Opera İstanbul’u teslim alıyor
Shakespeare'in dünya sahnelerinin klasiği 'Romeo ve Juliet', 50 yıl sonra Ankara Devlet Opera ve Balesi tarafından yeniden sahnelendi. Tan Sağtürk operayı 'Böylesi evrensel hikayeler, bizleri derin bağlarla birbirimize bağlar" diyerek takdim etti.
William Shakespeare’in ünlü eseri ‘Romeo ve Juliet’, Ankara Devlet Opera ve Balesi tarafından sahnelenmesinin üzerinden tam 50 yıl geçti. En son 1975-1976 sezonunda sahnelenen ‘Romeo ve Juliet’, dün yıllar sonra Aytaç Manizade rejisiyle Ankaralıların karşısındaydı.
Opera Sahnesi’nde yapılan eseri Devlet Opera ve Bale Genel Müdürü Tan Sağtürk “Böylesine evrensel hikayeler yalnızca estetik bir deneyim sunmakla kalmaz, toplumlar arasında empati ve anlayış köprüleri kurar, bizleri daha derin bağlarla birbirimize bağlar” diyerek takdim etti.
İki düşman ailenin çocuklarının yaşadığı aşkı anlatan, edebiyat, sinema ve sahne sanatlarına yıllardır ilham kaynağı olan Shakespeare’in ‘Romeo ve Juliet’i, 19. yüzyılda Fransız besteci Charles Gounod tarafından operaya uyarlanmış sonrasında bu eser dünya sahnelerinin başyapıtına dönüşmüştü.
Orijinali beş perde olan eser iki perde olacak şekilde tasarlandı. İlk perdede Romeo ve Juliet’in tanışma, birbirine aşık olması, ailelerinden gizlice evlenmeleri, Romeo’nun intikam almak için Juliet’in kuzeni Tybalt’ı öldürmesi ve sürgüne gönderilmesi anlatılıyor. İkinci perdedeyse Juliet’in yaşadığı umutsuzluk, başka bir insanla evlendirilmemek için ölü taklidi yapması, Romeo’nun bunu gerçek sanıp kendini öldürmesi konu ediniyor.
Operayı yöneten Aytaç Manizade operanın yıllar sonra Ankara’da sahhelenmesinden dolayı heyecanlı: “Eserin ilk sahnelendiği dönemdeki kostümleri ve dekoru aynı değil. Yeni bir şey yaratmak istedim. Kostümü, dekoru, aksesuvarıyla başka bir Romeo ve Juliet operası ortaya çıktı.
Bu eser için ‘ne yapmalıyım’ dedim. Yalınlığını öne çıkarmak için dekor, kostüm, kişilerin, eserin bir tragedya olmasını düşünmeden sahneye konulmasını sağladım. Belirli renkleri kullandım. Daha yalın renkleri kullandım ve bir masal diye düşündüm. Bana öyle geldi. Juliet benim için beyaz kelebek oldu. Onun sıcaklığı, kendi duygularının yalınlığı beni çok etkiledi. Eserdeki iki düşman ailenin farkında olmadan hikayenin hüzünlü bir sonuca varmış olmasında sebepleri olmaları etkileyici. Eser, hem masal hem değil. Juliet, Romeo’ya göre ayakları daha yere basıyor, yaşı 14 olmasına rağmen aşkına sağlam bir şekilde sahip çıkıyor. Bu aşk hikayeleri zamansız ve mekansız. Yine de Rönesans’tan yola çıkmak istedim ve her tabloda küçük parçalarla o döneme gönderme yaptım.”
‘Romeo ve Juliet’ operasının bir sonraki temsili 6 Ocak’ta gerçekleşecek.