CHP’de ‘değişim’ dedi, görevinden alındı
AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler'in "2030'a doğru tüm dünyada yapılan hesaplar var. Bu nedenle de Erdoğan'ın liderliği çok önemli" şeklindeki demeci "Nasıl?" sorusunu alevlendirdi. Acaba ihtimaller neler, bu haber onları anlatıyor.
Yüksek sesle konuşulmasa bile siyasetle ilgili olsun olmasın herkesin kafasında bir soru var: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 2028’de yeniden Cumhurbaşkanlığına aday olacak mı, olmayacak mı? Veya başka türlü söyleyelim: Bir sonraki Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan yer alacak mı, almayacak mı?
Anayasaya göre bir kişi ancak iki dönem Cumhurbaşkanı olabiliyor. 2023’teki son Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, aslında ilk olarak 2014’te halk oyuyla seçilmiş olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kaç dönemdir Cumhurbaşkanı olduğu ve 2023 seçimine katılıp katılamayacağına ilişkin bir tartışma vardı.
Bazıları, 2014’ün ardından 2018’de de seçilen Erdoğan’ın 2023’te ikinci dönemini tamamlayacağını, dolayısısıyla aday olamayacağını söylüyordu. Ama bu konuda karar verme yetkisi sadece Yüksek Seçim Kurulu’ndaydı. Konu YSK’nın gündemine geldi ve YSK da, Erdoğan’ın 2023’te ikinci ve son kez aday olduğunu söyledi.
Yani, normal şartlar altında Anayasaya göre 2028’de yapılacak seçimde Cumhurbaşkanı Erdoğan aday olamayacak.
Ancak yine de, Anayasada yazılı bir istisnai kural var. Anayasa, Cumhurbaşkanlığı sisteminde başkan ile parlamento arasında bir güç dengesi kurmak isterken, iki tarafa karşılıklı ‘fesih’ yetkisi veriyor. Yani isterse Cumhurbaşkanı Meclis’i fesh edip ülkeyi erken seçime götürebiliyor; isterse Meclis Cumhurbaşkanı’nın görev süresini erkenden bitirip genel seçime gidebiliyor.
Yalnız bu yetkiyi kullanmanın bedeli var: Eğer Cumhurbaşkanı Meclis’i fesh eder ve erken seçime giderse, kendi görev süresini o seçim dönemi için tamamlamış kabul ediliyor. Yok tersi olur, Meclis Cumhurbaşkanı’nın görevine son verirse, bu kez o Cumhurbaşkanı o görev süresini hiç kullanmamış sayılıyor, ikinci dönemiyse yeniden seçime girmeye hak kazanıyor.
Yalnız bu yetkiler çok dengeli değil. Cumhurbaşkanı, Meclis’i fesh etmeye tek başına karar verebiliyor ama Meclis, Cumhurbaşkanı’nın görev süresini bitirmeye niteliki çoğunlukla, beşte üç oyla karar verebiliyor.
Örneğin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2023’te Meclis’i fesih yetkisini kullandı, on sayede seçim 14 Mayıs’ta yapıldı. Buna karşılık bu yeni Anayasa kuralının devreye girdiği 2018’den bu yana Meclis kendi yetkisini hiç kullanmadı.
İşte Anayasada böyle bir yetkinin varlığı, Erdoğan’ın 2028’den önce yapılacak bir seçimde yeniden aday olmasının önünü açabilir.
İlginç biçimde bu konuyu ilk gündeme getiren ve Erdoğan’a ‘Bir kez daha aday olabilirsin’ diyen muhalefetteki CHP’nin lideri Özgür Özel oldu. Özel son birkaç aydır zaman zaman erken seçim çağrıları yapıyor. Özel, ekonomideki kötü gidişatı da gerekçe göstererek sandık tarihinin öne çekilmesini istedi. Karşılarında rakip olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı görmek istiyorlardı:
“(…) Diyoruz ki gelin bu beş yılı ikiye bölelim; iki buçuk bizden, iki buçuk sizden. Gelin diyorum, iki buçuk yılınız dolunca getirin Meclis’e seçime gidelim. Bu da Ekim 2025’e geliyor. Diyoruz ki, aday olmak istiyorsa Sayın Erdoğan bize Kasım 2025’ten sonra gelmesin. O olmaz. İki buçuk yılı dolana kadar varız, sonra yokuz.”
Özel’in bu çağrısının ses getirdiğini söylemek zor. Siyaset sahnesi bu konuyu konuşmaktan kaçındı. Örneğin Milliyetçi Hareket Partisi lider Devlet Bahçeli ısrarla bu konunun gündemde olmadığını söylüyor. AK Parti kanadı her ne kadar konuşmaktan imtina ediyor gibi gözükse de bugüne dek kamuoyu karşısında yapılan açıklamalar, – şimdilik – erken seçime karşı oldukları izlenimi veriyor.
