Humus’taki saldırıların ardından: Suriye’de endişe büyüyor
60. Venedik Bienali başladı. Bienalde Arsenale'de bulunan Türkiye Pavyonu için Gülsün Karamustafa’nın mekana özel yeni yerleştirmesi Oyuk ve Kırık Dökük: Bir Dünya Hâli de görücüye çıktı. Eserin odağında dünyaya karşı olan kırgınlığımız var
60. Venedik Bienali başladı. Sanat dünyasının bir süre gündemi artık Venedik. 24 Kasım’a kadar devam edecek bienalin Türkiye Pavyonu da geniş katılımlı bir törenle açıldı. Venedik’teki tarihi Arsenale’de bulunan Türkiye Pavyonu sanatçı Gülsün Karamustafa’nın mekâna özel yeni yerleştirmesi ‘Oyuk ve Kırık Dökük: Bir Dünya Hâli’ne ev sahipliği yapıyor. 50 yılı aşkın süredir güncel sosyopolitik ve kültürel meseleleri odağına alan Gülsün Karamustafa, dünyanın farklı coğrafyalarındaki yıkıcı savaşlar, depremler ve çevre felaketleri karşısında, içinde bulunduğumuz suskunluk ve çözümsüzlük hâlinin insanlarda yarattığı boşluk, oyukluk ve kırıklık hissini bir enstalasyonla mekâna taşıyor.
Gülsün Karamustafa’nın, Türkiye Pavyonu’na özel ürettiği ‘Oyuk ve Kırık Dökük: Bir Dünya Hâli adlı eserinde, farklı malzemelerin kullanıldığı heykelleri andıran çalışmalara, bir film ve bir ses kompozisyonu eşlik ediyor. Karamustafa’nın, boyutlarını İstanbul’daki tarihi Hipodrom’a benzettiği sergi mekânına girildiğinde, ziyaretçileri, Venedik’in ünlü Murano camlarından yapılmış, tavandan asılı duran üç etkileyici avize karşılıyor. Avizeler Hristiyanlık, Yahudilik ve İslam temsil ediyor. Dikenli telle sarılan bu ışıklı sembolik objeler, dinler arasındaki tarihi gerilimleri ve çekişmeleri simgeliyor.
Pavyonda Gülsün Karamustafa’nın sanat pratiğinde önemli bir yer tutan bir de film yer alıyor. Dünya çapında göç, savaş ve gösterileri konu alan siyah beyaz propaganda görüntülerini içeren filmde, Karamustafa, görüntüleri yeniden kurgulayarak, insanlık durumuna yeni bir bakış açısı getiriyor. Sergiye eşlik eden bir ses kompozisyonu da ziyaretçilerin deneyimini derinleştiriyor. Projenin grafik tasarımını Esen Karol, editörlüğünü Melis Cankara üstlenirken, Yelta Köm sergi tasarım danışmanlığı, Erinç Tepetaş aydınlatma tasarım danışmanlığı ve Furkan Keçeli ses tasarımı danışmanlığı ile katkı sağlıyor.
Pavyonda ayrıca farklı yüksekliklerde içi boş, plastik sütun kalıpları yer alıyor. Ancak destekler yardımıyla ayakta durabilen bu kalıplar, geleneksel olarak zafer ve dayanıklılığı çağrıştıran sütunlarla tezat oluşturarak serginin ele aldığı boşluk ve kırıklık duygularını somutlaştırıyor. Mekânda ayrıca, atık Murano camı parçalarıyla yüklü vagonlar bulunuyor.
Türkiye Pavyonu’nun açılışında konuşan sanatçı Gülsün Karamustafa eseriyle ilgili olarak “Bugün Sale d’Armi’de yerini almış olan projemin ilk düşünceleri yıkımlar, acılar, kayıplar ve insan ilişkilerindeki kof değerler arasında derinden hissettiğim boşluk, oyukluk ve kırıklık duygusunu mekânda var etmek arzusundan kaynaklandı. İşin temelindeki unsurlar, üç semavi dini temsil eden avizeler, kendi başına ayakta duramayan sütun kalıpları, bunları destekleyen demir strüktür ve son olarak raylar üzerindeki konteynerler İstanbul, Venedik ve Çin’in Zengzhou kentinden bir araya geldiler. Neredeyse sekiz aydır tarihi ticaret yolları üzerinde iz sürdüğümüzü gördüm böylece” diyor.
100 yılı aşkın bir süredir dünyanın en önemli sanat etkinliklerinden biri olarak kabul edilen Venedik Bienali’nin ana sergi mekânlarından Arsenale’de yer alan Türkiye Pavyonu’nun açılışı önceki gün Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un katılımıyla yapıldı. İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı’nın ev sahipliğinde yapılan açılışa Roma Büyükelçisi Ömer Gücük, Roma Büyükelçiliği Kültür ve Tanıtma Müşaviri Haluk Söner, Milano Başkonsolosu Mehmet Özöktem ve Venedik Fahri Başkonsolosu Filippo Olivetti katıldı.