AK Parti’den Bahçeli’nin Filistin çıkışına tam destek
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in Ankara'da sokak ortasında öldürülmesine dair davaya ilişkin gelişmeler hız kazandı. Ayşe Ateş, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la bir araya geldi. MHP ise bunu 'normal' karşıladı.
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in 30 Aralık 2022’de Ankara’da uğradığı silahlı saldırıda öldürülmesinin yankıları sürüyor.
Savcılık cinayetle ilgili davasını Sinan Ateş’in öldürülmesinden ancak 17 ay sonra açabildi; ancak dava bu kez de eksiklikleri nedeniyle tartışma konusu oldu. Çünkü birçok belirleyici ifade, kritik siyasi ayakla ilgili herhangi bir isim iddianamede yer almadı ve 17 kişinin dosyası yeni bir dava açılacağı söylenerek dosyadan ayrıldı.
İddianamenin ortaya çıkmasından sonra Ateş cinayeti soruşturması konusunda bazı önemli gelişmeler olmaya başladı. Birkaç gün önce CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile görüşen Ayşe Ateş tam umudu kesmişken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de bir araya geldi.
Ateş ana muhalefet lideriyle görüşmesi sonrası şunları söylüyordu:
“10 gün önce Hasan Doğan beni aradı ve Cumhurbaşkanı’nın geçen hafta içinde benimle görüşeceğini söyledi. Ancak hemen akabinde Devlet Bahçeli her zaman yaptığı gibi suçluların önüne bir set çekerek bizi karalamakla, iftira atmakla, vatan millet düşmanlığıyla itham etti. Orada bir çağrıda bulundu, dedi ki ‘Bunların sırtını sıvazlamayın, bunları korumayın.’
Bence, Cumhurbaşkanıyla yapacağım görüşmeden haberi oldu ve burada Cumhurbaşkanına mesaj gönderdiğini düşünüyorum. Bizi korumamasına ve görüşmemesine yönelik bir çağrıda bulundu. Sanırım o sebeple çağırılmadım. Normalde geçen hafta içi bizimle görüşecekti. Bahçeli’nin çağrısı karşılık buldu.”
Bu sözlerden birkaç saat sonra ise Cumhurbaşkanı ile görüşmesi kesinleşti. Erdoğan, Özel ile CHP Genel Merkezi’ndeki görüşmeden sonra Ateş’i Beştepe’de kabul etti.
Ayşe Ateş Erdoğan’la sohbetiyle ilgili detayları bugün paylaştı.
“Sayın Cumhurbaşkanı’mıza içinde üç adet ok bulunan bir sadak ile Necip Fazıl Kısakürek’in ‘Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar’ isimli kitabını hediye ettim. Görüşme esnasında Sinan’ın hakkında ve benim hakkımda ortaya atılan FETÖ’cü ima, iddia ve ithamlarının ihbar kabul edilip hakkımızda kapsamlı bir güvenlik soruşturması yapılmasını ve neticenin kamuoyu ile paylaşılmasını talep ettim” diyen Ateş şöyle devam etti:
“Sayın Cumhurbaşkanı’mıza Sinan’a ve bana atılan diğer iftiraları ve bana yöneltilen bütün tehditleri bir bir anlattım. Sayın Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a konuyla ilgilenilmesi, bu kişiler hakkında işlem yapılması için ivedilikle harekete geçilmesi talimatı verdi. Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanımız daha sıkı korunup kızlarımla daha sosyal bir hayat sürmemiz için de gerekenin yapılmasını söyledi.
Bu kapsamda bugüne dek özellikle sosyal medya üzerinden hem Sinan’a hem de bana yönelik yapılan tehdit ve hakaretleri içeren ekran görüntüleriyle oluşturduğumuz arşivi dosya haline getirip avukatımız Sayın Ali Yücel aracılığı ile ilgili makamlara en kısa sürede teslim edeceğiz.
Sayın Cumhurbaşkanımızın beni ve kızlarımı makamına kabul edip dinlemiş olması bizim için büyük anlamlar ihtiva ediyor. Aziz milletimizin vicdan sahibi fertleriyle birlikte devletimizin de yanımızda olduğunu görmek sürekli ölüm korkusuyla yaşayan kızlarımın gönlünü bir nebze olsun ferahlatırken bana da yürüttüğüm adalet mücadelesinde güç verdi. Kızlarım dün gece rahat uyudu. Ben rahat uyudum. Öyle ki küçük kızım Banuçiçek uzun zaman sonra ilk defa odasında tek başına uyumak istedi.
