Cumhuriyet ve Atatürk coşkusu sinemayı sardı
Sekiz filmlik haftanın öne çıkan filmi Fatih Akın'ın 'Ren AltınI'ı. Suriye'den Almanya'ya uzanan bir inişli çıkışlı hayatı anlatıyor ünlü yönetmen. 'Disco Boy' ve 'Yenilmez Üçler' keşfetmeyi sevenler için iyi bir seçenek. Jackie Chan'li 'Ölümcül Çarpışma' ise macera tutkunlarına hitap ediyor
Fatih Akın yazıp yönettiği ‘Ren Altını’, ünlü Kürt-Alman gangsta rapçi Giwar Hajabi, namı diğer Xatar’ın hayat hikâyesini anlatan bir biyografi filmi. Yönetmene sorarsak “Yaptığım en zorlu film” diyor. Alman aktör ve müzisyen Emilio Sakraya, 1980’lerin sonunda ailesiyle birlikte Irak’tan Almanya’ya göç eden Xatar’ı canlandırıyor.
Film, Xatar’ın otobiyografik romanı ‘Alles oder Nix/ Ya Hep Ya Hiç’e dayanıyor. Xatar’ın gettolardan müzik listelerinin zirvesine uzanan yolu dramatik olduğu kadar şaşırtıcı da: Irak’taki cehennem gibi bir hapishaneden çıkan Giwar’ın Almanya’da küçük bir suçludan büyük bir uyuşturucu satıcısı düzeyine yükselişi pek hızlı olur. Ta ki bir sevkiyat kaybolana kadar. Uyuşturucu çetesine borçlarını temizlemek için devasa bir altın soygunu planlar. Tam da her şey ters giderken müzik tutkusu sayesinde Giwar’ın önünde başka bir kapı açılacaktır.
Franz Rogowski’nin canlandırdığı Belaruslu Aleksei, Fransız pasaportu alabilmek amacıyla Fransız Yabancı Lejyonu’na yazılmak üzere hiçbir belgesi olmadan Avrupa’yı boydan boya geçer. Nijer Deltası’nda, çevre isyancısı Jomo, köyünü tehdit eden petrol şirketlerine karşı savaşırken kız kardeşi Udoka da kaçma hayalleri kurar. Artık bir komando olan Aleksei, bu bölgede görevlendirilir. Sınırların, yaşamın ve ölümün ötesinde, kaderleri kesişecek midir?
Elektronik müzik ritminden destek alan görselliğiyle dikkat çeken ‘Disco Boy’, bilinmeyene, insan ruhunun karanlığına dalarken, “Her iki bakış açısını, her iki tarafı da tümüyle keşfeden bir savaş filmi yapmak istedim” diyen yönetmen Giacomo Abbruzzese’nin ifadesiyle giderek saykodelik, gizemli, şamanik bir hâl alıyor.
Bir yanda aksiyon sinemasının emektar yıldızı Jackie Chan, diğer yanda güreş dünyasından sinemaya terfi eden ve bu dünyada tutunmayı başaran John Cena. Yakın gelecekteyiz. Onların yolu Ortadoğu’da Çinli bir petrol rafinerisini koruma görevinde kesişiyor. Rafineri saldırıya uğrayınca oradaki personeli kurtarmak için Jackie Chan’den destek isteniyor. Lakin Chcn bölgeye gidince anlıyor ki saldırganlar o petrol rafinerisini ele geçirme konusunda ısrarcı. O da Amerikalı John Cena ile işbirliği yapıyor.
Yönetmen koltuğunda Scott Waugh’un oturduğu ‘Ölümcül Çarpışma’da bir Jackie Chan filminde olması gereken her şey var. Eğlence, macera, aksiyon. Bu arada söyleyelim Mad Max atmosferine yakın bir dünya içinde yaşanıyor her şey.
