‘İlk dört maddede değişiklik isteyene hapis cezası verilsin’ teklifi Meclis gündeminde
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, selefi Meral Akşener'in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la görüşmesiyle ilgili konuştu. "Bana sorulanlar Meral Hanım'a sorulmuyor" diyen siyasetçi yarın 'bir şeyler söyleyeceğini' kaydetti.
Hem Mayıs 2023’teki parlamento ve cumhurbaşkanlığı, hem Mart 2024’teki yerel seçimlerdeki başarısız sonuçlar sonrası koltuğunu devreden, bu adımıyla siyaseti bırakacağı düşünülen İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in geçenlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi şaşkınlığa yol açtı.
İYİ Parti kanadının ilk olarak İletişim Başkanlığı’nın duyurusuyla haberdar olduğu görüşme sonrası net bir açıklama yapılmaması spekülasyonlara yol açtı. Cumhurbaşkanı yardımcılığı teklifinden ‘oğul için Paris Büyükelçiliği’ ricasına birçok iddia dolaşıma girdi.
Haliyle gözler Akşener’in halefi Müsavat Dervişoğlu’na çevrildi.
Dervişoğlu’nun liderlik görevine geldiği güne dek Akşener’in sağ kolu olarak anıldığını, kurultaya giderken dahi ‘duasını aldığını’ hatırlatmakta fayda var.
Dervişoğlu konuya ilişkin ilk demecinde iki ismin görüşmesinden rahatsızlık duymadığını, bu konuda bilgilendirildiğini belirtmişti, “Benim bir tepkim yok çünkü bu tür durumlardan rahatsız olmam. Öncelikle kendimden mesulüm” demişti. Ancak birkaç gün sonraki yorumu bu kadar ‘yumuşak’ bir tonda değildi:
İYİ Parti lideri Dervişoğlu bugün de Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk’e konuştu. Yarın Meclis’te düzenlenecek grup toplantısında önemli mesajlar vereceğini kaydetti:
“(İYİ Parti’nin dağılması için çabalanıyor iddiası) Bütün bunlar konuşulabilir. Ben daha bir aylık Genel Başkanım. Önümüzdeki süreç neyin ne olacağını gösterecektir. Bir görüşme var. Görüşmenin içeriği ile ilgili her hangi bir kimse fikir sahibi değil, ama televizyonlarda ve gazete köşelerinde konuya ilişkin bir sürü de değerlendirme var. Hiç kimse hiçbir şey bilmeden bu kadar değerlendirmeyi ya da bu kadar yorumu acaba neden yapıyor diye düşünmek lazım. İçeriğini kimse bilmiyorsa herkes tevatürler üzerinden bir şey yapıyorsa ben de bu dalgaya dahil mi olayım. Ne yapabilirim? Önümüzdeki süreç gösterecek.
Ben de söylemem gerekeni ifade ediyorum. Yarın saat 10.30’da TBMM grubumuzda bir şeyler söyleyeceğim. Benim anlayamadığım, şimdi bir görüşme var. Bu görüşme ile ilgili taraflar bir şey söylemiyor. Ama o kadar fazla yorum var ki. Bana sorulanlar, Meral Hanım’a sorulmuyor.
Sayın Akşener görüşmeden çıktıktan sonra beni aradı. Erdoğan’la ‘memleket meseleleriyle ilgili konuştukları’ türünden yani üzerinde konuşulacak ayrıntı içermeyen bir karşılıklı görüşme oldu. Bunun içinde strateji varmış, şu olacakmış, bu olacakmış sonra işte iki kişi görüşmede yanında bulunmuş deniyor. Ben sığlığın içinde bulunmam. Bu karakterimden kaynaklı bir durum. Bir de herkes söylüyor, görüşmenin tarafları açıklama yapması lazım ne görüşüldüğüne dair. Onlar bir şey demeden biz neyi konuşabiliriz?
İYİ Parti’den milletvekili alınması ile ilgili iddialar var. Bu tür iddiaların siyasette pratiği yok. Ben partimdeki milletvekili arkadaşlarımın siyasi namusundan ve ülke sevdasından eminim. Eğer varsa sevdasını kaybetmiş olanla ilgili de bir şey söyleyemem. Koskoca bir partiyi töhmet altında bırakmak ayıp. Koca koca adamlar ‘İYİ Parti çözülüyor, dağılıyor, İYİ Parti’den şu kadar adam AKP’ye gidecek, CHP’ye gidecek vs.’ Ayıp değil mi bu? Biz, siyasetin namusunu korumak mecburiyetinde değil miyiz? Hepimiz bu işin mesulü değil miyiz? Kaleminin namusuna sahip çıkan gazeteciler vardı memlekette.
Şimdi ne idüğü belirsiz iletişimciler var. Güya algı oluşturup algı yönetmeye kalkışıyorlar. Bu, ülkeyi nasıl ayağa kaldıracak. Hiç kimsenin sorumluluğu yok mu, tek sorumluluk bende midir? Bu davranışlar ilk önce sizin gibi namuslu gazetecileri rahatsız eder. Sizin sormanız çok normal geliyor bana. Ama hiçbir şey bilmeden çık bir o, bir bu TV’ye, yemin ediyorum onların namı hesabına utanıyorum. Bu üç beş kuruşla olacak iş değil, ayıp.”