Davutoğlu’ndan Erdoğan’a cenaze tepkisi: Bu ahlakı ne zaman kaybettik biz
İstanbul, Ankara ve Beykoz belediyelerine usulsüz harcama soruşturması başlatıldı. CHP lideri Özel iktidarı eleştirdi ve 'Gidin CHP'li belediyelerde bir suç bulun, bulamıyorsanız da suç uydurun' talimatı verildiğini söyledi.
Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlaması için büyük bir konser organizasyonu düzenledi. Cumhuriyet konserleri kapsamında başkentin birçok noktasında ünlü sanatçılar sahne aldı. Ancak bu sanatçıların aldığı ücretler polemiğe neden oldu. ABB Kasım Ayı Meclis Toplantısı’nda konuşan AK Parti Ankara Grup Başkanvekili Nihat Yalçın 29 Ekim’de yapılan Ebru Gündeş konserine 69 milyon lira bütçe ayrıldığını söyledi, belgesi olduğunu savundu.
İki gün önce Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş yapılan harcamaları kalem kalem anlattı. Buna göre Ebru Gündeş’e ve orkestrasına toplamda 13 milyon 257 bin lira ödenmişti. Paranın 4 milyon 750 bin lirası Ebru Gündeş’in şahsi kaşesiydi. ABB 29 Ekim kutlamaları için iddia edildiği gibi 69 milyon lira değil 44 milyon 937 bin lira harcamış, ama paranın büyük çoğunluğu sahne kurulumu, ses ve ışık düzeni gibi masraflara ödenmişti.
Dün sabah Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da ABB’yi hedef aldı ve şunları söyledi: “Konser adı altında birilerine ödenen milyonlar çıkınca olan vatandaşa oluyor. Kamu kaynaklarının teröre, terör örgütlerine aktarılmasına nasıl karşı çıktıysak, bu kaynakların yandaşlara aktarılmasına da elbette karşı çıkarız. Herkes harcamasını hesap verebilirlik üzerinden yapsın. Kamunun hakkını hoyratça kullananlardan, yandaşlarına sermaye edenlerden hesabını hukuk önünde sorarız.”
Bugün peş peşe soruşturma haberleri geldi. Savcılık istemiyle İçişleri Bakanlığı üç belediye için müfettiş görevlendirdi, inceleme başlattı.
Usulsüz harcamalar iddiasıyla Ankara Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi için müfettiş görevlendirdi. Bunların hemen ardından aynı sebeple Beykoz Belediyesi de incelemeye alındı.
Yavaş konuya ilişkin sosyal medya hesabından açıklama yaptı ve “Hesap verebilirlikte bizim üstümüze kimse yoktur. Sözümüzün arkasındayız suçu olan varsa cezasını çekecektir. Aynı davranışı tüm kamu ve belediyelerden de bekliyoruz” dedi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da konserlerdeki ödeme iddialarına ilişkin başlatılan soruşturma sonrası “Günlerdir konuştukları konser ücreti bir uçak ve onu takip eden uçakların maliyeti kadar değil” diyen İmamoğlu “Mansur başkan ve bize yapılan itibar suikastlarını gülerek izliyoruz. Yıllardır idmanlıyım ben, vız gelir tırıs gider” açıklaması yaptı.
Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) Meclis Başkanvekili ve Mamak Belediyesi Meclis Üyesi Ertan Işık “AK Partili arkadaşlarımız divanı, kürsüyü işgal ederek orada bağırarak bize defalarca şunu söyledi; ‘Bundan sonra Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde devletin gücünü hissedeceksiniz.’ Bu çok çirkin bir sözdü. Çünkü devletin gücü adalettir. Devlet vatandaşlarının teminatıdır. Devlet gücünü bizim bildiğimiz sadece teröristlere ve vatan hainlerine gösterir. Fakat ‘Devletin gücünü hissedeceksiniz bundan sonra Ankara Büyükşehir’de’ diyerek bizi tehdit edenler aslında devletin gücü olarak demek ki soruşturmaları kastetmiş, bunu anlıyoruz” dedi.
Bu açıklamaların ardından CHP lideri Özgür Özel de konuştu ve olanları iktidarın son hamlelerinden farklı değerlendirmediklerini söyledi. “Biz bu gelişmeleri iktidarın yerel seçim kaybından sonra yeni anayasa tartışmasından İsrail bize saldıracak tartışmasından, Öcalan gelsin Meclis’te konuşsun tartışmalarından bağımsız görmüyoruz” diyen Özel AK Partili belediyelerin yıllardır ödemediği SGK borçlarının CHP’den istendiğini söyledi.
CHP’li belediyeleri iktidarın itibarsızlaştırmaya çalıştığını savunan Özel bazı belediyelerde haciz işlemi yapılmaya başlandığını ve buraların mali tedbirlerle bunları aştığını anlattı, “Temel amaç CHP’li adaylara oy veren seçmeni cezalandırmak” dedi. Hizmetlerin aksamasını bir seçim daha kazanmak uğruna iktidarın önemsemediğini söyleyen Özel konuşmasına şöyle devam etti:
“Bakanlıklara “Gidin CHP’li belediyelerde bir suç bulun, bulamıyorsanız da bir suç uydurun” talimatı verildiğini biliyoruz ve yaşıyoruz. Bizim belediyelerimiz hesap vermekten kaçan belediyeler değildir. Tayyip Bey’in kendi belediyelerine CHP’li belediyelerini örnek gösterdiğini hatırlatırım.
