AB bu sorunun peşinde: Türkiye sığınmacıları zorla sınır dışı mı ediyor?
Euro 2024 tüm hızıyla devam ediyor. Yarın akşam A Milli Takım Avusturya ile çeyrek finale çıkmak için mücadele edecek. Rakip Avusturya olunca malum tarihi referanslar hatırlanıyor. İşin müzik tarihi boyutu da altta kalmıyor.
Mozart, Beethoven ve Brahms. Üçü de farklı şehirlerde doğdu ama hayatlarını Viyana’da sürdürdü. Bir ortak noktaları daha vardı. Türk marşı ya da içinde Türk motifi bulunan eserler bestelediler. İçlerinde en popüleri bestelenmesinin üzerinden 200 yıldan fazla süre geçse de Mozart’ın ‘Rondo alla Turca’ ya da diğer adıyla ‘Türk Marşı’. İkinci Viyana Kuşatması’nı görmüş geçirmiş kuşağın aktardıklarının bu bestenin ortaya çıkmasında etkisi büyük. Eser günümüzde klasik müzik dünyasının en popüler bestelerinden biri olmakla beraber tarihten ya da Türk-Avusturya ilişkilerinden konu açıldığında da sıklıkla akla geliyor. Yarın akşam çeyrek finale çıkmak için Avusturya ile karşılaşacak A Milli Takım maç hazırlıklarını sürdürürken tarihi referanslar devreye giriyor.
Osmanlılar Avrupa’nın içlerine doğru ilerlerken onlara duyulan korku ve bir nebze de nefret zaman içinde bir hayranlığa dönüşmüştü. En büyük aşklar nefretten mi doğar bilinmez ama Avrupa’da Türk modasına verilen ismiyle Turquerie 18. yüzyılın sonlarına kadar etkisini hissettirdi, elbette Mozart da bunlardan etkilendi. İkinci Viyana Savaşı’ndan 100 yıl sonra 1782’de bestelediği ‘Rondo alla Turca’ devrin o Türk modasının da simgesi haline geldi. İlk kez 1784’te seslendirilen eser 250 yıldır dünyada en çok çalınan bestelerden biri.
1783 yılı Osmanlı için Kırım’ın Ruslar tarafından ilhak edildiği kötü bir yıl olsa da Mozart ve sevgili eşi Constanze’nin evlilikleri yolundaydı. ‘Saraydan Kız Kaçırma’ operası büyük ilgi görmeye devam ediyor, bilet satışlarından iyi gelir elde ediyorlardı. Üstelik eşi ve babasını Salzburg ziyaretleri sırasında tanıştırmış, mutlu bir aile tablosu çizilmese de kavga çıkmamıştı. Tüm bu gelişmeler yaşanırken o sıralar 27 yaşında olan müzisyen bir bestesini de tamamlamak üzereydi. ’11 Nolu Piyano Sonatı’ adlı eser bu ismiyle pek çok insan için anlam ifade etmese de ‘Türk Marşı’ ya da nam-ı diğer ‘Rondo alla Turca’dan başkası değildi.
‘Rondo alla Turca’nın gölgesinde kalsa da Ludwig van Beethoven’in de bestelediği bir ‘Türk Marşı’ vardı. Beethoven’in ‘Dervişler Korosu’ ile birlikte Türk motifleri içeren bu eseri kamuoyunda Mozart’ın bestesi kadar ilgi görmez. Ancak tarihe düşülmüş bir nottur. 1811 yılında bestelenen eser aslında Beethoven’in ‘Atina Harabeleri’ adlı piyano eserinin bir parçasıdır. Avrupalılar o dönemde Türkler kadar Antik Yunan’a da derin bir hayranlık besliyordu. Bu eser de tıpkı ‘Rondo alla Turca’ gibi o ilginin yansımasıydı. Müzik tarihçileri Beethoven’in bu eseri bir ‘Cenk Marşı’ndan esinlenerek bestelediği görüşünde. Ancak müzisyenin Türklere ilgisi sadece bu iki eseriyle sınırlı kalmaz. Doğrudan adlandırılmamış olsa da Beethoven, başyapıtı ‘9. Senfoni’ için de “Türk işi müzikli Almanca senfoni” der. Başyapıtını bu sözlerle tanımlayan müzisyen haklıydı. Zira günümüzde Avrupa Birliği Marşı olarak da bilinen ‘9. Senfoni’de Türk melodilerini duymak mümkün.
19. yüzyıl bestecisi Johannes Brahms’ın Opus 64 numaralı ‘Koro ve Piyano için Kuartet’ adlı eseri sözleri Türklerden esinlenen ‘Fragen’ (Sorular) başlıklı bir bölüm içerir. George Friedrich Daumer’in metnine göre bestelenen bu koro eserinde Türk müziğinin etkisi yoktur ama bestecinin konuya ilgisini gösterir. Burada kısaca değindiğimiz üç eserin dışında başka örnekler de ortaya çıkacaktır. Ancak Mozart, Beethoven ve Brahms gibi tanınmış bestecilerin Türk temalı eserler üretmiş olmaları Avrupa kültürünün belli dönemlerde Doğu ve dolayısıyla Türk kültüründen etkilendiğinin kanıtı sayılabilir. Bu etkilenmenin nedenleri arasında Doğu’nun Eski Kıta için her zaman büyüleyici bir ilham kaynağı olduğunu görebiliriz.