemli yönetmenlerden biri. ‘Kayıp Otoban’ da filmografisinin önemli yapımları arasında. 1997’de Türkiye’de gösterime giren, sonraki yıllarda defalarca festivallerde, özel gösterimlerde gösterilen film, ulusal kanallarda da sıklıkla yayınlanan filmlerden biri. Lakin RTÜK 26 yıllık filmin tehlikeli olduğunu yeni keşfetti.
Bein’in sinema kanallarından Movies Stars, ‘Kayıp Otoban’ı yayınladığı için RTÜK tarafından cezalandırıldı. Gerekçe ise ‘filmin 6112 sayılı Yasa’da sıralanan yayıncılık ilkelerini ihlal ettmesi’. Bu ihlal nedeniyle kanala üst sınırdan para cezası verildi.
Usta yönetmen David Lynch’in ‘Kayıp Otoban’ filmini 1997’de sinemalarda izleyenlerdenim. O dönem sinema yazarlarının yazılarından etkilemiş olacağım ki, gösterime girdiğinde Beyoğlu’ndaki sinemaların birinde, koltuğa kurulup filmi seyretmiştim. Hatırladığım kadarıyla bir çiftin evinin önüne bırakılan video kasetin çiftin dünyasını altüst etmesini anlatıyordu film.
90’lı yıllar Türkiye’sinde filmleri adı ‘sansür kurulu’na çıkan bir kurul denetler ve onların onayıyla filmler gösterime girerdi. Kurulda da İçişleri Bakanlığı’ndan, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan, Dışişleri Bakanlığı’ndan üyeler bulunurdu. Onlar filmlerdeki tehlikeyi görüp anında karar verebilen muteber insanlardı. İşte onların denetimden geçen filmleri biz gönül rahatlığıyla izleyebiliyorduk.
Nasıl olduysa ‘Kayıp Otoban’ı biz faniler için tehlikeli bulmamışlar ve izin vermişler. Meğer çok tehlikeli bir filmmiş. Ahlakımızı bozabilirmiş. 26 yıl sonra sağolsun RTÜK üyeleri filmdeki bu tehlikenin farkına vardı. Biz tabii kayıp kuşağız. Çünkü filmle muhatap olduk. RTÜK yeni nesiller için önlem aldı ve bizden sonrakiler artık filmle muhatap olmayacak. Zaten karmaşık bir filmdi ‘Kayıp Otoban’, ne anlattığı da belli değildi. Ama RTÜK üyeleri filmdeki gizli şifreleri çözmüş ve bizim için tehlikeli olduğuna karar vermişler.
Hal böyle olunca kendi kuşağımdan dün birkaç kişiyle konuştum. Yıllar önce maruz kaldığımız tehlike karşısında nasıl bir travma yaşadığımızı anlamaya çalıştım. Hepimiz artık çoluk çocuk sahibi insanlardık. Anormal bir durum yaşamamışız Allah’tan. Ahlakımız da yerinde çok şükür! Ne büyük bir badire atlaşmışız meğerse!
Merak ettim bu tehlikeyi fark eden RTÜK üyelerinin kimler olduğunu. Başkan Ebubekir Şahin, Gazi Üniversitesi halkla ilişkiler ve gazetecilik okumuş. Başkan vekili Orhan Kadadaş, Deniz Güçer ve İlhan Taşçı gazetecilik okumuş ve uzun yıllar gazetecilik yapmış isimler. Ali Ürküt işletme, Mehmet Daniş hukuk, Mete Hacıarifoğlu Polis Meslek Yüksekokulu, Nurullah Öztürk kamu yönetimi mezunu. Tuncay Keser var radyo ve televizyon eğitimi alan. Bizim zamanımızda bu bölüm Radyo, Televizyon ve Sinema idi. Keser benden eski, demek sinema daha o zamanlar bir akademik bölüm olarak görülmemiş.