Sayın Cumhurbaşkanımızın beni ve kızlarımı kabulü bir başarı yahut kazanılmış bir zafer değildir. Çünkü bize göre gerçek başarı adalet tesis edildiğinde, gerçek zafer ise bütün azmettiricilerin ve faillerin bileğine kelepçe takıldığında elde edilecektir. Şüphesiz ki bu zafer de başarı da aziz milletimizin adalete inanan vicdan sahibi insanlarına ait olacaktır. Bu yolun sonunda ‘Ne sağ ne sol, yalnızca adalet’ diyenler kazanacaktır. Mücadelemizin ne ortasındayız ne de sonunda. Mücadelemiz yeni başladı. Eskisinden daha gür bir sesle ‘Adalet! Adalet!’ diye haykıracağız. Hukuktan üstün olduğu, yargıyı etki altına alabileceği, işlediği cinayeti karartabileceği gafletine düşen her kim varsa hukuk kitaplarını sayfa sayfa yedirecek, bu ülkenin mahpushanelerini köşe bucak gezdireceğiz.”
Ayşe Ateş kızıyla Recep Tayyip Erdoğan arasında geçen diyaloğu da şu sözlerle aktardı: “Tayyip Tayyip babamın katillerini yakalar mısın? Erdoğan da, tamam kızım dedi.”
Görüşmeye ilişkin bir açıklama da Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’tan geldi. Erdoğan’ın Ateş’i dikkatle dinlediğini söyleyen Tunç, “Hukuk devletinde hiçbir şeyin karanlıkta kalmayacağını söyledi. Ve bağımsız ve tarafsız yargı huzurunda devam eden dava ve soruşturma var. Yargıya güvenilmesi gerektiğini söyledi. 22 tutuklu sanık var. 1 Temmuz’da duruşma başlayacak” ifadesini kullandı.
Ateş cinayetiyle ilgili zaman zaman kimi MHP’li yöneticilerin de adı gündeme geliyor, parti ise bunları ‘kumpas’ olarak değerlendiriyor. Son açıklama MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’dan geldi. Erdoğan ile Ateş’in görüşmesinin altında ‘buzağı aranmaması gerektiğini’ vurguladıktan sonra şunları söyledi:
“Bütün solcu gazeteciler önce bir menfur cinayeti bahane ederek, sonra da Sayın Cumhurbaşkanı’nın temasları üzerinden MHP’yi vurma çabasına girmişlerdir. MHP ile alakası bulunmayan bir cinayet davasına TV ve gazete yorumlarında ısrarla yer verilmesine sözde gerekçe olarak toplumsal vicdanın kanaması gösterilmiştir. Hatta söz konusu cinayet davasının iddianamesinde MHP’lilerin ismi bulunduğu için bizim telaşa kapıldığımız vehmedilmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın muhalefet partileriyle temas kurması ise Cumhur İttifakı’nın bozulacağı ve partimizin saf dışı kalacağının işareti olarak gösterilmeye çalışılmıştır. Hatta bazı aklıevvel gazeteciler artık MHP’nin siyaset ikliminde yalnız başına kaldığını öne sürmüştür. Tekraren altını çizmek gerekir ki Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’yle zaman zaman görüşüp istişare ettiği gibi istediği siyasetçi ve kişiyle görüşebilir. Bu görüşme ve temaslardan olmadık anlamlar çıkarmak öküz altında buzağı aramak, kırılmayacak dala karga tünemesini beklemektir.”
İddianamede hiçbir MHP görevlisinin adının geçmediğini hatırlatan Yalçın “Hal böyleyken dava solcu basın tarafından MHP’yi töhmet altında bırakmak, partimize zarar vermek, aleyhimizde algı oluşturmak için kullanılmaktadır. Cinayetin aydınlanması için seferber olanlar, konu PKK’nın cinayetlerine gelince sessiz kalmaktadır” dedi.
Erdoğan’ın Ateş’le görüşmesinden birkaç saat önce de MHP lideri Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu, konuya isim vermeden, ima yoluyla girdi.
“Kulis bilgisi diye servis edilen dedikoduları, yalan rüzgarlarını, özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı ikili görüşmelerin çarpıtılmasını hayretle, ibretle takip ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız doğal olarak herkesle görüşebilir, herkesle konuşabilir, herkesi dinleyebilir. Bizce hiçbir mahsuru ve sakıncası yoktur. Bizim nazarımızda mahsurlu olan taraf asla astarı olmayan söylentilerin gemiyi azıya alması, saçma sapan iddiaların azgınlaşması, fitnenin kamçılanmasıdır.”
