‘Ahmak’ davası için üçüncü dilekçe: Açık darbe girişimi, savunma yapmak istiyorum
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in terör soruşturmasında tutuklanmasıyla gelişen tartışmada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'ya sert sözlerle yüklendi.
47 yıl sonra Türkiye’nin birinci partisi konumuna yükseldiği yerel seçimlerin ardından özgüven tazeleyen ana muhalefetin ‘potansiyel cumhurbaşkanı adayları’ arasında gösterilen İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hem de İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya sert sözlerle yüklendi.
Devam etmeden önce kısa bir hatırlatma yapalım.
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in “PKK/KCK terör örgütünün mensup ve faaliyetlerinin tespit edilmesiyle ilgili soruşturmalar kapsamında” gözaltına alınıp tutuklanmasıyla siyaset sahnesi bir anda alev aldı.
DEM Parti’yle sağlanan ‘kent uzlaşısı’ kapsamında aday gösterilen Özer ana muhalefetin 31 Mart 2024’te İstanbul başta olmak üzere Türkiye genelinde haritayı kırmızıya boyadığı yerel seçimlerde yüzde 49.05 oy alarak megakentin en kalabalık ilçesinde seçimi birinci bitirmişti. Esenyurt’un nüfusu 891 bin kişi. Bu haliyle çoğu şehirden daha kalabalık.
Kamuoyunda yaşananlara eleştiriler yükselirken, Erdoğan ve İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya operasyonun arkasında duruyordu.
Erdoğan (CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e hitaben): “Bir hukuk devleti içinde PKK terör örgütünün attığı adımlardan rahatsız olan Özel şunu bilmen lazım; hukuksuzluğun olduğu yerde adalet olmaz, adil yönetim olmaz. Bunları öğrenmeye mecbursun. Coğrafyamız bir ateş çemberine dönüşmüşken terör örgütünün mensupları Esenyurt’u kasıp kavururken bundan neden rahatsız oluyorsun? Tam aksi mevcut yönetime destek vereceksin. Attığımız adımlardan geri durmayacağız.”
Yerlikaya: “Hangi partiden olursa olsun terörle arasına mesafe koyan, milli duruş sergileyen, bu bela ile amasız fakatsız mücadele eden belediye başkanlarının başımızın üzerinde yeri var. Terörle iltisaklı olanlardan da hesap sormak bizim vazifemiz. Terör örgütleri ile bir olunmaz. Şehrin emini terör yandaşı olamaz.”
Özel ve İmamoğlu’nun tepki dolu mesajları sürerken, Erdoğan da kendisine yönelik “iftira içeren asılsız ithamlarda bulundukları” iddiasıyla ikiliye bir milyon liralık manevi tazminat davası hakaret davası açmış durumda.
Ekrem İmamoğlu, bunun üzerine 2 Kasım’da TBMM Grubu Çalışma ve Değerlendirme Toplantısı’nın açılışında yaptığı konuşmada sert mesajlar verdi.
“Halkımızın içine sürüklendiği ekonomik bunalımdan, adalet krizinden, demokrasi krizinden bizden başka çıkarak, bilinci en yüksek seviyede taşıyacak başka ortam yok” diyen İmamoğlu, şöyle devam etti:
“Tam da bu nedenle iktidarlarının devamını her geçen gün başka başka kumpaslar kurarak, sağlamaya gayret ediyorlar. Yeni bir yargı tacizini de taze taze bize yaşattılar.
Esenyurt Meydanı’ndaki haklı sözlerimiz, ifadelerimiz ve hatırlatmalarımıza sayın Cumhurbaşkanı kızmış. Hemen avukatına talimat vermiş bana ve Sayın Genel Başkanımıza 1’er milyon liralık tazminat davası açmış.
65 yaşına gelmiş, 40 yılını yaklaşık Türkiye’nin bilim dünyasına ayırmış, Esenyurt Belediye Başkanımız Ahmet Özer’in kişilik haklarını ayaklar altına alırlarken, bizim onlara sorduğumuz gerçek ve kanıtlı sorularımızı kişilik haklarını saldırı olarak görmüşler. Neymiş kamuoyu önünde küçük düşmüş.
Bizim ne kişilerle ne de kişilikleriyle meselemiz olmaz. Ta ki kişilikleri memlekete zarar verir hale gelene kadar. Bizi, cumhuriyetin var oluş sebeplerini yerle bir ederek, milletimizi ülkemizi devletimizi dünyaya sefil ve rezil ederlerken, bunları yaptıkları an tam da bu noktada gereken sözü söylemeyi, gereken soruyu sormayı asla geride bırakmayız. Açıkçası benim konuşmam tam da bu eksendeydi.”
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın “Şehrin emini terör yandaşı olamaz” sözünü hatırlatan İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Ne kadar uydurma safsata bir kısım cümleleri içerin iddianameyi okuduğumda ben o iddianameyi yere fırlattım. Utanç duydum. 10 yıl önceki telefon görüşmesiyle birini terörist ilan eden anlayış, o itham açıkçası dün o sözü söyleyen İçişleri Bakanına döner bumerang gibi vurur.
