Öyle ya da böyle tam 35 yıldır çalışıyorum. 1 Mayıs’ı da emeğin kutlandığı bir gün olduğu için ayrı severim. İşte özgürce dolaşmak ve emeğin değerini hissetmek isteyenler için İstanbul’da güzel bir rota.
Erginoğlu&Çalışlar mimarlık firmasının otuz yıllık yolculuğu bir sergi ve bir dizi konuşma ile kutlanıyor. Herhangi bir kurumun otuz yıl boyunca çizgisini sürekli yukarı taşıyarak üretmesi takdire şayan. Bu verime hem böyle özenli bir sergi, hem de mimarlık etrafında fikir alışverişine olanak tanıyan bir buluşma mekanı tasarlayarak virgül koymak ise gerçekten ilham verici.
Sergiyi gezerken, Erginoğlu&Çalışlar ekibinin mesleklerine sevgi ve saygılarını derinden hissettim. Serginin zaman cetveli 1993 senesiyle başlıyor, kendi iş hayatımın başlangıcına yakın bir tarih. Bir zamanlar çalıştığım ofis dahil Roxy’den Burç Beach’e hayatımın sembol mekanlarına dair detayları görmek bende adeta bir yakın zaman nostaljisi yarattı. Sergi yaratıcı endüstrilerin geçirdiği dönüşümü görmek açısından da ilginç. Slide’lardan, rapidolarla el çizimlerinden başlayıp dijital dünyanın genişleyen imkanlarını kapsamış bir dönüşüm bu. Küratörlüğünü Meriç Öner’in yaptığı sergi 31 Mayıs’a dek sürecek, ay boyunca her Cumartesi saat 16.30’da paneller de var.
Erginoğlu&Çalışlar’ın modern zaman estetiğinden, aynı gün içerisinde yüzyıllar öncesine ve zanaate ışınlanabilmek Istanbul’da yaşamanın ilginç lükslerinden. Toplu taşımayla gelenler için önce Yeni Camii’nin merdivenlerine tırmanıp Galata Kulesi’ne doğru bakmak, caminin avlusunda gezinmek güzel fikir. Beş dakika ötede, Tahtakale’nin hemen içindeki birçok kuru kahveciden birinde durup soluklanmak da mümkün. Tahtakale’de Louis Vuitton damgalı peçetelerden, kına çerezlerine, mevlut şekerlerinden, puantiyeli cupcake kaplarına inanılmaz bir çeşit var. Bu cümbüşün içinden geçerek Kapalıçarşı’ya yürümek bir keyif.
Kapalıçarşı’da Nuruosmaniye Kapısı’nın hemen girişindeki Kafkas’ın vitrini her zamanki gibi nefis mücevherlerle dolu. Bizim işimiz mücevherle değil, hedefimiz yıllardır gittiğimiz Sıvaslı İstanbul Yazmacısı. Ünlü yabancı modacıların, tasarımcıların da vazgeçilmezi olan bu ufak dükkanda inanılmaz bir kumaş, fular, atkı, pareo çeşidi var. İpeklerin arasında saatler geçer.
Acıkanlar için burası bir Kapalıçarşı klasiği. Biliyorum herkesin bir gizli kebapçısı, dürümcüsü var Kapalıçarşı’da. Ama ben buranın ferah ortamında güzel esnaf yemeği yemeyi çok severim.
Kapalıçarşı dedik mi, dünyanın en lüks moda markalarının taklitleri konusu da açılır. Kimileri almakta beis görmez, kimileri ilkesel olarak karşıdır. Lüks öylesine erişilmez bir hal aldı ve Türklerin zanaatkarlığı öyle iyi bir seviyedeki, bu konuda talep artmıştır diye tahmin ediyorum. En gözümüze çarpan parça İngiliz kraliyet ailesinin hırslı gelini Meghan Markle’ın evinde de gördüğümüz Hermes Avalon III battaniyeler oldu.
Kapalıçarşı’da pili bitmeyenlerdenseniz o zaman doğru Beyoğlu Şahkulu’na! Oya Erenli Sezer’in ‘Kırkpareden Amish Desenlerine Oya’nın Kültürlerarası Yolculuğu’ sergisine gitmek için iki güçlü sebep var. Biri Sezer’in müthiş kırkpareleri. Diğeri ise Beyoğlu’nun göbeğinde saklı bir mücevher niteliğindeki Kırım Kilise’si. Kırkyama olarak da bilinen kırkpare, atık kumaşların geometrik şekillerde kesilip birleştirilmesine dayalı bir dikim tekniği. Dev kırkpare örtülerdeki el emeği, renk kombinleri göz kamaştırıyor, dahası örtüler bu müthiş mekana şaşırtıcı derecede yakışmış.
Kırım Kilisesi kadar fotojenik bir mekan az bulunur. Bahçesinde gezinen tavukları, dev ağaçları, vitraylarıyla şehrin içinde klişe tabiriyle bir vaha. Burada düzenli olarak organ konserleri verilmesi de cabası. Instagram’da @Crimeanorganist hesabından gelecek konserleri takip edebilirsiniz. Kırkpare sergisi ise 12 Mayıs’ta son buluyor.
Hala yorulmadıysanız, İBB’nin hayatımıza kazandırdığı bu ikonik binada ücretsiz gezilebilen Selma Gürbüz sergisi devam ediyor. Sergi en, en sevdiğim ressamlardan Selma Gürbüz’ün dünyasına küçük bir giriş niteliğinde. Gürbüz “Batı nasıl Doğu’ya baktıysa, ben Batı sanatını bilerek Doğu’dan Batı’ya bakma arzusu duyuyorum” diyen, bu estetik anlayışından ötürü bağlandığım bir sanatçı. Istanbul ArtNews’a 2016’da verdiği bir röportajın başlığı “Bizi çalışmak kurtarır.”
Emek diye düştük yollara, rotamıza daha güzel bir final düşünemiyorum.
17 Kasım 2024 - Booker’ın son kazananı Orbital tam da COP 29’a denk geldi!
10 Kasım 2024 - Her şeyin sorumlusu: Çocuksuz kedi kadınlar!
27 Ekim 2024 - Intermezzo: Sally Rooney yine mest ediyor
20 Ekim 2024 - Kimse kendini kandırmasın, Victoria’s Secret’ta değişen bir şey yok
13 Ekim 2024 - Baskı, şiddet, yaş ayrımcılığı: Filmekimi karanlık köşeleri aydınlattı