Annesini ve kardeşini döven babasını öldürdü
Dün, Çanakkale Zaferi'nin 109. yıldönümüydü. Bu destansı savaş için yazılmış türküler günboyu çaldı. Ancak Çanakkale için yazılmş başka coğrafyalarda da türküler var. Bunlardan biri de Balkanlar.
Çanakkale Zaferi’nin dün 109. yıldönümüydü. İnsanlık tarihini değiştiren bu büyük cephe savaşınının ardından ağıt ve türkülere de pay düştü. Ama sadece Türkçe değil. Kürtçe, Boşnakça ve Arnavutça dillerinde de Çanakkale’yi geçilmez kılanların hikâyesi anlatıldı. Kastamonu yöresine ait anonim ‘Çanakkale İçinde’ türküsü bunların içinde en bilineni. Sonrasında Arnavutça ve Boşnakçaya da uyarlanan türkü, günümüzde bile bu coğrafyalarda seslendiriliyor. Fakat Çanakkale’ye dair şarkılar bunlarla sınırlı değil. Gelin şimdi Balkanların göbeği Kosova’ya uzanalım.
1912’deki Balkan Savaşları sonrasında Osmanlı, Rumeli’den çekildi. Ancak geride gönül bağı kopmayan milyonlarca Türk, Arnavut ve Boşnak kaldı. Sırp Krallığı içerisinde yaşayan bu insanlar, Birinci Dünya Savaşı başladığında yeni ülkelerinden gizlice ayrılıp Osmanlı tarafında Çanakkale Savaşı’nda cephede yer aldı. Üstelik sayıları binlerceydi. Onlar gönüllü askerlerdi. Artık aynı vatanda yaşamasalar da yürekleri bir atıyordu. Savaşta şehit olan 200 binden fazla Osmanlı askeri içerisinde Rumeli’den gelen yüzlerce gönüllü de vardı. Hepsi şehit düştükleri yerde defnedildi. Bugün bölgedeki şehitlikleri ziyaret ettiğinizde Manstır, Üsküp, Priştine, İşkodra ya da Saraybosna yazılı taşlar işte o insanların izleri Peki ya dönenler?
Hayatta kalıp Balkanlara dönenler hem bu zaferi hem de o korkunç savaşı nesilden nesile aktarılacak şekilde anlattı. Bu anlatılar halk ezgilerine ve ağıtlara dönüştü. Hem Arnavutça hem de Boşnakça ağıtlar bugün de söylenmekte. Bunlardan biri de Arnavutça bir ağıt olan ‘Çanakalaja’.
Şarkı mealen şöyle başlıyor: “Çanakkale’de bir bunar varmış, suyunu içimeyin kardeşlerim içi zzehirli. İstanbul’dan ayrıldık bir selam veremeden. Nereye gidiyorsun oğlum? 12 gün ve 12 gece susuz, yemeksiz vucudumuz kurudu. Ey kartal, bilirim ki sen uçarsın. Arnavutluk’a gittiğinde beni kardeşlerime anlat, 12 gün, 12 gece nasıl savaştık”
Birebir çeviri anlam kaybı yaşatsa da İsmet Balay tarafından seslendirilen bu Arnavutça ağıt aslında Kapıkule’den 600 kilometre uzaktaki bu coğrafyada savaşın ve zaferin izini taşıyor. Bununla birlikte ayrılık ve acıyı da yansıtan bu eski ağıt, son dönemde Kosova ve Arnavutluk’ta farklı isimler tarafından da yeniden yorumlandı. Bir diğeri ise ‘Çanakkale İçinde’ türküsünün Arnavutça versiyonu. Ancak bu versiyonunun sözleri Türkçeyle neredeyse bire bir çeviri.
Arnavutçanın yanı sıra biraz daha kuzeyinde Boşnakların yaşadığı coğrafyada da benzer hikâyeler mevcut. Gönüllü olarak Çanakkale’ye savaşmaya gelen askerlerin anısı bugün Bosna-Hersek, Sırbistan ve Karadağ’da yaşayan Boşnaklar arasında dilden dile dolaşmakta. Köyüne dönemeyen yüzlerce gönüllü asker için yakılan ağıtların yanı sıra ‘Çanakkale İçinde’ türküsünün Boşnakça versiyonu da bugün dahi dillerde.