Sivaslı sıvacının el izleri 3900 yıl sonra bile sapasağlam kalmış

Sivas'ın Yıldızeli ilçesinde yer alan ve eski adı Samuha olan Hitit şehri kalıntılarında  devam eden kazılarda 3 bin 900 yıllık olduğu değerlendirilen el baskısı ve sıvama izlerine ulaşıldı. Sıvacı çamur duvar sıvasını yaparken kendi imzasını atmış.

Arkeoloji 14 Eylül 2024
Bu haber 3 ay önce yayınlandı

Türkiye’nin dört bir yanında tarihi buluntu haberleri gelmeye devam ediyor. Bu seferki haberler Sivas’tan. Kayalıpınar’da Sivas Müze Müdürlüğünce Almanya Marburg Philipps Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vuslat Müller Karpe danışmanlığında ilk kez 2005’te başlatılan kazılar, Kültür ve Turizm Bakanlığının izni ile Koç Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümünden Doç. Dr. Çiğdem Maner başkanlığında devam ediyor.

Farklı dönemlerde yapılan kazılarda, bugüne kadar eski Asur ticaret kolonileri, Hitit, Roma ve Bizans dönemlerine ait yapı izleri, Helenistik, Roma ve Erken Hristiyanlık dönemlerinden kalma mezarlar, Hitit kralları, prenses, prens ve görevlilerine ait çok sayıda mühür baskısı bulundu.

Hitit kentinde Asurlulara ait izler

Kazı Başkanı Doç. Dr. Çiğdem Maner yaptığı açıklamada, bu yılki çalışmalarını yaklaşık 3 aydır 30 kişilik ekiple sürdürdüklerini söyledi. Kazılarda özellikle eski Asur ticaret koloni dönemi ile Hitit, Roma ve Erken Bizans dönemine ait buluntular ortaya çıktığını belirten Maner, “Bu yılki kazılarda sürpriz buluntu ise Asur ticaret koloni dönemi yapılarında bulunan el izleri oldu” dedi.

Yaklaşık 6-7 hafta önce kerpiçlerden tarihlendirme yapmak için Ankara Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü uzman ekibinin kazı alanına geldiğini anlatan kazı başkanı Çiğdem Maner, şunları kaydetti: “O gün köşeye güneş düştüğü vakitte duvarlarda el izleri gördüm. Daha sonra uzman restoratörlerimiz Aleyna Yaşar ve Ayla Gül ile o alanlarda çalışmalara başladık. Sıvama izlerini yeniden rekonstrüksiyon etmeye çalıştık. Bunlar çok heyecan verici çünkü eski Asur ticaret koloni dönemi dediğimiz dönem, Türkiye’de 10’dan az kazıda çıkmaktadır. Dolayısıyla buradaki örnekler ünik ve münferit, o dönemdeki sıvama hareketlerinin günümüzdeki sıvama hareketleriyle aynı olduğunu gördük. El izlerinin ve sıvama izlerinin çoğunu sergilenmesi için müzeye verdik. 2-3 tanesini de burada alanda konsolide edip ziyaretçilerin görmesi için bıraktık”

Bölgedeki kazılar devam ediyor.

Dört bin yıldır aynı sıvama teknikleri kullanılıyor

Prof. Dr. Çiğdem Maner, sıvama izlerinin yapıların mimarisi ve nasıl yapıldığı hakkında da ciddi bilgiler sunduğuna işaret ederek, “Sıvaların birkaç kat olduğunu fark ettik. Ayrıca bir el izinin katını kaldırdıktan sonra da tekrar altında el izlerinin olduğunu fark ettik. Günümüzde de birçok köy evinde hala sıvama izleri duvarlarda görülmektedir.” diye konuştu. Anadolu’da Neolotik Çağ’dan itibaren el baskılarının olduğunu ifade eden Maner, bunun uğur, nazar ya da ailenin simgesi olarak kullanıldığını dile getirdi.

Kazı başkanı Çiğdem Maner, sıvaların yapıların harç analizi ve nasıl bir mimariye sahip olduğuyla ilgili bilgiler verdiğini söyledi. Sıvaları kaldırdıklarında kireç tabakalara rastladıklarını, o dönemlerde de bugün olduğu gibi kirecin evlere akrep, böcek gibi haşerelerin girmesini önlemek amacıyla kullanılmış olabileceğini aktaran Doç. Dr. Maner, şöyle devam etti:

“El izlerinin Türkiye’de o döneme ait tek olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla ziyaretçilerin buraya gelmesini ümit ediyoruz. Ziyaretçiler 3 bin 900 yıl evvel yaşamış insanların el izlerini görebilir. 8 el baskısı ve sıvama izleri var. Sıvama işlemini çömelerek ve tutunarak yaptıklarını anlıyoruz. Dolayısıyla mekanda bütün sıvama hareketlerini anlayıp yeniden canlandırabiliyoruz. Bu da bize o dönemi ve insanları daha yakın hale getiriyor. Arkeoloji çok soyut bir meslek, kalıntılardan medeniyetleri yeniden canlandırmaya çalışıyoruz. Bu tip buluntular ülkemize hayırlı olsun, kültür mirasımız için çok değerli bir katkı”

Kazı alanında görevli uzman restoratör Aleyna Yaşar da rastladıkları el izlerine ilişkin bilgi verdi.

Koloni Çağı döneminde Acem Höyük, Kültepe, Hattuşa gibi yerlerin büyük ticaret merkezleri olduğu bilgisini paylaşan Maner, “Bir tanesi de burada Kızılırmak kenarında Kayalıpınar. O dönemde Karum Samuha olarak bilinen bir yerdi. Ayrıca nehir ticaretiyle de zenginleşen tüccarların yaşadığı bir merkezdi. Dolayısıyla burada aslında varlıklı insanların yaşadığını varsayabiliriz. Evler büyük, duvarlar kalın ve bu izler bize o dönemdeki insanlar hakkında ciddi bilgiler veriyor. Kültepe, Hattuşa, Acem Höyük gibi önemli Karum merkezleriyle bağlantı içerisindeydi burası”

Kazı alanında görevli uzman restoratör Aleyna Yaşar da rastladıkları el izlerine ilişkin bilgi verdi. İzleri ilk etapta konsolide edip kaldırmayı planladıklarını belirten Yaşar, “İç kısımda kalan cephemizi güney ve doğu duvarı olarak isimlendirdik. Bunlarda 8 kaldırma işlemi gerçekleştirdik. Bunlar yüzeyde gökkuşağı buluntusu şeklinde sıvama hareketi yapılarak yapılmış izler. Sıva yapan kişinin elinin açılma izlerini keşfettik. Buluntulardan bir kısmını ise kazı deposuna kaldırılıp konsolide işlemi yaptık. Bulunan el izinin büyüklüğü itibariyle erkeğe ait olduğunu tahmin ediyoruz”

Tarih ve kültür eğitimi işe yaradı: 10 yaşındaki Onur Türkiye'nin en genç bağışçısıTarih ve kültür eğitimi işe yaradı: 10 yaşındaki Onur Türkiye’nin en genç bağışçısı

Arkeoloji dünyası şaşkın, Aydın'daki keşfi konuşuyorArkeoloji dünyası şaşkın, Aydın’daki keşfi konuşuyor

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.