‘Çilingir Sofrası’na, Nürnberg’den Büyük Jüri Ödülü
Safa Önal Yeşilçam'ı vareden üç beş senaristten biriydi. Telif haklarından çektiği kadar hiçbir şeyden çekmedi. Çok mücadele etti ama olmadı. İsyan ediyordu: "Avrupa'da olsaydım her halde Monte Carlo benimdi. Yapımcıları trilyoner, starları para sahibi eyledim. Ama bir emekli maaşım bile yok."
Yıl 2017’di. Safa Önal ile hayatını anlattığı ‘Ne Kadar Gamlı Bu Akşam Vakti’ kitabı vesilesiyle söyleşi yapmak için Taksim Gezi Parkı’nda buluşmaya gidiyorum. O zamanlar Safa Bey 86 yaşında. Üstat geldi, yüzünden düşen bin parça. Birtakım sağlık problemleri var. Sağlığı ile ilgili bir durum var sandım. “Yok” dedi: “Kontrollerimi yaptırdım iyileşiyorum. Ama canım çok sıkkın.”
“Nedir sizin canınızı sıkan Safa Bey?” diye sordum. “Biliyor musun sosyal hanemde işsiz yazıyor. 64 yılda, 57 yapım firmasıyla çalışmışım, 46 film yönetmişim, 420 şimdilik bilinen filme çekilmiş senaryom var. Ama hiçbir firma benim için 1 lira prim yatırmadığı için ben sosyal hanede işsiz görülmekteyim ve emekli maaşım yok” dedi. Yeşilçam’ı vareden insanlardan birinin bu isyanı karşısında sadece utandım.
“Bu cümleyi size kurdurtmamalıydık” dedim. “Of ki of” dedi, başladı anlatmaya: “3 Mayıs 2017’de bir önceki Kültür Bakanı Nabi Avcı Beyefendi bir demeç verdi. ‘Safa Önal gibi Guinness Rekorlar Kitabı’na girecek kadar senaryoya imza atmış bir sinema insanı, gösterilen bunca filmine rağmen telif alamıyor’ dedi. Bu telif meselesi benim ve arkadaşlarımın içindeki büyük bir dert. Allah belalarını versin hakkımızı yiyenlerin. 15 yıldır sürüyor telif davalarım. Her gün TV’de beş-altı filmim oynuyor 1 lira alamadım. Avrupa’da olsaydım her halde Monte Carlo benimdi. Onun için yeni telif yasasına güveniyorum. İnşallah emeğimizin karşılığını alırız.”
“Nasıl geçiniyorsunuz?” diye sordum. Anlattı: “Geçen yıl yasa çıktı, ‘Herkesi emekli yapacaklar’ dediler. SGK’yı aradım, bir müdür yardımcısı kadın çıktı ‘Safa Bey biz sizin filmlerinizle büyüdük hemen gelin ilgilenelim’ dedi. Kalktım gittim, kadıncağız ilgilendi, ama beni kayıtlarda bulamadı. Kimse 1 lira prim yatırmamış. Dehşete düştü. Emekli maaşım bile yok. Çalışarak, yazarak yaşıyorum. Starları para sahibi eyledim, bütün yapımcıları trilyoner eyledim. Ama yapacak bir şey. Hâlâ çalışmak zorundayım.”
86 yaşındaki bir insan yaşamak için çalışmak zorunda hissediyordu. Yüzüm asılmış, farkında değilim. “Neyse senin de içini karartmayayım kendi dertlerimle” dedi. Oysa Safa Önal’ın yaşadıkları hepimizin derdiydi. Masadaki suyu alıp içti. Yüzüne bir ferahlık geldi. Tebessüm ederek “Güzel yaşadım, fahiş hatalarım olmadı. Temiz bir ismim var” dedi.
Ama bu mesele takılmıştı kafama. Söyleşi sonrası o dönem Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’a ulaşıp durumu anlattım, Safa Bey’in mağduriyetini ve telif yasasını sordum. Bakan Kurtulmuş yeni yasayı yakın zamanda meclise getireceklerini, mağduriyetleri gidereceklerini söyledi. Hemen telefonla Safa Bey’i aradım müjdeyi verdim. “Şimdi bana bu haberle bir kanat taktın” dedi… “Kanatın lafı mı olur usta, sen bize senaryolarınla, filmlerinle sımsıcak dünyaların kapılarını açtın” dedim.
Sonrasında takip edebildiğim kadarıyla Safa Bey telif mücadelesini sürdürdü. Lakin pek sonuç alamadı. Senaryosunu yazdığı filmler TRT’de gösteriliyordu ve kendisine telif ödemiyordu. Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu. Mahkeme bu filmlerin 1995 öncesi çekildiğini göz önünde bulundurarak Safa Bey’e telif ödenmemesinin normal olduğuna karar vermişti.
Safa Bey daha sonra, senaristliğini yaptığı filmlerin YouTube’da yayınlandığını görünce harekete geçti. Filmlerin kendisinden izin alınmadan yayınlandığını söyleyip yapımevlerine dava açtı. Yapımevleri de karşı dava açtı. 90 yaşındaki Safa Önal’ın kapısına polis dayandı. Karakola çağrılıp ifadesi alındı. Sonra bu davayı da kaybetti. Ülkemizde telif konusunda adaletin terazisi bir türlü Safa Önal’dan yana ağırlığını koyamıyordu.
Dün Senaristbir Genel Sekreteri Ayhan Sonyürek’e sordum “Safa Bey emekli olmuş muydu?” diye. Sonyürek “2020’de verdiği söyleşide emekli olmadığını anlatmıştı” dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerine sordum Safa Bey’in durumunu, bakanlık yakından ilgileniyordu. Bir cevap alamadım.
Yani Safa Önal Yeşilçam’ı varedenlerden biri olarak yıllarca gururla ve azimle hem kendi hem de meslektaşları için telif hakları konusunda mücadele etti. Eski Kültür ve Turizm Bakanı ve şimdilerde TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş “Mağduriyetini giderececeğiz” demesine rağmen anlaşılan pek de giderilemedi. Bir emekli maaşı bile çok görüldü.
Bugün usta son yolculuğuna uğurlanacak. Saat 11.00’de Atlas Sineması’nda bir tören düzenlenecek, sonra öğle namazını müteakip Teşvikiye Camii’de kılınacak cenaze namazı sonrası naaşı Feriköy Mezarlığı’na defnedilecek. Herkes Safa Bey’in sinemamız için ne kadar önemli bir insan olduğundan, ne kadar kıymetli işler yaptığından bahsedecek. Peki onun mücadelesi ne olacak?