Tarlasına vişne fidanı dikmek isterken tarihi mozaik buldu
5 bin 500 yıllık geçmişe sahip Troya Antik Kenti'nde bazı yapıların gün ışığına çıkarılması için çalışmalar sürüyor. Bunlardan biri de tarihi kentin sarayı. Kazıların yoğunlaştığı bir diğer alan da agora.
UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan ve resmi kazıları 1871 yılında başlayan, pek çok arkeolojik keşfin yapıldığı Troya’da çalışmalar 12 aylık kazı statüsünde devam ediyor. Kültür ve Turizm Bakanlığının izni, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) ve ana sponsor İÇDAŞ AŞ’nin sağladığı imkanlarla yürütülen kazıda görevli ekip Son Tunç Çağı olarak bilinen, Homeros’un Troya’sı ile ilişkilendirilen dönemin saray yapısı ve sur duvarı arasındaki bölümle agora alanında çalışıyor.
Troya Antik Kenti Kazı Başkan Yardımcısı ve ÇOMÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Reyhan Körpe AA muhabirine o zamanlar adı “İlion” olan Troya’nın Roma döneminde büyük bir turistik merkez olduğunu söyledi.
Helenistik Çağ’ın başlarında küçük bir kasaba olan Troya’nın kaderinin Büyük İskender’in ziyaretiyle değiştiğini belirten Prof. Dr. Reyhan Körpe şu bilgileri verdi: “Büyük İskender 334 yılında Troya’yı Asya seferinin başlangıcında ziyaret ediyor. Troya savaşlarını bilen, İlyada’yı okuyan, Homeros’u bilen biri. Yanında daima İlyada’nın bir kopyasını taşıdığı söylenir. Buraya geldiğinde Troya’nın sefil durumunu görüyor ve çok etkileniyor. Seferden döndüğünde burayı ihya edeceğine söz veriyor, fakat seferden dönemiyor. Ondan sonra onun generalleri geliyor ve bu kenti değiştiriyor. Yeni tapınaklar, binalar yapıyorlar, sur duvarlarını yeniliyorlar. Troya’nın kaderini değiştiren başka bir isim de Romalı Sezar’dır. Sezar burayı bir savaştan sonra ziyaret ediyor. O da tabii kendi atalarını Troya’dan gelen Aeneas’a (Troya’nın milli kahramanı) bağladığı için buraya büyük yatırımlar yapmaya söz veriyor. Fakat o da öldürüldüğü için bunu gerçekleştiremiyor.”
Prof. Dr. Reyhan Körpe Sezar’ın yeğeni ve Roma İmparatorluğu’nun kurucusu Augustus’un Troya’ya hak ettiği değeri verdiğini anlattı. İmparator Augustus zamanında Troya’nın Asya’nın en önemli, en görkemli kentlerinden biri haline geldiğini vurgulayan Körpe “Onun zamanında ve sonrasında büyük tapınaklar, büyük yapılar, odeon yapılıyor. Biz daha önceki kazılarda Odeon’da hem Augustus’un heykelini, hem ondan sonra burayı ziyaret eden Hadrianus’un heykellerini bulduk” dedi.
Prof Dr. Reyhan Körpe Augustus ve sonrasında Troya’nın Akdeniz dünyasının, Roma dünyasının en önemli turistik merkezlerinden biri olduğunu ifade etti. Romalı turistlerin atalarının, Aeneas’ın çıktığı yer olması dolayısıyla bölgeyi ziyarete geldiğini aktaran Körpe “Günümüzdeki rehberler gibi Troyalı rehberler onları Troya etrafında dolaştırıyor. ‘İşte Aeneas’ın doğduğu yer, işte Afrodit’in geldiği yer, savaşın olduğu yer’ gibi Romalılara burayı anlatıyorlardı” dedi.
Troya’nın, Hıristiyanlığın yayılmasına ve bölgede yaşanan büyük depremlere kadar Roma dünyasında önemli bir yer olarak kaldığını dile getiren Prof. Dr. Körpe şunları kaydetti: “Burası önemini giderek yitirdi ve 19. yüzyıla kadar neredeyse unutuldu. Özellikle Roma döneminde burası Akdeniz dünyasında gezilmesi görülmesi gereken yerlerden biri olarak karşımıza çıkıyor; Mısır gibi Atina gibi, Antakya gibi. Yani Romalıların, özellikle entelektüel Romalıların buraya geldiğini biliyoruz. Burası aslında baktığımız zaman o bölgedeki diğer kentler gibi geniş topraklara ve ticarete sahip bir yer değil. Buranın Roma dönemindeki en önemli geliri turist, turizm geliri. Romalı turistlerin geliri ve Romalı bağışçıların geliri. Şimdiki gibi o dönemde de yani antik dönem dünyası için en önemli turistik merkezlerden biri.”