Siz ne anlatıyorsunuz? Bütün Türkiye kent lokantalarını konuşuyor. İki tane maske dağıtamadınız, maskeleri CHP’li belediyeler dağıttı. Belediyelerimizin dayanışma çağrısıyla vatandaşın esnaftaki borcu kapandı. Bunları yaşayan millete ‘CHP belediyeciliği bilmez’ diyorsunuz. Her şeyde sandığa sığınanlar, çıktık işte kantara kardeşim. Millet karar verdi. Sana yüzde 20’sini verdiler, bize yüzde 65’ini yönetme yetkisi verdiler. Turizmde yüzde 90’ın üstünde belediyeler CHP’de.
Bunun devamında açıkça şunu söylemek lazım. Biz 25 yıl yönettikleri belediyelerde bir avuç azınlığa hizmet edenlerden aldık bu belediyeleri. Milletin parasını kendi çevresindeki derneklere, vakıflara aktaranlardan aldık.
Tayyip Bey’e soruyorum. Sen Ankara, İstanbul, Bursa Balıkesir Düzce, Niğde’nin de içinde bulunduğu 10 belediye başkanını istifa ettirdin. Etmezseniz gereğini biz yaparız dedin. Bir partinin genel başkanı bir belediye başkanını görevden alabilir, ama partiden atamaz. Kim alabilir içişleri bakanı alabilir. Terör ve yolsuzluk varsa.
Gelmiş şimdi bana konser pahalıymış. Algı operasyonu yapıyor. Bakın, pahalıysa bu konserlerin hepsi pahalı. Hepsine yolla, aynı standartlarda denetle başımla beraber. Ama bu kadar haksızlıkla yapılan algı operasyonuna teslim olmayız.
Siz belediye başkanlarımızı öyle bir takım algı operasyonlarıyla itibarsızlaştırmaya çalışıyorsanız onların karnesi 31 Mart’ta 4 pekiyi aferin. Ankara’da da İstanbul’da da öyle. 17/25 Aralık oluyor, ayakkabı kutularında paralar çıkıyor, seçim oluyor, seçimden sonra bunu sorana ‘millete hesabını verdik’ dediniz. Dört tane bakanı yollamadınız Yüce Divana. Sandık akladı bizi dediniz. Sandık aklama meselesi size olunca oluyor da CHP’li belediyeler her türlü denetimin bin katını sandıkta verdi, bembeyaz çıktılar.”
Öte yandan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin mart ayında 4,5 milyar lira olan borcunun 7 ayda 8,4 milyar liraya ulaştığını belirtmiş ve ABB’nin bu sürede borcunu ödemek için ne bir adım attığını ne de taksit başvurusu yaptığını iddia etmişti. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ise “Toplu bir hücum başlatıldığı anlaşılmaktadır” diyerek “6183 sayılı kanunun 48/A maddesine göre zor durum talepli faizin silinerek taksit talebi dilekçeleri reddedildi, 6183 sayılı kanunun 48’inci maddesine göre taksitlendirme talebi kabul edildi. Bu kapsamda borcun yüzde 10’u peşinat olan 651 milyon ödendi. Borcun yüzde 50 teminat için arazi çalışması 2 ayrı çizelge ile Emlak Dairesi’nce SGK’ya bildirildi, fakat teminatlardaki tahdit ve hacizlerden dolayı SGK yönetim kurulu 1.2 milyar teminattan 80 milyonluk kısım hariç reddedildi” dedi. Ayrıca Yavaş “Son yapılan görüşmelerde ilgili kanunun 48’nci maddesi yerine dilekçeyle iptali ve karşılıklı rızaen anlaşmayla tüm şirketler için 250 milyon rızaen karşılıklı ödeme konusunda mutabık kalındı” ifadelerini kullandı. Mansur Yavaş’ın açıklamalarına yanıt veren SGK “Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından dile getirilen SGK ile rızaen anlaşma yapıldığına dair iddia gerçeği yansıtmamaktadır” dedi.
SGK şunları söyledi:
“Ancak, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından teminat olarak gösterilen gayrimenkuller üzerinde çok sayıda haciz bulunması nedeniyle bu varlıklar kanunen geçerli teminat olamamıştır. Dolayısıyla bu işlem geçersiz olmuş ve SGK Yönetim Kurulu’nda değerlendirilecek bir başvuru halini dahi alamamıştır. Kanuni şartların bilinmesine rağmen üzerinde hacizler olan gayrimenkullerin teminat olarak verilmesi iyi niyetli bir yaklaşımdan uzaktır.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından dile getirilen SGK ile rızaen anlaşma yapıldığına dair iddia ise gerçeği yansıtmamaktadır. Mevzuatımızda ve borçların ödenme şekilleri arasında “rızaen anlaşma şekli” bulunmamaktadır. Kurumumuz tarafından bu yönde bir anlaşma da yapılmamıştır. SGK olarak yasal sorumluluğumuzu yerine getirmekle ilgili süreçlerin siyasi tartışmaların odağına çekilmesinden üzüntü duymaktayız.”