Kültür Masası’nda bu hafta: Depremzedenin kitap isteği, Karaca’nın gerçek gözyaşları…
"Sokaklar da meydanlar da geceler de bizimdir!” diyen kadınlar; yeni taşındığı bir şehirde cinsel bir uyanışa başlayanlar; sahil kasabasına davet edenler, ataerkinin yarattığı baskıları gözler önüne seren öyküler, hem kızlar hem de erkekler yapar diyen kitaplar var bu haftanın listesinde...
Dört gözle yolunu gözlediğimiz kitaplar, Türkçeye yeni çevrilenler, ‘Okuma listeme aldım ama hala başlamadım’ dediğimiz uzun listelerin değişmezleri…10Haber, bu kitapların izini sürüp raflarda geziyor. Kimi zaman yeni çıkanların peşine düşüyor, kimi zaman uzun zamandır raflarda demlenen kitapları keşfediyor. Ama en çok da ‘Bu aralar ne okusam?’ sorusuna yanıt arıyor.
Kitap nerede, nasıl ya da ne zaman okunur sorularının kesin bir cevabı yok. Zaten herkesin cevabı da kendine… Ama kabul edelim ne olursa olsun bir türlü elimizin gitmediği ya da son dönemde herkesin konuştuğu o kitabı bavulunuza atmak kulağa iyi bir fikirmiş gibi geliyor. O kitap çantadan çıkar mı, sayfaların arasına kumlar dolar mı yoksa güneş kremi dökülmüş yağlı sayfalar kışın tekrar karşımıza çıkmayı mı bekler bilinmez…
Yine de bu hafta yanıma alayım, bir yere gitmesem bile evde sakince kitap okuyayım diye düşünüyorsanız size bazı önerilerimiz var. “Sokaklar da, meydanlar da, geceler de bizimdir!” diyen kadınlar; yeni taşındığı bir şehirde cinsel bir uyanışa başlayanlar; sahil kasabasına konuk edenler, ataerkinin günümüz toplumlarında yarattığı şiddet ve baskıları gözler ününe serenler, “kızlar da erkekler de yapar!” önyargılarınızı bırakın diyen kitaplar var bu haftanın listesinde. Bavulunuzda yer varsa, hepsi yol arkadaşınız olabilir.
Koreli yazar Bora Chung okurunu şaşırtmayı seven bir yazar. ‘Lanetli Tavşan’ da bunu ne kadar iyi bir şekilde başardığının kanıtı. Tüyler ürperten, düşündüren, gerçek ile hayal arasındaki sınırları muğlaklaştıran bu karanlık öyküler afallatıyor. 2022 Uluslararası Brooker Ödülü Adayı bu kitapta, lanetli eşyalar, robotlar, intikam nedir iyi bilen tilkilerle karşılaşacağınız güçlü öyküler var. Ataerkinin günümüz toplumlarında yarattığı şiddet ve baskıları gözler ününe seren bu öyküler güçlü ama öykülerden daha etkileyici olan bölüm yazarın, okurlara seslendiği sonsözü. Kitaptaki 10 öyküden -ki bazıları gerçekten çok etkileyici- daha güçlü bir etki yaratan sonsözleri şöyle bırakalım:
“İçinde bulundukları evren kasvetli ve herkes yapayalnızdır; adalet yerini bulsa, sonunda herkes ektiğini biçse ve gereken intikam alınsa da bu evrenin kasveti ve insanların yalnızlığı asla değişmez. Anlatmak istediğim buydu. Öykülerimin böylesine tuhaf ve acımasız bir evrende tek başına mücadele veren yalnız okurlara teselli olmasını istedim. Bu ümit kırıntısına tutunarak yazdım.”
