Cumhurların varoluşsal krizi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yeni anayasa talebini bir kez daha yineledi ve bunun 'milli bir ödev' olduğunu söyledi: "Elitlerin uzlaşısını yansıtan mevcut anayasa ile devam edemeyiz. Bu utancı milletimize daha fazla yaşatamayız."
‘Yeni anayasa’ tartışmaları Türkiye’de 20 senedir her seçim öncesi ve sonrası siyaset gündeminin önemli maddesi. 31 Mart 2024’te yerel yönetimler için kurulan sandığın ardından AK Parti bir kez daha bu başlığı açtı. Muhalefetin ‘önce mevcut metne sadık kalınsın’ çağrıları sürerken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir kez daha kürsüye çıktı.
Erdoğan yeni anayasayı uzun süredir dillendirdiklerini, amaçlarını kamuoyu ile paylaştıklarını vurgulayarak “Anayasa normlar hiyerarşisinin tepesinde yer alır. 61 Anayasası ve 82 Anayasası’nın hazırlanma sürecinde milletin iradesi tecelli etmedi. Milletimiz ‘evet’ oyunu darbecilerin ülkenin başından bir an önce gitmesi için vermiştir. 61 Anayasası 27 Mayıs rejimini kurumsallaştırmıştır. Anayasa değişiklikleri ile 367 ucubesinin önüne geçtik. Demokrasimize rahat nefes aldıracak adımlar attık. Bunların yeterli olmadığını biliyoruz” dedi ve devam etti:
“Uzlaşma aranmadan yapılan anayasalar doğumundan öte sakattır, kriz üretmeye daha yakındır. Yakın siyasi tarihimizde bunun örnekleri bulunuyor. Tartışmalardan yargıdaki gerilime kadar hepsiyle karşılaştık. Devlet ile vatandaş arasındaki ilişkiyi zehirleyen sebebin aynı olduğunu görüyoruz. Artık bazı gerçekleri kabullenmemiz gerekiyor.
Elitlerin uzlaşısını yansıtan mevcut anayasa ile devam edemeyiz. Bu utancı milletimize daha fazla yaşatamayız. Türk demokrasisi yeni ve sivil anayasa yapacak güce, olgunluğa, kudrete sahiptir. Yeni anayasanın milli bir ödev olduğuna inanıyorum.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş dört yıllık seçimsiz bir döneme girildiğini belirterek bu süreçte ‘çağdaş, demokratik, kapsayıcı, kuşatıcı’ bir anayasa hazırlanacağını işaret etmişti.
Kurtulmuş’un 1921 Anayasası’na yaptığı “Şimdi tekrar, aynen 1921 Anayasası’nda olduğu gibi Türkiye’nin katılımcı, güçlü bir anayasa yapma imkânı bu Meclis’te vardır. Yeter ki iyi niyetle, samimi olarak bu meselenin takipçisi olalım” atfı ise halen çok tartışılıyor.
Kurtuluş Savaşı sırasında geçiş süreci için hazırlanan ve sonradan 1924 Anayasası ile değiştirilen 1921 Anayasası’nda laiklik, üniter bütünlük, kadın erkek eşitliği gibi bazı ilkeler bulunmuyor.
Siyasette 1982 Anayasası’nın yerine ‘sivil bir anayasanın’ hazırlanması için istek ve çabalar aslında yeni değil.
12 Eylül askeri darbesinin ardından hazırlanan ve halk oylamasında yaklaşık yüzde 92’yle kabul edilen 1982 Anayasası geçen zaman içinde farklı kesimlerce ‘darbe dönemi anayasası’ olarak görülmüştü. 42 yılda değişiklikler yapılmasına karşılık yerine yeni bir Anayasa için uzlaşı farklı iktidarlar döneminde hiç sağlanamadı.
Bu arada anayasanın farklı hüküm ve bölümlerinde şimdiye kadar 20’den fazla değişiklik yapıldı. Son önemli değişiklik ise 2017 referandumunda parlamenter sistemin yerine Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi getirilmesi ile oldu.
Cumhur İttifakı’nın yeni anayasayla ilgili çalışmalarda önceliğinin Erdoğan’ın seçimlere yeniden katılabilmesi ile partinin iktidarda kalması olacağı tahmin ediliyor.
Erdoğan ve ittifak ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli gerek 2023’teki genel seçim gerekse yerel seçim öncesinde yaptıkları konuşmalarda yeni anayasanın gerekliliğine vurgular yapmıştı.
Ancak iki partinin söylemlerinin yüzde yüz örtüşüp örtüşmediği şu an için bilinmiyor.
MHP Mayıs 2021’de 100 maddelik bir Anayasa değişikliği teklifi hazırlayarak başta AK Parti olmak üzere tüm partilere iletmişti. Bu teklif içinde Bahçeli’nin verdiği kararlar nedeniyle “Kapatılmalıdır” dediği Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) ‘yüksek mahkeme’ statüsünden çıkarılıp özel bir statüde düzenlenmesi de yer almıştı.