Konuşmanın ardından Bahçeli Instagram hesabından bir fotoğraf paylaştı. Fotoğrafa açıklama yazmadı ama mavi taşlı yüzüğünün fotoğrafıydı bu, üstünde de ‘Allah bana yeter’ yazıyor. Fotoğrafta Bahçeli Meclis’te gösterdiği Aile Destekleri Projesi’ne ait dosyayı tutuyor. Yüzük konuşması sırasında da parmağındaydı.
Semih Yalçın Habertürk yazarı Nagehan Alçı’ya da paylaşımın ‘tamamen tesadüf’ olduğunu söyledi:
“Sayın Genel Başkan’ın özellikle meraklı olduğu üç şey vardır. Eski araba, yüzük ve rozet. Bunların koleksiyonunu yapar. Hatta yüzüklerin çoğunu kendi çizer, tasarlar, yaptırır. Bunları zaman zaman paylaşmayı da sever. Bu da öyle bir yüzük olsa gerek.
Zaman zaman böyle çıkışlar yapmayı sever Genel Başkan. Bir şarkıyla yürür, bir fotoğraf koyar… Bir de sevdiği yüzüklerini genellikle önemsediği günlerde takar, grubun olduğu günler önemsediği günlerdir, dün de grup vardı. Tüm yakıştırmalar yanlış. Tamamen tesadüf.
Nagehan şunu da tekrar edeyim: Cumhur İttifakı’nda hiçbir sorun yok, aksine Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Genel Başkan çok güzel bir ilişki ağı oluşturdular. Kaldı ki Sayın Bahçeli, Cumhurbaşkanının hiçbir görüşmesinden rahatsız değil, aksine destekliyor. Hakikat budur, kim ne derse desin, itimat etmeyin.”
Cinayetle ilgili iddianame bir buçuk yıl sonra hazırlandı. Hakkında işlem yapılan toplam 39 kişiden yurtdışına çıkış yasağı getirilen 17’si hakkında soruşturmanın ayrı bir dosya üstünden yürütüleceği bildirildi.
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianamede 22 sanık yer aldı. ‘Tasarlayarak öldürme’, ‘öldürmeye teşebbüs’, ‘suça azmettirme’ ve ‘suça yardım etme’ suçlarından yargılanmasına 1 Temmuz 2024’te başlanacak.
İddianameye Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in ifadesinden sadece üç cümle alınması, sanıkların MHP ve Ülkü Ocakları bağlantılarından bahsedilmemesi tepki çekti. İddianamede sanık olarak yer alan Tolgahan Demirbaş’ın geçenlerde Devlet Bahçeli’nin danışmanlığı görevinden alınan dönemin MHP Milletvekili Olcay Kılavuz’un evinde yakalandığı iddiasının soruşturulmadığı görüldü.
Yine iddianamede eski Ülkü Ocakları yöneticilerinden Tolgahan Demirbaş ile Emre Yüksel’in cinayetten sonra kullandığı çakarlı aracın plakası dahi verilmedi, araçtan sadece ‘Audi marka’ şeklinde bahsedildi. Ayşe Ateş’in iddianamede yer verilmeyen ifadesinde o aracın plakasının 06 AT 5021 olduğu anlatılmıştı. Araç Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım tarafından kullanılıyordu.
İddianamedeki eksiklikler, MHP ve Ülkü Ocakları bağlantılarının yer almaması tartışılırken dosyanın ek klasörlerinde Sinan Ateş’in öldürülmeden kısa süre önceki konuşmalarında dikkat çeken ifadeler kullandığı görüldü.
Dosyanın ek klasörlerindeki bilirkişi raporunda Sinan Ateş’in öldürülmeden önceki yazışmalarında adım adım takip edildiğine dair çevresine haber verdiği tespit edildi.
Arkadaşı Yeliz Özkan ile mesajlaşan Sinan Ateş ne yaptığının adım adım takip edildiğini söylediği, kendisi ile fotoğrafı çekilenlerin tek tek aranıp ‘sindirildiklerini’ anlattığı görüldü.
Sinan Ateş sadece fotoğrafı çekilenlerin değil kendisiyle görüşen devlet kademelerinde yer alanların, bürokratların da arandığını belirtti. Yazışmaların devamında Ateş’in ‘aşiret ziyaretlerinden’ de MHP’li isimlerin rahatsız olduğuna dair ifadeler yer aldı.