Özgeçmişlerini inceleyince bir oh çektim. Mazallah içlerinden biri sinema eğitimi alsaydı, sinema ile haşır neşir olsaydı? “Bir film insanın ahlakını bozmaz, David Lynch önemli bir yönetmen, özgürlükler ülkesi Türkiye’de nasıl onun filmine ceza verebilir” falan diyebilir, kurul üyelerinin kafasını karıştırabilirdi. O zaman ne olurdu halimiz? Tabii eski Türkiye’nin sansür kurulu üyeleri, işlerini doğru düzgün yapmadıkları için oldu bütün bunlar. Onları da saygıyla andım!
Allah başımızdan RTÜK’ü ve üyelerini eksik etmesin. İzlediğimiz filmlerdeki, dizilerdeki tehlikeyi görüp biz fanilerin olumsuz yönde etkilenmemesi, ahlakımız bozulmaması, aile yapımızın dimdik ayakta durması için gece gündüz mesai yapıyorlar.
Mesela aldıkları kararlardan biri Netflix’te yayınlanan ‘Anne’ filmiyle ilgili. Bakın ‘Anne’ nasıl detaylı incelenmiş: “Film, bir gey çift ile üç lezbiyen çiftten oluşan ve birbirleriyle eş cinsel ilişki içerisinde bulunan sekiz kişiden oluşan bir arkadaş grubunu konu alıyor. Filmde cinsiyetin, cinselliğin ve ilişkilerin sınırlarının tanınmaması, cinsiyet temelli alternatif ideal bir dünya kurgulanması, evrensel aile formunun değiştirilmesi, yoğun müstehcenlik içeren sahnelerin detaylı bir şekilde gösterilmesi ve tüm bunların normalleştirilmesi ve hatta ‘sağlıklı’ olarak tanımlanması ailenin korunması ilkesine aykırı olarak değerlendirilmiştir.”
Yine Netflix’te yayınlanan ‘Elite’te üç erkeğin aynı yatağa girdiği, uyuşturucu kullandığı ve gayri ahlaki münasebet içinde oldukları tespit edilmiş. Toplumumuzun milli ve manevi değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı bir dizi olduğuna karar verilmiş ve cezalandırılmış.
Disney+’ta yer alan ‘Love, Victor’ dizisinin ikinci sezonundaki ‘Seks Kabini’ bölümü, Amazon Prime Video’da yayınlanan ‘Modern Love’, Mubi’deki ‘Liseli’, ‘Ateşli Oda’ yapımları da genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırıymış onlar da cezalandırılmış.
Zaten RTÜK toplantıda internet üzerinden isteğe bağlı yayıncılık platformlarında yayınlanan içerikler değerlendirilmiş. Buralarda bolca ecnebi dizi ve filmler var. Ecnebiler de malum bizi biz yapan ahlakımızı bozmak için yıllardan beri uğraşıp duruyor.
Ama beni şaşırtan bir şey var. Bu diziler ve filmler yayınlamadan önce içerikleriyle ilgili uyarılar geliyordu. Hatta bu uyarı sistemini RTÜK geliştirmişti. Onlara çok dikkat ederdim. Hangi film ya da dizi olumsuz davranış içeriyor, cinsellik var mı, şiddet içeriyor mu, bu sistem sayesinde önceden biliyordum. Demek ki bu sistem kafi değil artık. RTÜK kendi oluşturduğu uyarıları dikkate almayan, ısrarla dizi ve filmleri izleyip etkilenen insanlar tespit etti anlaşılan. O izleyicileri de ahlaken korumak için böylesi önlemler alıyor.
Seviyorum bu ülkeyi. Ne güzel, bizi türlü zahmetten kurtaran insanlar var. Bizim daha ahlaklı olmamız, türlü türlü zararlı düşüncelerden etkilenmememiz, ecnebilerin bilinçaltımıza zerk etmeye çalıştığı cinsi durumlardan korumak için var güçleriyle çalışıyorlar. Ama kafamda bir soru var: Şimdiye kadar ‘Kayıp Otoban’ı izleyen kuşak olarak bir sürü ecnebi film ve diziye maruz kaldık. Acaba onların etkisinden kurtulmak için de bir çalışmanız ya da öneriniz var mı?