İstanbul Tiyatro Festivali günlüğü: Dünya başımıza çöküyor kurtaran yok mu!
28. İstanbul Tiyatro Festivali ilk haftasını tamamlamaya çok yakın. Yaşamın ve doğanın güzelliğine bir övgü niteliğindeki 'Utsushi' de izleyiciyle buluştu. Japonya'nın yıldızlarından Butoh dansını izledik. Performans bugün yine sahnede.
28. Tiyatro Festivali’nde ilk haftayı geri bırakıyoruz neredeyse. Yaşamın ve doğanın güzelliğine bir övgü niteliğindeki ‘Utsushi’, Japonya – Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 100. yıldönümü vesilesiyle ilk kez Türkiye’deydi.
“İki ayna arasında, yansıma” anlamına geliyormuş Utsushi. 70 dakikalık performans boyunca aslında biraz da bunu göreceğiz. Bilhassa yansıma kısmını. Sahnede dans eden altı beyaz figür. Japonya’nın evrensel kültür mirasına hediyelerinden Butoh dansının en çarpıcı örneklerinden biri olan Sankai Juku topluluğu sahnede. Koreografisi Ushio Amagatsu tarafından hazırlanan ve yönetilen ‘Utsushi’, her hareketin birbiriyle ilişkili olduğu, sanat ve doğanın birleşimini sembolize ediyor.
Yüksek bir hayal gücü ve büyüleyici bir atmosfer vadeden ‘Utsushi’, sadece bir dans performansı değil aynı zamanda tüm duyuları harekete geçiren bir deneyim.Bu deneyimi epey kalabalık bir kitle olarak Zorlu PSM’de yaşadık. Salon tıklım tıklımdı dün gece Zorlu’da. İtiraf edeyim aklıma gelen ilk şey, “Amma da kişi Utsushi biliyormuş” oldu. Gerçi festivalin uluslararası yapımlar her zaman ilgi çeker ama tek yanıt bu diyebilir miyiz, bilemiyorum.
Amagatsu’nun 45 yıllık sanatının özünü yansıtan bir retrospektif gösterisini merak edenler elini çabuk tutsun. Performans bugün bir kere de daha aynı mekan ve saatte festivalde.
🎭Gece Diyarı
⏱️Ne zaman: Bugün saat 20:00
📍Nerede: Alan Kadıköy
Yazdığı her oyunla gündem olan, Almanya’nın önde gelen çağdaş yazarlarından Mayenburg’un kaleminden ‘Gece Diyarı’ babalarından kalan evde A. Hitler imzalı bir resim bulan kardeşlerin geçmişleri ve gelecekleri üzerine hesaplaşmalarını konu ederken zor tartışmaları yüksek dozda mizahla bezeyerek ezbere tepkileri bozuyor.
Bu projeye kendisini ilk çeken şeyin mizahı olduğunu belirten yönetmen Michael Önder, “Çünkü hayatta tartışmalar tıkanınca verilecek en sağlıklı tepki gülmektir.” diyor ve soruyor: “Biz ülkelerimizin geçmişte yaptıklarından sorumlu olabilir miyiz? Ya bugün yaptıklarından? Şahsen yapmadığımız şeylerin yükünü ve vicdan azabını taşıyabilir miyiz? Peki, o geçmişin ülkeye kazandırdıklarından hâlâ faydalanıyorsak?”
Sonsuz karanlıktan oluşan bir mekânı anlatmak üzere yazarın icat ettiği bir başlığa sahip (Nachtland) bu keskin hiciv son derece heyecan verici ve şaşırtıcı olduğu gibi kahkahalar durulduğunda altında huzur bozucu gerçekleri barındırıyor. 2022’de prömiyerini yaptığı Schaubühne Berlin’de ve ardından Young Vic yapımında övgüler toplayan oyunu, Türkiye’de ilk kez Siyah Beyaz ve Renkli topluluğu izleyicilerle buluşturuyor.