Herkesin kendine göre hem mücadele edip hem incindiği bir dünyada tekrar tekrar karşımıza çıkan o soru: Nasıl yaşamalıyız? Yüzyıllardır düşünürlerin odağında olan bu soruya kesin bir cevap bulamasak da ipuçlarına Stoacılıkla ulaşabiliriz.
Türkiye’de yaşantımız baştan sona mücadele, bu bizi bazı açılardan dayanıklı, çözümcü, becerikli kılıyor ama kaygı seviyemiz tavan, ruh sağlığımız yerlerde. Yalan yanlış bilgilerle abuk sabuk işler yapanların diyarı olduk.
Türkiye’nin bu durumdaki tek ülke olmadığı da aşikâr. Herkesin kendine göre hem mücadele edip, hem incindiği bir ortamda bize bir çıkış noktası lazım. Nasıl yaşamalıyız?
Bu soru yüzyıllardır düşünürlerin odağında ve göz açıp kapayıncaya dek geçen hayatlarımızda, belki de cevapsız kalmaya mahkûm. Gene de varacağımız nokta değil, yolculuğun kendisi esastır diye düşünelim ve yüzümüzü bu kez de Stoacılara çevirelim.
Fatih Altaylı 28 Mayıs seçim gecesinde “Bence Epiktetos’un aforizmalarını okumak için güzel bir gece. Hatta Stoacı olmak için bile” diye bir tweet atmıştı, bilmem gördünüz mü?
Stoacılık M.Ö. 300- M.S. 300 yılları arasında salgınlarla, savaşlarla, açlıkla, sürgünlerle, çocuk ölümleriyle boğuşan, antik dünya sakinlerine bir dönem merhem olmuş, Hristiyanlığın yükselişiyle gözden düşmüştür. Stoacılar ‘Eudaimonia’ adını verdikleri, mutluluk, dinginlik ve iyi ruh haline ulaşmanın hayatın temel amacı olduğuna inanırlar. Gelip geçici değil, sürdürülebilir bir mutluluk için, bazı erdemlerin el üstünde tutulması gerektiğini düşünürler.
Nedir bu erdemler? Adalet, ölçülü olma, bilgelik ve cesarettir. Stoacılar insanın önce kendi zihnini iyi gözlemlemesi gerektiğine inanırlar. Çünkü düşüncelerimizin ve inançlarımızın dünyamızı oluşturduğunu, dolayısıyla önce kendi zihnimizin sorumluluğunu almamız gerektiğini öne sürerler.
Roma İmparatoru Marcus Aurelius en meşhur Stoacılardan biridir. Aurelius’un Düşünceler isimli eseri, okunmaya değer önemli bir klasiktir. Stoacılarla günümüzde en haşır neşir olan yazarlardan biri ise Ryan Holiday. Stephen Hanselmann ile yazdığı ‘Stoacının Günlüğü: Kendine Hâkim Olma Sabır ve Bilgelik Üzerine 366 Düşünce’, sakinleştirici ve yapıcı baş etme metotları içeriyor. Ben Holiday’in ‘Daily Stoic’ (Günlük Stoacı) isimli e-bültenine de üye oldum. Her gün kısacık yazılar ve kitap tavsiyeleri posta kutuma düşüyor, bu gündelik anımsatmalar hoşuma gidiyor.
Türkçe’ye Ayşe Musal Çıpa tarafından çevrilen Kaotik Zamanlarda Stoacı Olmanın Yolları isimli kitabın yazarı Bridget Delaney ise Guardian’da bu hafta ‘Hayatınızı Stoacı Prensiplerle Daha Huzurlu Yapmanın Altı Yolu’ başlıklı bir yazı yazdı. Neymiş bu yollar, bakalım:
Test, Epiktetos’un Enkheridion kitabında yapılan bir saptamaya dayanıyor. Kendi tutum ve davranışlarımızı kontrol edebiliriz. Başkalarının ne düşündüğünü, nasıl davrandığını ise kontrol edemeyiz. Bazı şeyleri kontrol edemeyeceğimizi kabullenirsek, özgürleşiriz.
Stoacılar insanların düşünme yetisiyle diğer canlılardan ayrıldığını düşünür. Rasyonel düşünebilmek için doğru bilgiye erişmek kritiktir. Biz de her yerden yalan yanlış bilgi fışkıran dünyamızda, haber ve bilgi kaynaklarımız hakkında titizlenebilir, emin olmadan fikirlerimizi oluşturmamayı seçebiliriz.
Kendi fikrinizi kendiniz oluşturun.
Sakinliğin yolu kontrol testinden geçiyor. Sakin kalmayı başarırsanız, daha doğru tepkiler oluşturabilirsiniz.
İnsanlarda hem iyi, hem kötü yönler var. İnsanlar bazen kızdırır, sinir eder. Bunları kabul etmekten başka çare yok. En fena şey kızgınlıkla tepki vermektir. En iyisi kendinizi sizi kızdıracak insanlardan koruyun.
Burada da kontrol testini kullanabiliriz. Kaygılandığınız konu, kontrol edebileceğiniz bir şey mi, değil mi? Değilse, kaygının da yararı yok.
Bugünün şartlarında Stoacı olmak pek kolay değil ya da benim Stoacı olmaya daha çok yolum var. Ayrıca rasyonel olmaya ayarlı doğmadığımız da öne sürülüyor.
Duke Üniversitesi profesörü ve davranışsal ekonomi alanında çalışan Dan Ariely’nin ‘Akıldışı Ama Öngörülebilir’ kitabı tam da bunun üzerine. Bu kitabı yıllar evvel okuduğumda çok etkilenmiştim, ama maalesef o günden bu yana Ariely’nin adı veri manipülasyonu, güvenilir veri kullanımı konularında birçok tartışmaya karıştı. İlgilenenler için bu konuyla ilgili adeta bir detektif hikayesi gibi akan New Yorker makalesinin linkini bırakıyorum.
Koskoca akademisyenin bile iyi bir hikaye yaratmak için verileri eğip bükmekle suçlandığı bir dünyadayız. Adeta bir dayanıklılık testine tabi tutuluyoruz. Şurası bir gerçek: Yaşamak istediğimiz dünyayı yaratabilmek için, önce oksijen maskesini kendimize takıp, zihnimize, ruhumuza bir çekidüzen vermek zorundayız. Tıpkı Stoacıların yüzyıllar evvel düşündüğü gibi…
Marcus Aurelius, Düşünceler
Ryan Holiday ve Stephen Hanselmann, Stoacının Günlüğü: Kendine Hâkim Olma Sabır ve Bilgelik Üzerine 366 Düşünce
Bridget Delaney ve Ayşe Musal Çıpa, Kaotik Zamanlarda Stoacı Olmanın Yolları
Epiktetos, Enkheridion
Dan Ariely, Akıldışı Ama Öngörülebilir
1 Aralık 2024 - Rıdvan Hatun’dan Billur Örüntüler: Olgun bir ilk kitap
24 Kasım 2024 - Ünlü romancı Cormac McCarthy’nin ilham perisi 47 yıl sonra ortaya çıktı
17 Kasım 2024 - Booker’ın son kazananı Orbital tam da COP 29’a denk geldi!
10 Kasım 2024 - Her şeyin sorumlusu: Çocuksuz kedi kadınlar!