Fransız ordusu Nijer’i terk ediyor: Sınır ötesi operasyonlarda yeni dönem
Hakların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları partisinin Meclis’teki grup toplantısında 15 Temmuz darbe girişimi, ardından ilan edilen OHAL, emekli maaşları, yoksulluk, mülteciler hakkında konuştu.
Geçmiş dönemdeki tüm darbelerin en ağır bedelini işçilerin, yoksulların, sosyalistlerin ve muhaliflerin ödediğini söyleyen Hatimoğulları “Bizler DEM Parti geleneği olarak siyasi ve askeri darbelere karşı tutumuz çok açık ve nettir. Darbelerin sadece kazananı, o darbeyi gerçekleştiren klik ve ona bağlı güçler olmuştur. Kaybedeni de Türkiye olmuştur. 15 Temmuz darbe girişiminin ve devam eden darbenin kaybedeni yine Türkiye olmuştur” dedi.
15 Temmuz darbe girişiminden AK Parti’nin nemalandığını savunan Hatimoğulları “Ankara Gar Katliamı ve Suruç Katliamı’ndan sonra iktidar ‘Bu katliamlar iyi oluyor bizlerin oyları artıyor’ diyerek bu katliamlar üzerinden, yani insan kanı üzerinden bu rejimi inşa etti. 15 Temmuz Türkiye halklarına karşı kurulmuş büyük bir komplodur. 15 Temmuz Türkiye’de zamana yayılmış siyasi darbedir ve kolluk kuvvetleri ile yargı tarafından desteklenmiş bir darbedir” diye konuştu.
Hakkari Belediyesi’ne 3 Haziran’da kayyım atandığını hatırlatan Hatimoğulları geçmiş dönemdeki askeri darbelerde dahi kayyım atanmadığını söyledi. “Bu darbe 12 Eylül askeri darbe girişiminden daha beter bir darbedir. Alın size 100 yıl boyunca hatırlayacağımız bir darbe fotoğrafı. Hakkari Valisinin Hakkari Belediyesine kayyım olarak atanmasının belgesi. Askeri güçle bunu sağladıklarının belgesi bu fotoğraftadır” diyen Hatimoğulları, bu fotoğrafı asla unutmayacaklarını ifade etti.
Bütün darbelerde önce basına saldırıldığını belirten Hatimoğulları şöyle devam etti:
“Özgür basına saldırılır. Çünkü yaptıkları kirlilikler, otoriterleşme, faşistleşme, insan hakları ihlalleri kamuoyuna gösterilmesin diye en büyük darbeyi basına yaparlar. Nitekim şimdi Türkiye cezaevinde gazetecileri olan ve en ön sıralarda yer alan ülkelerden biridir. En çok gazeteciyi cezaevine atmış bir ülke. Bunu darbe döneminde daha fazla yaptı. Sermaye gruplarıyla oldukça güçlendirdiler kendi medyalarını. Medya daima burjuvazinin tekelindeydi ama AKP döneminde medyayı daha fazla tekellerine aldılar. Bakın bu süreçte KHK’larla toplam 204 medya kuruluşu, altı haber ajansı, 70 gazete, 20 dergi, 41 radyo, 38 TV, 29 yayınevi, dağıtım şirketi kapatıldı. Yüzlerce basın kartı iptal edildi, gazeteciler tutuklandı.
Elimdeki son kare ve el değiştiren darbe. Kapatılan Özgür Gündem Gazetesinin 19 Temmuz 2016 tarihli manşeti. ‘Darbe el değiştirdi’ diyor ve altta devam ediyor; ‘Saray ve AKP darbe girişimini fırsat bilerek kendi darbesini yapıyor. Sokağa salınan çeteler demokratik güçleri hedef alıyor.’ Tam da böyle oluyor. Özgür Gündem yaşanan her şeyi bu cümle ile o kadar net özetlemiş ki. Evet iktidarın şiddet ve unutturma yaklaşımına karşı bizler bu karelerde hafızalarımızı her alanda dipdiri capcanlı tutuyoruz. Onlar zannetmesin ki attıkları yalanlarla bu kareleri gölgeleyebilecekler. Bu kareler toplumun vicdanında zaten bir hafıza oluşturmuş aynı zamanda arşivlerde de en iyi şekilde yerlerini almıştır.”
AK Parti’nin darbenin siyasi ayağından hiç bahsetmediğini söyleyen Hatimoğulları Türkiye’nin bunu ciddi şekilde konuşması gerektiğini belirtti. Hatimoğulları “Darbenin hakimi, savcısı var. Eniştesi var. Çaycısı var, ama bu darbenin siyasi ayağı yok. Darbenin asıl failini bulmak için o zaman HDP şimdi DEM Parti olarak defalarca araştırma komisyonu kurulsun diye teklifler verdik. En son darbe araştırma komisyonu kuruldu. Şu an söyleyeceğimiz şey o kadar mühim ki. Bu iktidarın derhal istifa etmesini gerektiren bir şey. Çünkü belgeyi çaldılar belgeyi. TBMM’nin elindeki raporu ve belgeyi çaldılar. 15 Temmuz Askeri Darbe Girişimi Komisyon Raporu çıkıyor bir bakıyorsunuz ki bu rapor yok. Meclis’in raporunu çaldılar. Bunlar sadece yalan söylemiyor, sadece işçinin ve emekçinin cebindeki parayı çalmıyorlar; Meclis’ten bile rapor çalmışlar. Tarihe bu iktidar bu şekilde geçecektir. Onlar siyasi ayağının üstünü kapatmaya çalışsalar da Türkiye kamuoyuyla, yurttaşlarımızla bu darbenin siyasi ayağını açıklamaya devam edeceğiz. Olağan şüpheliler kim bu darbede? Cemaatle kol kola yürüyenler, “Ne istediniz de vermedik” diyenler, bu yapıları devlet içine yerleştiren ve onlara kol kanat gerenler, Türkçe olimpiyatlarında gözyaşı dökenler, Meclis kürsüsünde Fethullah Gülen’e övgüler yağdıranlar… Kim olduğu gayet net ve anlaşılıyor. Darbenin siyasi ayağı şu anda siyasetin başı olmuş durumdadır. Şundan bütün Türkiye halkları emin olsun ki bizler darbenin siyasi ayağıyla da yargı ve toplumsal her ayağıyla da DEM Parti olarak dün olduğu gibi bugün de mücadele etmeye devam edeceğiz. Gücümüzü halkımızdan alıyoruz, asla bize karşı duramayacaklar. Zafer bizim olacaktır, halkların olacaktır. Bizler direnmeye alışkın bir geleneğin çocuklarıyız ve kazanacağız. Bu umutla mücadele ediyoruz” dedi.