Şimdi buradan hatırlatma yapmak isterim. 10 yıl önce Fetullah Gülen’e nasıl övgüler düzdüğünü hatırlatayım. 10 yıl önce Türkiye’de “Türkçe Olimpiyatları geldiği aşamayla maşallahı hak ediyor” diyen sensin. Organizasyonu düzenleyen sensin, İçişleri Bakanı olan zat sensin. Sponsor katkısı sağlayan da sensin. 10 yıl önce terör örgütüyle kol kola olan sensin. Ne diyelim şimdi? Dönüp senin söylediğin sözleri sana mı ifade edelim?
Tam olarak senin cümlelerini de o döneme dair seçersen şöyle mi diyelim? “Sureti aktan görünüp, diğer taraftan fikriyle zikriyle terör örgütüyle bir olunmaz” deyip sana mı hatırlatalım. İçişleri Bakanı terör yandaşı olamaz mı diyelim? Nasıl hoşunuza gitti mi sayın İçişleri Bakanı? Siz önce bakanlığınızı kim yönetiyor ona bakın. Ben İçişleri Bakanına seslenmek istiyorum. Sana bile haksızlık yapılsa, ona bile karşı duracak insanlar var bu salonda.”
Sözlerinin devamında nereye gitse ekonomiden sağlığa, adaletten eğitime kadar her alanda bir çöküş tablosuyla karşı karşıya olduklarını belirterek “Herkes sorunlarını ifade ederken, sorunlarının sebebini de çok iyi biliyor. Kimin, hangi uygulamaların ülkemizi böylesi bir sürece taşıdığını çok net ifade ediyorlar. CHP’liler olarak bize sorumluluğumuzu hatırlatıyorlar” ifadesine yer verdi:
“Her gün biraz daha ağır bir bunalıma sürüklenen 86 milyondan bahsediyorum. Halkımız bir kez daha topluma ilham olan, kurucu irade gibi bir irade göstermemizi, tekrar ayağa kalkarak itibarlı bir devlet, her bireyini eşit bir birey olarak seven, kucaklayan, kucaklanan bir ortamın varlığını, sürecin hayata geçirilmesini bekliyorlar.
Nereye gitsem, avaz avaz millet bizi çağırıyor ve bizden bu söylediğim sorumluluğumuzu taşımamızı bekliyor. Adaletsizliklerle kuşatılsa da yerel seçimde bu iktidara karşı durma bilincini gösteren, bizi birinci parti yapan milletimizin bizi çağırdığını hissetmenizi istiyorum. Bu kahredici tabloyu değiştirebilecek tek güç olarak CHP’yi görüyorlar.”
Başsavcılığın açıklamasında belediye başkanının 10 yıldır izlendiği, terör örgütüyle ilintili suç kaydı olan 694 kişiyle irtibata geçtiği, bunların başında PKK’nın Avrupa’daki yöneticilerinden KONGRA-GEL Eş Başkanı Remzi Kartal’ın yer aldığı ileri sürüldü.
Kartal 28 Ekim 2015’ten bu yana İçişleri Bakanlığı’nın ‘en çok aranan teröristler’ listesinde kırmızı kategoride ve savcılığa göre Özer onunla farklı zamanlarda 14 kez görüşmüş.
Özer ise hakimlikte suçlamaları reddetti ve ilçeye kayyım atanabilmesi için gözaltına alındığını söyledi.
Kartal’la aynı aşiretten olduklarını, dolayısıyla bunun suç olamayacağı yanıtını verdi. Banka hesabına yapılan bir transfere açıklık getirirken bu paranın kiracısı tarafından gönderildiğini ve menşeini bilemeyeceğini söyledi.
40 yıldır akademisyen ve profesör olarak devletin çeşitli kademelerinde görev yaptığını ve 10 yıldır da CHP’li olduğunu belirterek “Hukukun, adaletin düzgün işlenmesi gerekir” diye ekledi.
“Esenyurt Belediye Başkanı olduktan sonra iki kişiden birinin oyunu alarak, ki çok büyük bir ilçedir, yedi aydır başarılı şekilde belediye başkanlığı yapıyorum, siyasi bir yönelim yapılıyor, halk iradesi gasp ediliyor, böyle bir durum kabul edilemez, İstanbul’da düzeni bozma yönünde insanlarda infial yaratma amacıyla yapılmaktadır, hem beledi açıdan hem siyasi açıdan sonuçlar doğuracaktır. Dosyadan anlaşılacağı üzere hiçbir belgeye dayanmayan iddialar ile suçlanıyorum.
Örneğin 40 civarında kitap yazmış bir yazarım, bunların bir kısmı bölgesel kalkınmayla ilgili, bir kısmı roman, bir kısmı Kürt meselesiyle ilgilidir. 200 civarında ulusal makalem ve 300 civarında bildirim yayınlanmıştır. Türkiye’nin çeşitli ulusal televizyonlarında görüşüne başvurulmuş kişiyim, hal böyleyken 2002 yılında Öcalan ile yapılan görüşmede iradem dışında ismimin geçtiği iddia ve suçlaması yapılıyor. Yazarım, herkes okuyabilir görüş dercedebilir, orada ismimin geçmiş olması herhangi bir delil midir? Başka bir insanın isminin zikredilmesi bu suçu mu yaratır?”