İstiklal Marşı’nın 11 hali: Korkma…
İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi sarayı yarın akşam özel bir prömiyere evsahipliği yapmaya hazırlanıyor. Ravel'in ölümsüz eseri 'Daphnis ve Khloe'yi Tekfen Filmarnoni sahneye taşıyor.
Bu özel konserin şerefine Tekfen Filarmoni Şefi ve Sanat Yönetmeni Aziz Shokhakimov, Tekfen Vakfı Genel Müdürü Dori Kiss Kalafat ve sanat yönetmeni Yiğit Sertdemir ile projeyi 10Haber için konuştuk.
Fransız romantik besteci Maurice Ravel, Antik Çağ’ın unutulmaz aşk hikâyesini 1909 yılında bir bale eseri olarak bestelemişti. Antik dönemin önemli yazarlarından Longos’un yazdığı ‘Daphnis ve Khloe’nin hikâyesinin bestelenmiş hali başta Fransa olmak üzere Avrupa’da büyük beğeni kazandı. Ancak ne ilginçtir ki Türkiye’de bir bölümü hariç hiçbir zaman seslendirilmedi. Tekfen Filarmoni bu ölümsüz eserin bestelenişin 115. yılında Türkiye prömiyerine hazırlanıyor.
Hikâye anlatıcı olarak Merve Dizdar’ın da sahnede yer alacağı projede Tekfen Filarmoni’nin yanı sıra Şef Masis Aram Gözbek yönetimindeki Magma Filarmoni Korosu da sahnede olacak. Yarın akşam Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’ndaki prömiyer öncesi eseri ve projeyi sahneye taşıyan isimlerle bir araya geldik. Tekfen Vakfı Genel Müdürü Dori Kiss Kalafat, Tekfen Filarmoni Şefi ve Sanat Yönetmeni Aziz Shokhakimov’un yanı sıra projeyi sahneleyen yönetmen Yiğit Sertdemir ile prömiyerden önce bir araya gelme fırsatı bulduk. Neredeyse iki bin yıllık tarihi olan Shakespeare’den Goethe’ye George Sand’dan Chagall’e sanatçılara ilham olan bu kadim hikâyenin Türkiye promiyerini konuştuk.
‘Shakespeare ve Goethe’ye ilham olan aşk’
Türkiye’de daha önce hiç seslendirilmemiş bir eseri izleyiciyle buluşturacaksınız. Öncelikle eser seçimini sormak istiyorum. ‘Daphnis ve Khloe’yu seçmenizdeki etkenler nelerdi?
Azizi Shokhakimov: Büyük Fransız besteci Maurice Ravel’in ”Daphnis ve Khloe adlı bale müziğinin tamamını Türkye’de ilk kez çalacağız. Daha önce süit olarak çalındığını biliyorum, ancak orijinal bir saatlik haliyle ilk kez seslendirmekten büyük heyecan duyuyoruz. Müzisyenlerimizin hepsi, eseri programa aldığımızı duyduklarında mutlu oldukları gibi “eyvah şimdiden çalışmaya başlamam lazım” diye de telaşa kapıldılar çünkü eser teknik açıdan oldukça zor. Bu noktada da seçme nedenime gelince, Tekfen Filarmoni’nin gelişim sürecinde, bu eseri çalma vaktinin geldiğine inanıyorum. Ravel, bu eserinde enstrümanların farklı renklerini ustalıkla harmanlamanın yanı sıra, özellikle üflemeli çalgılara önemli görevler yüklüyor, solo pasajlar sunuyor. Hikayeye aşina olanlar, genç çoban Daphnis’in çok güzel flüt çaldığını ve koyunlarını müziğiyle güttüğü bilirler, dolayısıyla bu açıdan flüt belki de eserin en öne çıkan enstrümanı diyebilirim. Bestecinin kendisi bu eseri ‘koreografik senfoni’ olarak tanımlıyor. Gerçekten de eserin yapısı, dans ritmi elementleri ile birlikte oldukça senfoniktir. Benzersiz orkestrasyonu, zengin armonileri, renk çeşitliliği, güzel melodileriyle bu müzik gerçek bir başyapıttır. Bestecinin koroyu sözsüz, sadece ses efektleri için kullanması da sıra dışı bir unsur.