Erdoğan kesin bir dille yok demese de tartışmaları anlamsız bulduğunu söylüyor, muhalefete “(…) Tabii yeni hükümet sisteminde erken seçim diye bir kavram da yoktur. Bunun yerine Cumhurbaşkanı ve Meclis’in seçimlerin yenilenmesi kararı alması vardır. Muhalefetin diğer birçok alan gibi burada da Türkiye’yi geriden takip ettiği anlaşılıyor. Hiçbir temeli olmayan bu tarz sahte gündemlerle muhalefet kendi içindeki bilek güreşini perdelemeye çalışmaktadır” gibi sözlerle yükleniyor.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik de “Herhangi bir şekilde erken seçim yok. Önümüzdeki üç buçuk yıl milletimize hizmet noktasında hizmet ve eser siyasetinde daha büyük adımlar atarak yolumuza devam edeceğiz” diye konuşuyor.
Buna karşın Ankara, kafaların arkasındaki bu soru bir türlü net bir cevaba kavuşmadığı, yani Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı adayı olup olamayacağı belirsiz kaldığı için epey hareketli. AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler’in demeci de bu hareketliliği artıracağa benziyor.
Hürriyet yazarı Hande Fırat’a konuşan Güler, Erdoğan’ın bir kez daha aday olup olmayacağı sorusu karşısında Meclis aritmetiğini hatırlatmakla yetindi. Ardından şunları kaydetti:
“Siyasette birçok plan yapılır, konuşulur. Ben hadiseye Mevlana Hazretlerinin sözü ile bakarım; ‘Dün artık geçti, düne yapacağın bir şey yok. Yarın daha henüz gelmedi. Bugünü bizim iyi değerlendirmemiz lazım.’ Gündemimiz bugün için ülkemize daha iyi neler yapabileceğimiz.
Erdoğan’ın yerine kim gelecek diye bir şey olmaz, bir daha Ahmet Davutoğlu örneği yaşanmaz. 2030’a doğru tüm dünyada yapılan hesaplar var. Bu nedenle de Erdoğan’ın liderliği çok önemli.”
Güler’in 2030 vurgusu özellikle dikkati çekiyor. Acaba ne demek istedi, yoksa Ak Parti’nin kimseye söylemediği gizli bir planı mı var?
Aslında bu sözlerin bir anlamı çok basit, orada bir sır da yok. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendisi gerek 2023 seçimi öncesinde, gerekse bu yıl yapılan yerel seçim öncesinde kampanya sırasında sık sık ‘Bu benim son seçimim’ dedi. Erdoğan, yeniden Cumhurbaşkanı olamayacağından hiç söz etmedi belki ama ‘Partimin başında durmaya devam edeceğim’ dedi. Yani siyasetten emekli olmayacak, eski Cumhurbaşkanı konumuna düşse bile bir kenara çekilmeyecek, Ak Parti Genel Başkanlığını sürdürecek.
Abdullah Güler, ‘Bir daha Ahmet Davutoğlu örneği yaşanmaz’ derken bir bakıma bunu kastediyor. Ama başka bir şey daha var: Ahmet Davutoğlu 2014’te Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildiğinde sadece partiye genel başkan olmamıştı, başbakan da olmuştu. Ak Parti gibi iddialı bir partinin 2028’de yapılacak cumhurbaşkanı seçimi için şimdiden havlu atması, adayının seçilemeyeceğini söylemesi mümkün değil. Eh, Erdoğan aday olamayacaksa da Ak Parti bir aday çıkaracak. O aday seçilirse de ülkeyi bugün Erdoğan’ın kullandığı yetkilerle yönetmeyecek mi? Bu da bir anlamda ‘Yeni bir Davutoğlu olayı’ olmayacak mı?
Tabii, eğer Abdullah Güler, Tayyip Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı adayı olmasından veya ülkeyi yönetmesinden söz ediyorsa, yegane yol Meclis’te beşte üç çoğunluk bulup erken seçim ilan etmek değil.
Bir başka yol, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan MHP lideri Bahçeli’ye kadar iktidar kanadının her fırsatta dile getirdiği, ‘Anayasayı baştan sona yeniden yazalım, darbe ruhundan kurtulalım’ çağrıları. Bu yeni Anayasa yazımında iki dönem kuralından tamamen vazgeçen bir teklif kabul edilirse, zaten Erdoğan’ın adaylığı açısından sorun sona erer.
Ama burada da temel güçlük, aynen erken seçim kararında olduğu gibi Meclis’te Anayasayı değiştirmeye yetecek bir nitelikli çoğunluğun olmaması. Kaldı ki Meclis’te beşte üç bulunsa bile bu konu referanduma da sunulacağı için ekstra zorluklar var.
Bir üçüncü yol, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2027 sonu veya 2028 başında muhalefete dönüp ‘Madem hala parlamenter sisteme dönmek istiyorsunuz, gelin dönelim’ demesi. Bu, Tayyip Erdoğan’ın bu kez Cumhurbaşkanı olarak değil Başbakan olarak yeniden iktidara gelmesinin bir yolu olabilir.
Tabii bir de son ihtimal var: Erdoğan 2028’de Cumhurbaşkanı değil Ak Parti Genel Başkanı olarak milletvekili seçilir. Seçimden sonra da, sonuçlara da bağlı olarak muhalefete dönüp ‘Gelin parlamenter sisteme geri dönelim’ diyebilir.
Erdoğan’ın 2030 planları işte bu senaryolardan birinin içinde gizli. Bu planların ne olduğunu bir süre daha merak edeceğiz.