DSÖ’den ürkütücü kolera istatistiği: Ölüm oranı yüzde 71 arttı
Türkiye genelinde bulantı, kusma ve ishal vakalarında son iki haftadır bir artış yaşanıyor. Uzmanlara sorduk: Salgın mı var yoksa vaka artışı yazın getirdiği sıradan bir durum mu? Korunmak için ne yapmalı?
Başlıktaki belirtiler geçen hafta bizim eve de uğradı. Pazar akşamıydı ve tatilden yeni dönmüştük. Önce ben hastalandım. Gece boyunca şu an hatırlamak bile istemediğim dört kusma atağı yaşadıktan sonra ertesi günü yatakta geçirdim. Hiçbir şey yiyemeden, sadece sıvı alarak ve uyuyarak…
Salı sabahı artık yataktan çıkacak kadar toparlanmıştım ki bu kez 17 yaşındaki oğlumuz “Midem bulanıyor” demeye başladı. Sonra beklenen oldu, yatak ve banyo arasında mekik dokumaya başladı. Üstelik benden daha sık ve şiddetli kusuyordu. Ayrıca benim belirtilerimden farklı olarak ishali ve baş ağrısı da vardı. Mecburen hastane yolu göründü. Eşim, içtiği suyu bile midesinde tutamayan oğlumuzu evimize yakın bir hastaneye götürdü. Tahliller, serum derken dört saati hastanede geçirdiler. Sonra bir bulantı ilacı ve ağrı kesiciyle eve döndüler. Eşim, hastanede oğlumuzla ilgilenen doktorun “Şu sıralar benzer tablolarla çok sık karşılaşıyoruz” dediğini anlatınca diğer sağlık kuruluşlarındaki durumu merak ettim.
Önce Türk Tabipleri Birliği (TTB) Aile Hekimliği Kolu Başkanı Dr. Emrah Kırımlı’ya “Aile hekimlerine bu şikayetlerle başvuruda artış var mı?” sorusunu yöneltim. Dr. Kırımlı “Arkadaşlarıma bir sorayım” dedikten birkaç saat sonra şu bilgileri verdi: “Türkiye’nin farklı bölgelerinde iki haftaya yakındır bir-iki gün süren ishal ve kusma şikayetleriyle başvurular artmış durumda. Hızlı bulaşabilen ancak çok ağır seyretmeyen, muhtemelen viral kaynaklı gastroenteritler (mide-bağırsak iltihabı) sık görülüyor.”
Başakşehir Çam ve Sakura Hastanesi’nden bir hekim ise şunları söyledi: “Bizim hastanede son bir haftada özellikle erişkin hastalarda bulantı, kusma ve ishal şikayetleriyle gelenlerin sayısında hafif bir kıpırdanma var. Fakat henüz salgın boyutunda bir durum olmadığını söyleyebilirim. Ayrıca hastalığın etkeni de saptanamıyor. Etkeni bilsek deriz ki ‘Hasta mikrobu havuzdan, sudan veya yiyecekten kaptı’. Fakat hastalığın kaynağı belirlenemediği için kesin bir şey söyleyemiyoruz.”
Özel bir hastanede görevli Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Şule Namlı Koç da son zamanlarda bulantı, kusma ve ishal şikayetiyle başvuran hasta sayısında bir artıştan söz ediyor: “Özellikle tatilden dönen kişilerde ve hafta sonu dışarıda yemek yiyenlerde bu şikayetleri daha sık gözlemliyoruz. Mide-bağırsak sistemini etkileyen enfeksiyonlar gıdalardan, sudan, havuz ve denizden geçebilir. Ama bize başvuran hastalarda etkeni saptayamıyoruz. Birçok test yapıyoruz ama ne bir virüs-bakteri ne de parazit görüyoruz.”
Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gürdal Yılmaz’a göre de şu sıralar mide-bağırsak sistemini etkileyen enfeksiyonlarda bir artış var: “Fakat bu, beklediğimiz bir durum. Özellikle temmuz-ağustos ayları ishal açısından sıkıntılı aylar. Şu an benim servisimde üç ishalli hasta yatıyor. Normalde kışın ishal nedeniyle bu kadar yatış olmaz.”
