Aspendos Opera ve Bale Festivali ‘Aida’yla başlıyor
Balet Rudolf Nureyev'in Sovyetler Birliği'nden kaçmasına yardımcı olan Fransız bale koreografı Pierre Lacotte 91 yaşında hayatını kaybetti. Eşi emekli baş dansçı Ghislaine Thesmar, sanatçının ölüm haberini dün duyurdu.
Soğuk Savaş yılları, Doğu Bloku’ndan Batı’ya kaçmaya çalışan sporcu ve sanatçıların hikâyeleriyle dolu. Macaristan’dan Sovyetler Birliği’ne kadar farklı ülkelerde yaşayan insanlar çeşitli nedenlerle doğup büyüdükleri ve kariyerlerini inşa ettikleri ülkelerden kaçma mücadelesi verdi. Pek çoğu filmleri aratmayan hatta beyazperdeye de uyarlanan bu hikâyelerin bizim için en tanıdık olanı kuşkusuz Naim Süleymanoğlu’nun öyküsü. Sofya, Sidney, Londra ve en nihayetinde İstanbul’da mutlu sonla biten hikâye yakın zamanda ‘Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu’ isimli filmle beyazperdeye taşınmıştı.
Naim Süleymanoğlu’nun kader ortağı olan bir isim daha var. Bale tarihine adını altın harflerle yazdıran Rudolf Nureyev. Bu iddialı cümlenin arkasındayız çünkü Nureyev faal olduğu dönemde baleyle ilgilensin, ilgilenmesin herkesin tanıdığı bir ikona dönüşmüştü. Ünlü Kirov Bale Okulu’ndan mezun olduktan sonra kısa sürede bir pop stara dönüşen Nureyev, 1938 yılında Tatar bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmişti. 1961 yılında Sovyetler’den kaçmayı başaran Nureyev, 21 yılın sonunda 1982 yılında Avusturya vatandaşı olmuştu.
Boşuna “filmleri aratmayan hikâye” demedik. Nureyev’in kaçış hikâyesi 2018 yılında Ralph Fennies’in yönettiği ‘Beyaz Karga’ isimli filmle beyazperdeye taşınmıştı. Filmde Lacotte’u Raphaël Personnaz canlandırmıştı. Hikâyenin kahramanlarından biri olan ve Rudolf Nureyev’in kaçmasına yardımcı olan arkadaşı Pierre Lacotte 91 yaşında hayatını kaybetti.
Lacotte kariyerine gençliğinde Paris Opera Balesi’nde başladı ve daha sonra dikkatini unutulmuş 19. Yüzyıl yapımlarının yeniden canlandırılmasına yöneltti. 1961 yılında Paris’te turnede olduğu sırada Nureyev ile arkadaş oldu. Lacotte 2012 yılında BBC’ye yaptığı açıklamada Nureyev’e şehrin restoran, bar ve müzelerini gezerken eşlik ettiğini söyledi. Bu durum geziye katılan KGB ajanlarını kızdırmış ve Nureyev’e eve gönderileceği söylenmiş.
Nureyev bir daha ülkeden ayrılmasına izin verilmeyeceğine inanıyordu. Nureyev Paris’teki havaalanında Lacotte’a yanından ayrılmaması için yalvarmıştı. KGB tarafından sıkı bir markaj altında tutulan Nureyev, Lacotte’un dahiyane bir oyunuyla ajanları atlatmayı başarır. Dönemin sosyetik güzeli Clara Saint ile vedalaşma bahanesiyle Lacotte tarafından kaçırılan Nureyev, Fransız polislerine sığındı ve burada kalmak istediğini bildirdi. Döneminin en büyük dansçılarından biri olarak tanınmasına rağmen Nureyev ve ailesi bu ilticanın ardından ağır bir bedel ödedi. Ünlü dansçının SSCB’ye geri dönmesine ancak 25 yıl sonra annesi ölmek üzereyken izin verildi.
Nureyev, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasının ardından da Kirov Balesi’nde dans etmeye devam etti. Ancak uzun süredir mücadele ettiği AIDS ile olan savaşını 6 Ocak 1993’te kaybetti. Ölümünün ardından Fransa tarafından Legion d’Honour nişanı ile ödüllendirildi. Türkiye ile arasında duygusal bir bağ bulunan Nuriyev’e bu topraklar annesi ve çocukluk yıllarını hatırlatıyordu. Defalarca Türkiye’yi ziyaret eden ve buraya yerleşme planları yapan Rudolf Nureyev’in en büyük gayesi bu topraklarda kök salmaktı. Türkiye’ye taşınma hayallerini bir türlü gerçekleştiremeyen Nureyev, İtalya’da hayata gözlerini yummuştu. Efsanevi dansçının Paris’teki mezarında Türkiye’den dokunmuş bir halı bulunmakta. Dansçının Türkiye sevgisi ve burada geçirdiği günleri anlatan ‘Düşlerin Adası’ belgeseli 2020 yılında BluTv’de yayınlanmıştı.