Bir samuray, efendisini Ukrayna kırsalında adil olmayan bir düello sırasında öldüren Yoshi Harimoto adlı Japon köle tüccarının izini sürmektedir. Amacı efendisinin kılıcını geri alabilmek ve onun onurunu kurtarabilmektir. Bu macera sırasında tutsak düşer önce. Tutsak tutulduğu yerde, kız arkadaşını köle olarak elinde tutan yerel bir toprak sahibiyle hesaplaşmaya çalışan, fakir bir köylüyle tanışır.
İkisinin de yolu Yahudi bir silah satıcısıyla kesişir. Bu Yahudi, küçük erkek kardeşini öldüren Bohdan Chuba adlı Kazaklar’dan oluşan haydut takım reisinin peşine düşmüş ve intikam almak istemektedir. Roman Lutskyi, Sergey Strelnikov ve Gen Seto’nun oynadığı film biraz Sergio Leone, biraz Tarantino biraz da Kurosawa… Ve tabii yönetmen Roman Perfilyev’in aklında ‘İyi, Kötü ve Çirkin’ var. Keyifli seyirler!
İlk görüşte aşk tamam da ikinci görüşte aşk nasıl olacak diyebilirsiniz. Cevabı, yönetmen Hugo Gélin, François Civil, Joséphine Japy, Benjamin Lavernhe’nin oynadığı filmle veriyor. Efendim Raphael, çok satan bilim kurgu romanlarıyla ünlü bir yazardır ve liseden beri büyük aşk yaşadıkları eşi Olivia Hanım’ı da ihmal etmeye başlamıştır. Son romanını bitirdiği gece şiddetli bir kavganın ardından uyandığında roller tersine döner. Çünkü farklı bir gerçekliğe uyanmıştır.
Raphael’in, şöhret ve parası kaybolmuştur. Üstelik bu paralel evrende Olivia hanım kızımız dünyaca ünlü bir piyanisttir ama Raphael’i tanımamaktadır. Hayatının hatasını yaptığını fark eden kahramanımız, eşinin kalbini yeniden kazanıp eski hayatına dönebilecek, hatalarını telafi edebilecek midir?
1 milyon dolara mal olan ama epey ses getirip yapımcısının yüzünü güldüren ‘Ruhlar Bölgesi’ filminin epey bir devam filmi çekildi. Son halka ise ‘Ruhlar Bölgesi: Kırmızı Kapı’.
Josh ve üniversite çağındaki Dalton, artık yaşadıkları kabusu arkalarında bırakıp, iblislerinden kesin olarak kurtulmaya kararlıdır. İkili bu amaçla, ailelerinin karanlık geçmişiyle ve yeni, daha güçlü bir dizi korkunç olayla yüzleşip, kırmızı kapının arkasında saklanan Öte’nin daha derinlerine gitmelidir. İlk filmin yıldızlarından Patrick Wilson ilk defa yönetmen koltuğuna oturuyor. Ve tabii oyuncu kadrosunda da yer alıyor.
Gelelim haftanın animasyonlarına. İlki, TRT yapımı olan Ali Karaçam’ın yönettiği ‘Kaptan Pengu ve Arkadaşları 3: Buz Mandası Efsanesi’. İlgi gören bir serinin üçüncü filmi. Mandarin ve Mandalina birbirlerini yanlış anlayarak hayal kırıklığına uğrarlar. Mandalina kendini kanıtlamak isterken Mandarin ile birlikte buz dağlarının arkasına gizlenmiş, gizli güçleri olan bir istiridyenin arandığı efsanevi Buz Mandası’nı bulmak için yola çıkarlar.Onları bulamayan Kaptan Pengu, Misket, Zeze, Gugu, Pegu, Mirmir arkadaşları için endişelenirler. Kurtarmak için de Kuzey Kutbu’na doğru yola çıkarlar.
Haftanın ikinci animasyonunda beş çocuğu olan sevimli bir köpek ailesi yaz tatili için dedelerini ziyarete, kır evine giderler ve orada karşılaştıkları sevimli kediler ile çeşitli maceralar yaşarlar. Bu maceraların sonunda ise kedileri büyük bir sürpriz bekliyordur. Elena Galdobina’nın yönettiği animasyon çocukları memnun edecek türden. Ama yetişkinleri bilemeyiz.