Son olarak Bahçeli “Kasten uzatılan HDP’nin kapatma davası sonuçlanmalı, arkasından sıra DEM’e gelmeli, nitekim bölücü partilerin kapısı kilitlenmeli, başka isimlerle açılması Anayasa çerçevesinde engellenmelidir. Siyasi ve demokratik istikrarı zaafa uğratan ve uygulamada şahit olunan bazı çarpıklıklar ilerleyen süreçte giderilmelidir. Önümüzdeki sıcak gündemlerin biri de sivil, demokratik ve kapsayıcı yeni anayasa hazırlığı olmalıdır” demişti.
Hükümete yakın bazı medya organlarında iktidar partisinin cumhurbaşkanı seçimi için gerekli olan yüzde 50 artı 1 şartını değiştirme yönünde isteklerin olduğu belirtiliyor. Ancak henüz iktidarın kamuoyuna açıkladığı resmi bir taslak yok.
MHP ise bu koşulun kaldırılmasına kesinlikle karşı ve bunu 2017’de getirilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin sigortası olarak görüyor. Erdoğan’ın üçüncü kez aday olabilmesinin Meclis’in seçimleri yenileme kararıyla mümkün olacağını ya da anayasa değişikliği gerekeceğini belirtiyor.
Kasım 2023’te 50 +1 şartının değişmesinin iyi olacağını düşündüğünü söyleyen Erdoğan “Çoğunluğu alanın seçilmesi halinde Cumhurbaşkanlığı seçimi de seri olur, uğraştırmaz, yanlış yollara sevk etmez. Mevcutta 50+1 mecburiyeti partileri yanlış yollara sevk ediyor. Kimin eli, kimin cebinde belli değil. Yok altılı, yok on altılı masa” demişti.
Bahçeli, Erdoğan’ın bu sözleri üzerine o dönem “Cumhurbaşkanı’nın yüzde 50+1 bir oyla seçilmesi sistemin temelidir, bu konuda fikrimiz değişmedi” yanıtını vermişti.
Yerel seçimlerden 2023 yenilgisini geride bırakıp 2028’e dönük beklentilerini artırarak çıkan CHP ise anayasa tartışmalarında bir yandan keskin bir itiraz tavrı geliştirmezken diğer yandan uygulamadaki yanlışlara dikkat çekiyor.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel seçimden hemen sonra 4 Nisan’daki açıklamasında iktidarın mevcut anayasayı bile uygulamadığını belirterek “Can Atalay, Gezi tutukluları içerde yatıyor, bizimle Anayasa değişikliği konuşan birisinin önce Anayasa’ya uyuyor olması lazım. Bizi hapisten çıkarmayan biriyle müzakere edemeyiz” demişti.
Önümüzdeki günlerde Özel ile Erdoğan’ın yapması beklenen yüz yüze görüşmenin de konunun gündeme gelmesi durumunda Anayasa değişikliği için önemli olabileceği belirtiliyor.
AK Parti ve MHP parlamentoda anayasa değişikliği için gerekli olan 360 çoğunluğu bulamadığı için muhalefet partilerinin tutumu kritik önemde.
DEM Parti anayasa değişikliği konusunda Kürt sorunu ve anadilde konuşma hakkı gibi MHP için hassas konuları ön plana çıkartırken İYİ Parti ise şu anda genel başkan seçiminin yapılacağı 27 Nisan kongresine hazırlanıyor. İYİ Parti’de kimin seçileceği bundan sonra anayasa değişikliği için izlenecek politika için belirleyici olacak.
14 Mayıs seçimlerinde parlamentoya CHP çatısı altında girerek eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı tartışmaların fitilini ateşleyen DEVA, Gelecek, Saadet ve Demokrat Partili vekillerin izleyeceği tutum da ilgiyle gözleniyor.
Büyük çoğunluğu sağ eğilimli milletvekillerinden oluşan TBMM’de şu anda sandalye sayısı yine benzer oranlarda olsa da 31 Mart’tan zaferle dönen CHP’nin daha aktif bir politika takip edeceği beklentisi var.
Anayasa değişikliklerinin referanduma gidilmeden Meclis’te kabul edilmesi için 400, referanduma gitme çoğunluğu için ise 360 sandalye gerekiyor. AK Parti’nin ortakları MHP ve Hüda Par ile birlikte sandalye sayısı 360’e ulaşmıyor.
Meclis’teki son sandalye dağılımına göre iktidar partisinin 265, Cumhur İttifakı ortağı MHP’nin 50, Hüda Par’ın ise 4 milletvekili var. CHP’nin sandalye sayısı bazı vekillerinin son yerel seçimde belediye başkanı seçilmesiyle 125 oldu.
Geçmiş dönemde Millet İttifakı’nda yer alan, ancak 28 Mayıs’taki ikinci tur sonrası kopan İYİ Parti’nin son kayıplarının ardından 38 milletvekili var. 14 Mayıs seçimlerinde Millet İttifakı ile bir arada olan DEVA’nın 15, Gelecek Partisi ve Saadet Partisinin ortak grubunun 20 sandalyesi var. DEM Parti ise 57 milletvekiline sahip.
Geçmişte Cumhur İttifakı içinde yer alan ancak son yerel seçimde bağımsız ve güçlü adaylar çıkartarak oylarını artıran Yeniden Refah Partisi’nin dört milletvekili var. Şu an beş milletvekili bağımsız, Demokrat Parti’nin üç, Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) üç, Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) iki, Emek Partisi’nin iki, Demokratik Sol Parti’nin ise bir milletvekili bulunuyor.