Edirne’nin su ihtiyacının 70’ini karşılayan barajın doluluk oranı yüzde 9’a düştü
Roma İmparatoru Hadrianus tarafından kurulan ve onun adıyla anılan antik kentin surları yok olmak üzere. Uzmanlar, Edirne'nin tarihi kimliğini yansıtan surların korunması için harekete geçilmesi çağırısında bulunuyor.
Farklı medeniyetlerin tarih boyunca hüküm sürdüğü ve Roma İmparatoru Hadrianus döneminde bir kent kimliği kazanan Hadrianopolis, o dönem için güçlü surlara sahipti. Bugünün Edirne’sinde o surlar yok olmakla karşı karşıya. Trakya Üniversitesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç, kentin önemli kültür varlıkları arasında yer alan Roma sur duvarlarının itinayla korunarak gelecek nesillere aktarılması gerektiğini belirtti. Geçmişi milattan sonra 2. yüzyıla dayanan surların büyük bölümü yok olmuş durumda.
Tarihi sur duvarlarının, kentin önemli kültür varlıkları arasında yer aldığını belirten Prof. Dr. Engin Beksaç, bu duvarların 2000’li yıllara kadar dikkati çeken bir arkeolojik veri olmadığını ifade etti. Söz konusu yıllardan sonra kurtarma kazıları neticesinde surların öneminin anlaşılarak varlığının daha net bir biçimde kanıtlandığını dile getiren Beksaç, “Edirne’nin pek çok yerinde sur duvarlarının kalıntılarını görüyoruz. Hatta bazı yerlerde bir kazı yapılsa, bir sondaj yapılsa bu duvarların izlerini görebiliyoruz. Kaleiçi’ndeki su şebekeleri ve doğal gaz şebekelerinin yapımı esnasında da bu sur kalıntılarını görmemiz mümkün oldu. Pek çok bölgede hala surların yüksek şekilde ayakta kaldığı kesimler mevcut. Ama bugün itibarıyla baktığımız zaman kazı yapılan bölgeler dışındaki duvarların çok iyi korunmadığını, unutulmuş olduğunu görmekteyiz” dedi.
Prof. Dr. Engin Beksaç, sur duvarlarının, Edirne’nin kurulduğu dönemden günümüze ulaşan ilk arkeolojik anıt tipi olduğunu belirtti. Orta Çağ sürecinde yapılan ekleme ve düzeltmelerin de izlerini görmenin mümkün olduğunu söyleyen Beksaç, “Özellikle yapılan kazılarda bu Orta Çağ sürecinin varlığı daha net olarak ortaya konmuş bulunmaktadır. Tarihi kentin itinayla korunması gereken arkeolojik eserleri arasında, sur duvarları, belki de başta gelen tarihi eserler arasında yer alıyor” dedi.
Beksaç, sur duvarlarının, kullanılan taşların yapısı nedeniyle iklim şartlarından olumsuz etkilendiğini dile getirdi. Sur duvarlarının dikkatli ve planlı bir çalışmayla korunabileceğini ifade eden Prof. Dr. Engin Beksaç, son olarak şunları söyledi: “Yapıların arasında, esasında bunlar korunabilir ama şu şartlarda değil. Yani şu şartlarda hepsi kaderine terk edilmiş durumda. Yani genellikle duvara bitişik olarak yapılmış olan evlerin sahipleri kendi yaşamsal koşulları nedeniyle duvarları korumaya çalışıyorlar. Ama bu amatör bir iş değil. Yani her önüne gelenin yapacağı da bir iş değil. Duvar koruma başlı başına bir uzmanlık alanı. Tabii ki koruma şartları itibariyle de farklı özellikler gösteriyor. Farklı malzemeler gerekiyor. Taşların korunması büyük önem taşıyor. Çünkü Osmanlı yapılarından çok daha eski bu yapılar ve o nedenle zaman içinde aşınma büyük. Duvarların önemi şu; yani Hadrian kenti kurduğu zaman ortaya koyduğu duvarların izleri bunlar. Tarih boyunca Edirne çok önemli bir kale kent olarak yaşadı ve varlığını sürdürdü; çok ciddi planlanmış tedbirler alınması lazım”