İsmini duyar duymaz insanda okuma isteği yaratan bu kitabı elinize alıp hemen arka kapağına göz atarsanız ‘kulağa küpe’ diye bir not göreceksiniz: “Kız muhabbeti’ asla sadece ‘kız muhabbeti’ değildir!” Kitap okumanın yeri, zamanı mevsimi ya da herhangi bir kriteri yok elbette ama enerjimizin biraz daha yüksek olduğu bu yaz günlerinde okuru mutlu etmeyi başaran bir roman var elimizde. Nergis ile tanışıp zaman ilerledikçe farklılıklarımıza rağmen ne kadar tanıdık olabileceğine şaşıracağız. Ailesini, geçmişini, sorunlu ilişkilerini, kariyerini, eğitimini öğreneceğiz. Hatta Nergis ve arkadaşları sağ olsun, İtalya, İstanbul, Ankara ve Antalya arasında mekik dokuyacağız.
Sezen Ünlüönen duru dili ve kendimizden bildiklerimizi gözlemleme yeteneği ile bir kez daha okuruyla buluşuyor. Kadınların yoldaşlığı, birbirlerine iyi gelmelerinin merkezde olduğu 2021 tarihli ‘İmtiyaz, Yahut Cici Kızlara Bir Roman’ gözden kaçmaması hatta çok daha fazlasını hak eden bir roman.
İngiltere’nin kuzeyinde, küçük ve yoksul bir madenci kasabasında yaşayan on beş yaşındaki Billy Casper’ın zorluklarla dolu hayatına konuk oluyoruz. Korkunç bir hayatı var Billy’nin. Babası terk etmiş, annesi ilgisiz, abisi zorba. Onu bu hayatta tutacak tek şey eğittiği ve Kes adını verdiği doğan. İlk kez 1968 yılında yayımlanan ‘Kerkenez’ vakit kaybetmeden beyazperdede buldu kendini. Ken Loach’un ikinci uzun metraj filmi olan Kes (Kerkenez) 1969, BAFTA ödüllerinde “en iyi film”, “en iyi yönetmen”, “en iyi senaryo” dallarında adaylıkları kazandı. Kitapta yazar Hines’ın romanın sinemaya uyarlanma sürecini ve İngiltere’de çok okunan bir modern klasik haline gelişini anlattığı sonsözü de okurlara doğrudan sesleniyor.
Edebiyatımızın çınarlarından Adalet Ağaoğlu’nun kapağıyla yaz enerjisi veren ve durduk yere raftan alma isteği yaratan kitabı ‘Düşme Korkusu.’ “Düşmenin farklı anlamları var, gözden düşmek, çaresizliğe düşmek var. Ben manevi yanını göz önünde tutarak yazmaya karar verdim” diyor Ağaoğlu. Everest Yayınları etiketiyle çıkan kitap 6 öyküden oluşuyor. ‘Yürüyüş’ başlıklı öyküye ekstra dikkat diyelim.
Meghan Markle’ı oynadığı dizilerden ya da Prens Harry ile evlilikleri sonrasında aldıkları Kraliyet Ailesi’nden ayırılma kararıyla tanıyor olabilirsiniz. O halde bu kez de yazar Meghan ile tanışın. Çift, Kraliyet Ailesi’nden ayrıldıktan sonra Prens Harry ‘Spare’ isimli kitabıyla aile sırlarını ifşa etmekle meşgulken Meghan Markle, eşi ve çocuğunun ilişkisinden esinlenerek ‘Bank’ adında bir resimli çocuk kitabı yazdı. Altın Kitaplar etiketiyle yayınlanan kitabın tercümesini Gökçe Yavaş üstlendi, Caldecott ödüllü illüstratör Christian Robinson resimledi. Kitap, baba ve oğul arasında geçen güven, huzur, keşfetme, öğrenme ve sevgiyle yoğrulmuş unutulmaz anlara küçük bir pencere açmayı başarıyor.
Aklınızdan herhangi bir iş, görev ya da herhangi bir şey geçirin. Bu çok ağır bir poşet kaldırmak da olabilir, hunharca gülmek de basketbol topunu tam 100 kere sektirmek de! İşte tüm bunları kızlar da yapar, erkekler de yapar. Büyüklerin yanlış bildiği ve öğrenmeye çalıştığı gibi bir ayrım yoktur yani. kızlar da erkekler de istediklerini yapabilirler tabii ki! Sophie Gourion imzalı ‘Kızlar da Yapar! Erkekler de Yapar!’ 6-9 yaş arasındaki okurlara uygun olsa da bazen bazı şeyleri unutan yetişkinler için de iyi bir yol arkadaşı olabilir.