Hazır bir bu işin şefini yakalamışken; Maurice Ravel’in bu özel eseri hakkında müzikseverlere ne gibi bilgiler paylaşabilirsiniz
Aziz Shokhakimov: Milâttan sonra 2. yüzyılda Antik Yunan yazar Longos’un yazdığı tahmin edilen ve bebekken terk edilen biri koyun, diğeri keçi çobanlığı yapan aileler tarafından büyütülen Daphnis ile Khloe’nin aşkını anlatan hikayeyi, Ravel 1909 yılında, Rus emprezaryo Sergei Diaghilev’in siparişi üzerine Ballets Russes adlı bale topluluğu için, orkestra ve sözsüz koro tarafından seslendirilmek üzere bestelemiş. Empresiyonizm Akımına has zengin armoniler sunan bir saat uzunluğundaki bale müziği Ravel’in en uzun ve aynı zamanda en beğenilen eserlerinin başında geliyor. Daphnis and Chloe’nin Aşkı, Shakespeare, Goethe ve George Sand gibib dünya edebiyatının önemli isimlerine ilhan kaynağı olduğu gibi, ressam Chagall’in tuvaline de konu oldu.
Eseri kalabalık bir sanatçı grubunu sahneye taşıyor. Tekfen Filarmoni, Magma Korosu ve Merve Dizdar da var. Sanatseverleri nasıl bir gece bekliyor?
Dori Kiss Kalafaf: Zengin bir orkestrasyona sahip bir eser, doğal olarak orkestra da kalabalık, Maestro Aziz’in de değindiği gibi üflemelilerin sayısı yüksek, iki arp, çelesta ve tabii ki koro! İlk iş birliğimizi, geçtiğimiz Ekim ayında 100. Yıl konserimizde yaptığımız Masis Aram Gözbek yönetimindeki Magma Filarmoni Korsu ile yeniden birlikteyiz. Onların bize güzel bir sürprizleri de oldu, tam konser tarihinde İstanbul’da bulunacak Utopia&Reality Chamber Choir üyeleri, ‘Daphnis ve Khloe’yi seslendireceğimizi duyunca, onlar da dahil olmak istedi. Bir nevi klasik müzik feat. yapacağız anlayacağınız.
Diğer yandan, eser bir bale müziği olmasına rağmen konserimizde dans olmayacak ne yazık ki. O nedenle ‘Daphnis ve Khloe’nin 2 bin yıllık macera dolu aşk hikâyesini seyirciye bir anlatımla aktarmak istedik. Bunu, Türkiye’nin sevilen sanatçılarından, 76. Cannes Film Festivali ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülü sahibi Merve Dizdar’dan rica ettik, o da severek kabul etti.
Gerek Tekfen Filaromini konserlerimizde gerekse 100. Yıl konserinde uzun yıllardır severek çalıştığımız tiyatro yönetmeni Yiğit Sertdemir’in Longos’un orijinalinden uyarladığı metin ve rejisiyle sahnelenecek temsilin kostüm ve dekor tasarımını da Candan Seda Balaban’a emanet ettik. Rebul’un özel katkılarıyla, baharla açan çiçeklerin kokularıyla, dinleyicilere konser salonunda müziğin ötesinde bir duyusal deneyim yaşatmak istiyoruz. Biraz deneysel olacak, ilk kez böyle bir şeye kalkışıyoruz ama farklı bir şey yapmanın heyecanı da farklı!
