İznik Antik Tiyatrosu restore ediliyor
Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan 'Uygarlığın Kaynaklarına Doğru' kitabı, Onat Kutlar'ın, fotoğrafçı Yavuz Onar ile birlikte çıktığı Güneydoğu Anadolu seyahatine ışık tutuyor. Gezinin tek tanığı Yavuz Onar ile 41 yıl önceki yolculuğu konuştuk.
1983 yılının yaz ayları… Onat Kutlar heyecanlı bir şekilde yakın arkadaşı fotoğrafçı Yavuz Onar’a yapmayı planladığı bir yolculuktan bahsediyor. Güneydoğu Anadolu’daki arkeolojik kazı alanlarını kapsayan antik bir yolculuk bu.
O tarihe kadar yaz tatillerini Bodrum ve Marmaris ekseninde geçiren Onar bu fikrin tam cazibesine kapılmışken Onat Kutlar’dan gelen “E sen de gelsene” teklifini hiç ikiletmeden kabul ediyor. Böylece ikili, her ikisinin hayatında önemli bir yer tutan bu yolculuğa başlıyor.
Yolculuk bir röportaj serisine dönüşüyor. Hem de tılsımlı bir isimle: ‘Uygarlığın Kaynaklarına Doğru’. Üstelik henüz Göbeklitepe daha bilinmezken. Bu yolculuk sıradan bir yolculuk değil. Yıllarca anlatılıp durur. Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan röportaja hep referans verilir. Ki eldeki imkanlarla röportaja ulaşmak da kolay olmadığı için biraz da efsaneleşir bu yolculuk.
İşte bu yolculuk sonrasında Onat Kutlar’ın yazdığı röportaj şimdilerde Yapı Kredi Yayınları tarafından basıldı. 1983 yazında çıkılan bu uygarlık yolculuğuna Onat ve Onar ikilisi Gaziantep’ten başlıyor sonra Siverek’ten devam ediyorlar.
Onat Kutlar aramızda yok. 1994’te PKK’nın bombalı saldırısında yaralandıktan sonra 1995’in 11 Ocak’ında kaybettik Onat’ı. Dolayısıyla bu efsanevi yolculuğun tek tanığı var bugün yaşayan: 1945 doğumlu fotoğrafçısı ve yazar Yavuz Onar.
10Haber olara Onar’a ulaştık ve onunla 41 yıl önceki bu uygarlık yolculuğunu konuştuk. Onar o günleri “Minibüsle Gaziantep’ten Siverek’e ulaştık. Hava sıcak. O esnada bir araba kiraladık ve 10 gün boyunca işte o arabayla bu eski coğrafyayı keşfettik” diye anlatıyor.
Yavuz Onar, eski dostu Onat Kutlar ile birlikte çıktıkları bu yolculuğun kendileri adına en unutulmaz ânının Nemrut Dağı’nın zirvesi olduğunu söylüyor: “En tepeye zorlu bir tırmanış sonrası çıktığımızda karşılaştığımız manzarayı asla unutamam. Dünyada günbatımı ve gündoğumunun en iyi izlenebileceği iki yerden biri. Diğeri de Katmandu derler. İnsan boyunu aşan devasa heykellerin görkemi, bölgenin zengin tarihini yansıtıyordu. Biz oraya vardığımızda bizden başka Amerikalı gezginler de vardı. Onlar, tüm dağcılılık ekipmanlarıyla Nemrut’a gelmiş bu büyüleyici atmosferin tadını çıkarıyordu.”
Sonrasında Cumhuriyet’te röportaj serisi olarak yayınlanan bu gezide ikili Kurban Höyük’e de uğrar. Günümüzde Atatürk Barajı’nın suları altında kalan bu höyük, Şanlırufa’nın binlerce yıl öncesine uzanan kadim tarihin bir yansıması. En eski yerleşimlerden biri olan bölgede o dönem yapılan arkeolojik kazıları yerinde inceleyen Onat Kutlar ve Yavuz Onar, bu 10 günlük gezileri sayesinde artık varolmayan bu höyüğü de tarihe not düşüyor röportajlarında.
Kurban Höyük’te dünyanın dört bir yanından gelen arkeologlara rastladıklarını anlatan Yavuz Onar, burada bir gece kaldıktan sonra yolculuklarına farklı kazı alanlarıyla devam ettiklerini söylüyor. O döneme dair hatırladığı en apaçık şeylerden birinin bölgedeki yoksulluk olduğunu söylüyor: “Bu denli büyük bir yoklukla karşılaşacağımızı tahmin etmiyordum. Bilsem, İstanbul’dan ihtiyaç sahiplerinin faydalanabileceği bir şeyler getirirdim.”
Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlanan ‘Uygarlığın Kanaklarına Doğru’, 1980’lerin başındaki atmosferi ve o dönemde arkeolojik çalışmaların nasıl gerçekleştirildiğine dair çok önemli bir kaynak kitap olma özelliği taşıyor.
Yavuz Onar’ın çektiği siyah beyaz kareler, özellikle artık varolmayan Kurban Höyük’ün nasıl bir yer olduğuna dair bizlere ipuçları sunuyor. Sohbetimiz sırasında Onar, yakın bir gelecekte yayınlamayı planladığı kitabında bu döneme dair daha pek çok anısını okura sunmaya hazırlandığını da sözlerine ekliyor. Ne diyelim: İyi ki bu iki isim yıllık tatillerinin 10 günü böylesi bir yolculuğa ayırmış ve o zamanlar için pek de popüler olmayan bu rotada keşfe çıkmış.