Fantastik ve bilimkurgu edebiyatın feminist kalemi Ursula K. Le Guin, birbiriyle bağlantılı 12 öyküyü bir araya getiriyor ‘Denizyolu’nda. Yaz ruhuna uygun bir yerde, Klatsand adlı küçük bir sahil kasabasındayız. Her öyküde karşımıza çıkan özgür ruhlu kadınların hikayesine şahit olacağız. ‘Köpük Kadınlar, Yağmur Kadınlar’ isimli tek sayfalık öykü okura hızlı bir merhaba derken ‘Hernes’ başlıklı öykü 1890’lardan günümüze dört kadının hayatını anlatıyor. Bu küçük sahil kasabası ve doğayla iç içe geçen kadınlar ile tanışmak için daha doğru bir zaman gelmedi aklımıza. Ama zaten Le Guin okumak için doğru zaman aramaya da gerek yok.
1947’de Nobel Edebiyat Ödülü kazanan André Gide, ‘Mahsur Kadın‘da jüri üyesi olarak yer aldığı ceza mahkemelerinde görülmüş, çok konuşulan iki davayı ele alıyor. 22 Mayıs 1901’de Poitiers başsavcısı, elli iki yaşındaki Mélanie Bastian’ın, annesi tarafından yirmi beş yıldır tavan arasına kapatıldığını isimsiz bir mektupla öğrenir: “Sayın Başsavcı, Size oldukça ağır bir olayı ihbar etmekten şeref duyarım. Madam Bastian’ın evinde, yirmi beş yıl boyunca bir odaya kapatılmış, kısmen aç bırakılmış, kokuşmuş bir döşeğin üzerinde yaşayan, kısacası çürüyen bir genç kadın var.”
Peki bu dava, failleri apaçık ortadayken nasıl olur da sanığın beraatıyla sonuçlanır?
Queer ve feminist perspektifle yazılmış kitapları okurlarla buluşturan Umami Kitap, geçen sene müzisyen ve yazar Jenny Hval’ın ilk romanı ‘Cennet Çürüdü’yü Norveççe aslından Dilek Başak Türkçeleştirdi. Kapak tasarımı da Volkan Şenozan’a ait. 128 sayfalık bu roman,”cinsel uyanışın ve kuir arzunun baş döndürücü bir tasviri” şeklinde tanımlanıyor. Mini bir özet, üniversite okumak için gittiği yeni ülkede Jo’nun başına gelenleri okuyacağız. Ama sınırları olmayan bir kadınla paylaştığı, duvarları olmayan evinin beklenmedik şekillerde canlandığını fark etmesiyle işler daha da merak uyandıran bir hal alacak.’’Cennet Çürüdü’, Umami Kitap’ın ikinci kitabı. Yayınevinin merhabası ise Rita Mae Brown’un yazdığı ilk roman ‘Yakut Orman’ olmuştu.
Avokadolar ile kriminal olaylar arasında nasıl bir bağ olabilir? Robotlar bütün gün ne yapar? Çokeşlilik arttıkça iç savaş ihtimali neden artıyor? Şarap kadehleri yıllar içinde nasıl genişledi?İnsanlar yaşamlarının sonunda ne isterler? Hayvanlar âleminde neden en büyük olan en hızlı değil?
Tüm bu soruların ve aslında daha fazlasının yanıtlarını öğrenebilirsiniz. The Economist’in genel yayın yönetmeni yardımcısı ve yazar Tom Standage’nin hazırladığı ‘Acayip Merak Ettim! The Economist Açıklıyor: Dünyamızı Altüst Eden Gerçekler’, çok merak ettiğimiz ya da asla aklımıza bile gelmeyen ama duyunca ansızın meraka kapıldığımız soruları kendine has üslubuyla açıklıyor. Dünyanız altüst olur mu bilinmez ancak bilmediğiniz ya da üzerine düşünmediğiniz bu kadar şey olacağına şaşıracağınız kesin.