Prof. Dr. Yılmaz, ishal yaşamadan sadece bulantı, kusma şikayetiyle gelen hastalarla da karşılaştıklarını söylüyor: “Mikrobu ağız yoluyla aldığınızda ilk olarak midenizde sorun oluşur. Eğer bu aşamada kusup mikroorganizmayı dışarı atarsanız mikroplar bağırsaklara inemez. Dolayısıyla bağırsaklarda enfeksiyon oluşmaz ve hastalık ishal göstermeden sınırlanmış olur.”
Peki temmuz, ağustos ayları mide-bağırsak enfeksiyonları için neden daha riskli? Prof. Dr. Gürdal Yılmaz’a göre en önemli sebep sıcak havalarda mikroorganizmaların daha hızlı çoğalması: “Mesela tavuk ürünleri pişmiş olsa bile dışarıda bekletildiklerinde sıcağın etkisiyle çok kısa sürede riskli hale gelebilir. Aynı şekilde açıkta bekletilmiş birçok gıda tehlike barındırır. Yazın getirdiği başka riskler de var. Örneğin pis sularda yüzerken suyun yutulması mide-bağırsak enfeksiyonlarının sık rastlanan sebeplerinden biri. Dolayısıyla yaz aylarında gıda hijyenine, yüzülen suyun temizliğine özen göstermeliyiz. Yiyecekleri doğru şekilde saklamak, açıkta satılan gıdalardan kaçınmak ve temiz su kullanmak bu dönemde oldukça önemli.”
Peki bulantı, kusma ve ishalle seyreden enfeksiyonları kolay atlatmanın yolları neler? TTB Aile Hekimliği Kolu Başkanı Dr. Emrah Kırımlı bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Bebekler, yaşlılar ve kronik hastalığı olanlar dışında kalanlar ayaktan tedaviyle çabuk toparlanıyor. Yapılması gereken dinlenmek ve elektrolit kaybını giderecek şekilde bol sıvı almak. Ek bir hastalığınız yoksa tuzlu ayran, komposto gibi içecekler iyileşmenize destek olur. Yakınmalarınızı daha da artıracağı için ağır ve yağlı yiyeceklerden uzak durun. Muz ve hafif gıdalar ile günü geçirmeniz yeterli.”
Dr. Emrah Kırımlı bebekler, çocuklar ve yaşlıların sıvı kaybı açısından ekstra desteğe ihtiyaç duyabileceğini belirterek şu uyarıyı yapıyor: “Ağız ve dudaklarda kuruma, cildin elastikiyetini kaybetmesi sıvı kaybının en önemli belirtileri. Bu tür sorunlar varsa hastanede veya acilde tedavi gerekir. Yine sıvı alamayacak denli kusması olanlar ve genel durumu kötüleşenler de sağlık kurumuna başvurmalı.”
Yazın sıklığı artan mide-bağırsak enfeksiyonlarından korunmak için Dr. Emrah Kırımlı’nın tavsiyeleri ise şunlar:
📍Ellerimiz gün boyu birçok yere dokunur ve bu sırada mikroplar ellerimize bulaşır. Yemek yerken veya farkında olmadan elimizle ağzımıza dokunduğumuzda mikroplar vücudumuza girip mide-bağırsak enfeksiyonlarına neden olabilir. Bu nedenle el hijyenine çok dikkat edin ve ellerinizi sabunlu suyla sık sık yıkayın.
📍 Pişmiş yiyecekleri dışarıda uzun süre bekletmeyin. Gıdaları buzdolabında uygun şekilde saklayın.
📍 Sebze-meyveleri yemeden önce iyice yıkayın.
📍 Dışarıda yemek yediğinizde dikkatli olun. Yemek yediğiniz yerin temizliğine, çalışanların hijyen kurallarına uyup uymadığına, yiyeceklerin tazeliğine ve saklanma koşullarına önem verin.
📍 Temizliğinden emin olmadığınız havuz veya denize girmeyin.
📍 Ev içinde bulaş olmaması için hasta olanların ayrı havlu, mümkünse ayrı tuvalet kullanmasına özen gösterin. Ortak bardak, çatal, bıçak gibi yemek gereçleri kullanımından kaçının.