Kızıl Goncalar: Çiçek açacak mı?
Show TV’nin gözbebeği ‘Kızılcık Şerbeti’, en duygusal sahnelerinden biriyle kapattığımız geçen haftanın ardından 34. bölümüyle gerginliğe biraz mola verdi. Bölüme Kıvılcım’ın çalıştığı okulun, kız öğrencilerin giyim kuşamına karışması ve Filenin Sultanları’na yapılan gönderme damgasını vurdu.
Doğa artık ruh emicilerin karşısında minik ‘Patronus’u Cemre’yle dimdik durmaktadır. Fatih’se geçen bölüm ne kadar manipülatif ve agresifse bu bölüm Doğa’ya, Mustafa’ya ve Ömer’e karşı oldukça mülayim ve mahcuptur. (Böyle ani değişim ‘Değiş Tonton’da olmadığından tam Fatih’le empati kuracağız bir gülme geliyor.) “Biz nasıl bir aileydik de bu hale geldik? Kimin ahını aldık? Bizim ağzımız var dilimiz yok,” diye söylenen Pembe’ye soruyoruz: Gerçekten mi?
Kız öğrencilerin etek boyu ve voleybol takımının giydiklerini sorun yapan yeni okul yönetimi, türbanlı genç kızların rahatsız olacağı bahanesini öne sürer. (Size kötü bir haberimiz var, kadınlar sandığınızdan daha iyi dayanışıyor.) Fakat Kıvılcım keşke okuldan ayrılmak yerine mücadelesini, içeriden yakacağı kıvılcımlarla sürdürseydi. Sen-ben uğraşamayız, ama Kıvılcım da uğraşamazsa ne yaparız?
Fatih’in lehine Leman’dan gelen “Erkeklerin fıtratında var” yorumu Doğa’nın da bizim de fıtratımızı zıplatır. Doğa bu sahnede Sosyoloji 101 dersi verir adeta. İlerleyen sahnelerde benzer bir çifte standart görürüz: Zamanında Pembe, Mustafa’nın cinsel deneyim kazanması için bir kadın tutmuştur. Kınadığı evlilik dışı ilişkiyi oğluna hak görerek, üstelik bunu ‘kadın tutarak’, üstelik de belli ki Mustafa’ya bir emrivakiyle taciz boyutunda gerçekleştirerek gösterdiği ikiyüzlülüğü, ‘erkek deneyimli olmalı’ cinsiyetçiliğiyle pek güzel harmanlamıştır.
Sanat ve Nursemaseverimiz Ertuğrul, Ünalları ve müstakbel dünürlerini çağırdığı bir yemek düzenler. Nursema’yla Ertuğrul’un tanışıklığı sonunda ortaya çıkar; Ertuğrul’un dünürlerinin, zamanında Nursema’yı camdan iten İbrahim ve ailesi olduğu da.
* Kıvılcım’ın okulunun muhafazakâr biri tarafından satın alınması, günümüzde sermayenin el değiştirmesini simgeliyor. Geçen bölümün mevlit sahnesinde Atatürk ve silah arkadaşlarının unutulmasının ardından bunun gelmesi, dizinin ilk sezonda toplumsal bölünme üzerinden yakaladığı dalgayı devam ettirme çabası gibi dursa da değerlidir.
* Söz konusu okulda spesifik olarak voleybol takımının baldırı çıplak olarak nitelenmesi, son dönemde göğsümüzü kabartan kadın millî voleybol takımımız Filenin Sultanları’na yönlendirilen hadsiz yorumlara açık bir göndermedir.
* Doğa’nın hiç istememesine rağmen kocasının aile evine dönmesi; ‘Aile’ dizisinin son bölümünde Devin’in de istemediği halde kocasının aile evine dönmesi; ‘Dilek Taşı’nın son bölümünde Figen ve Sevda’nın da istemediği kişilerle evlenme yoluna sokulmasıyla diziler bu ay çok kadını özgürlükten döndürdü. Biri gerçek hikâyeden uyarlama, biri yabancı diziden uyarlama, diğeri kurgu olan bu üç dizinin (ve diğer çoğu dizinin) bu temayı tekrar etmesi tesadüf müdür yoksa inşa mı?
* Pembe’nin geniş yüzeylere olan hassasiyeti yine hortlar; duvar kâğıdı vakasından sonra şimdi de beyaz ve steril çarşafları dert eder. Bu titizlik sahnelerini, günümüz ebeveynlerinin aksine Doğa’nın, bebeğinin mikroplara alışması gerektiğini savunmasından ötürü önemsiyoruz.
* Tıpkı Umut’un geçen bölümlerde Nursema’dan istediği ekonomik güvence feragati gibi Nursema’nın Umut’tan istediği fedakârlık da yapıcı değildir. Umut’un gece barlarda çalışmamasının çözümü gidip de Ünallarda çalışması mıdır? Çalışabileceği başka yer yokmuş gibi davranılması çiftin arasını açmak için yazıldığı belli bir olaydır; ancak oldukça kolaya kaçılmış bir fikirdir. Bir yandan da Umut’un Nursema’ya yasakladığı o baba güvencesinin altına şimdi kendisinin girmiş olması, dizi içi bir gönderme midir diye düşünürüz.
* Ertuğrul’un İbrahim için yaptığı “Alnı secdeye değenden korkmam ben,” yorumunda, alnı secdeye değerken beş ciltlik kul hakkı yiyerek samimi mütedeyyinlere de kara çalanlara bir gönderme vardır.
* Zülkar karakterinin diziye sululuk dışında ne getirdiği detayını anlayanlar söylesin zira biz gözden kaçırdık.
* Pembe’nin, Umut sırf onların yanında işe başladığı için namaza da başlayabileceği umudu, Allah’ın rızası kendilerinden geçiyormuş gibi davrananları tiye alır adeta.
* Aldatmasını sürekli ‘bir hata’ olarak niteleyen Fatih’e Abdullah’ın “Farz edelim ki Doğa aynısını yaptı” çıkışı bu profildeki babalardan beklenmeyeceği için onu tebrik ediyoruz. “Evladına bu kadar düşkünsen hamile karını aldatmayacaksın Fatih Efendi,” çıkışı da bünyemizde fatihitokatla.com sitesi gibi bir rahatlama yarattı. Pembe cinsiyetler arası eşitlik konusunda Abdullah’ın bıyığı kadar olabilseydi keşke.
* Bebeğinin altını değiştirebildiğini öğrendiğimiz Fatih’i kutluyoruz. Birçok babadan bir puan önde olduğuna sevinmemiz toplumumuzun halini gösteriyor.
* Ünallar, Ertuğrul, Nursema, İbrahimgiller… Dizilerde herkesin birbirini tanıyor olması ama kimsenin kimin kimi tanıdığından haberi olmaması klişesinden izleyici dışında kimse bıkmıyor anlaşılan.
Künye
Yayın mecrası: Show TV
Yapım: Gold Film
Yapımcı: Faruk Turgut
Yönetmen: “Ketche” Hakan Kırvavaç
Senaryo: Melis Civelek, Zeynep Gür
Oyuncular: Evrim Alasya, Barış Kılıç, Settar Tanrıöğen, Sıla Türkoğlu, Sibel Taşçıoğlu, Doğukan Güngör, Müjde Uzman, Aliye Uzunatağan, Feyza Civelek, Ceren Yalazoğlu, Serkan Tınmaz, Emrah Altıntoprak, Kayra Şenocak, Selin Türkmen, Yiğit Kirazcı, Rahimcan Kapkap, Gizem Yanık, Bahtiyar Memili, Ebru Destan