Bu noktada Tekfen Filarmoni için de bir parantez açmak gerekiyor. Türkiye’nin devamlılığı olan en eski özel orkestralarından biri. Gelinen noktada orkestrayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dori Kiss Kalafaf: Tekfen Holding’in kurucu ortaklarından merhum Ali Nihat Gökyiğit ve şef Prof. Saim Akçıl tarafından 1992 yılında kurulan Karadeniz Oda Orkestrası, zamanla genişledi ve senfonik boyuta ulaşınca, Tekfen Filarmoni adını aldı. Kuruluşumuzun 25. yılında, takvim 2017 yılını gösterdiğinde, şeflik ve sanat yönetmenlik görevlerini o zaman henüz 29 yaşında olan, ancak yeteneği ve sanatsal olgunluğuyla herkesi şaşırtan Özbek asıllı Aziz Shokhakimov’a emanet ettik. Maestro Aziz, bugün Avrupa’nın önemli orkestralarından Philharmonie de Strasbourg’un da daimi şefidir. Kendisinin de yoğun emeğiyle, birkaç yılda orkestra köklü bir yenilemeyle bugünkü halini aldı. Tekfen Filarmoni’yi genç, tutkulu, yetkin müzisyenlerden oluşan ve beraber müzik yapmaktan keyif alan bir orkestra olarak tarif edebilirim. Gideceğimiz yol uzun ve sindire sindire sağlam adımlarla ilerlemek istiyoruz. Bugün dünyada ve ülkemizde bir sanat kurumunu yaşatmak hiç de kolay değil, Tekfen Vakfı bu açıdan 32 yıldır çok önemli bir kültür sanat hizmeti sunuyor. 2022’de, kuruluşumuzun 30. yılında klasik müzikte sürdürülebilir bir anlayış ile ve yepyeni bir model olarak O da Tekfen’i hayata geçirdik. Oda müziği, klasik müziğin temelidir, ancak müzisyenlerin bugün kendi imkânlarıyla oda müziği icra etmeleri çok zor. O da Tekfen, bu imkânı sağlıyor. Müzisyenlerimizin kendileri oluşturdukları oda müziği gruplarını ve programlarını yıllık prlanlamamız içerisinde yerleştiriyoruz.
Türkiye’nin yanı sıra yurt dışında da turne veya festivallerde görebilecek miyiz?
Dori Kiss Kalafaf: Yavaş yavaş evet. Önümüzdeki yılın sonbaharı için, Fransa’da bir festivalin açılış konseri için davet aldık. Mart’tan sonra ise Haziran’ın başında 53. İstanbul Müzik Festivali’inde ve Hierapolis Antik Kenti Amfitiyatrosu’nda Fransız viyolonselci Edgar Moreau ile çalacağız.
Hikâyesi binlerce yıl önceye uzanan bir hikâyeyi sahneye taşıyorsunuz. ‘Daphnis ve Chloe’, Türkiye’de ilk kez sahnelenecek. Eserin sizdeki çağrışımları nedir?
Yiğit Sertdemir: Aşkın türlü hallerini binlerce yıldır usanmadan tatmaya çalışan insanlığın; bu büyülü, coşkulu, hüzünlü ve nihayetinde mutlu biten aşk hikayesine de ihtiyacı var. Sade ve neredeyse masum bu öykünün, müziğin bize rehberlik edeceği o şahane yolculuğunu kendi hayal gücümüzle birleştirmek olağanüstü. Aşkın ve zamanın, tutkunun ve mücadelenin, şiirin ve dansın, müziğin ve sesin bu muazzam uyumuna ilk kez şahit olmak da kuşkusuz çok heyecan verici.
İçinde senfonik orkestra ve koronun da yer aldığı büyük bir organizasyonun parçasısınız. İzleyici açısından son derece görkemli olan bu görüntünün hazırlık ve sahnelenişi zorlu bir süreç olsa gerek?
Yiğit Sertdemir: Tekfen Filarmoni uzun yıllardır muazzam buluşmalar gerçekleştiriyor. Bu da onlardan biri. Eserin seyirciye ulaşmasından sorumlu her bir kişi işini profesyonelce, severek ve yaratıcılığını sonuna kadar kullanarak yapıyor. Daha önce birlikte çalıştığımız tecrübelerimizin verdiği güvenle, bu eseri sahneye taşırken de bu uyumun sağladığı konforla çalışıyoruz. Bu da ihtimalen boğuşmamız beklenen zorlukları görece kolayca alt etmemizi sağlıyor.