Kurtulmuş’tan Özel’e ‘eşitlik’ cevabı: Maliye Bakanımız Kürt
CHP lideri Özgür Özel 19 Mayıs dolayısıyla verdiği mesajda "Gerçek beka sorunu şudur. Bir ülkedeki dört gençten üçü 'imkanı bulursam yurtdışına giderim, bir daha dönmem' diyorsa beka sorunu oradadır" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla ‘Büyük Gençlik Yürüyüşü’ne katıldı. Kızılay Güvenpark’tan başlayan yürüyüş Anıtkabir’de sona erdi. Akabinde ana muhalefet partisi lideri gençlere hitap etti.
31 Mart 2024 yerel seçimlerinde sandıktan birinci parti olarak çıktıklarını hatırlatan Özel Türkiye’deki asıl beka sorununun gençlerin yurtdışına gitmek istemesi olduğunu söyledi:
“Gerçek beka sorunu şudur. Bir ülkedeki dört gençten üçü ‘imkanı bulursam yurtdışına giderim, bir daha dönmem’ diyorsa beka sorunu oradadır.”
Özel’in mesajları şöyle:
“Gazi’nin partisi 47 aradan sonra birinci parti olmuştur. Burada başarının sırrını çok sayıda gazeteci yorumcu televizyoncu tartışıyor. Bana soruyorlar nasıl yaptınız diye. 1980 darbesi siyasi partilerin 1980 sendikaların örgütlenmenin bilhassa solun üzerinden talepleriyle geçti. O günden bugüne siyaset kalesinin başarı kapısını partimiz bir türlü aşamıyordu. Üzerinde üç koca kilit vardı. Biz partimizin kongresinden değişim sloganıyla genç dinamik kadrolarla çok sayıda genç ve kadın arkadaşımızla yetkiyi aldıktan sonra oturduk önümüzdeki duruma baktık. Buradan bir kez daha hatırlatmak isterim ki CHP’nin Parti Meclisi’nin (PM) yaş ortalaması 43’tür. CHP’nin Merkez Yönetim Kurulu’nun (MYK) yaş ortalaması 46’dır.
CHP’de MYK’da 18’i gölge kabinede bakan, biri cumhurbaşkanı yardımcısı, 18 genel başkan yardımcısı olarak görevlidir. Sarayın yaptığı görevlendirmede 17 erkek bakan sadece bir kadın bakan varken, o da çok önemlidir, ama aileden sorumlu bakanken. Yani kadınlara mesaj sen ancak aileden çocuktan anlarsın, yaşlıya bakmaktan anlarsın, dışişleri, kültür sanat senin işin değil diyen anlayışa karşı CHP MYK’sında 18 bakanın dokuzu kadın dokuzu erkektir. İşte bu ekiple oturup tartıştık. Siyaset kalesinin başarı kapısı 50 yıldır kapalı, üzerinde kilitler asılı nasıl açarız dedik. Dedik ki o anahtarlar buralar da bir yerlerdedir. 100 yıl önce Gazi nasıl başardıysa ancak öyle başarabiliriz.
Döndük baktık ve bulduk üç anahtar bırakmış Gazi Mustafa Kemal CHP’ye emanet. Birinci anahtar cumhuriyeti kurdu ve cumhuriyeti kurduğunda nasıl yaptı bu işi. Önce üç kilidin üçüncüsünden bahsedeceğim. Cumhuriyetten önce bütün Avrupa bilimle fenle buluşlarla uğraşırken Osmanlı maalesef kuruluş ve yükselme döneminden farklı olarak dogmalarla hurafelerle uğraşıyordu. Matbaanın gelişi bile 200 yıl gecikmişti. Mustafa Kemal ilk önce bilim dedi fen dedi. Biz de bu seçimlerde ölçme ve değerlendirmeyle en çağdaş bilişim yöntemlerini kullanarak aktif yerlere basan bir kampanya yaptık.
İkinci kilide gelince Gazi Mustafa Kemal 100 yıl önce kadını sosyal hayata katmıştı. Avrupa’daki ülkelerden 40 yıl önce seçme seçilme hakkını vermişti. Biz de ikinci kilidi çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin kadınlarıyla aşabileceğimizi düşündük listelerimizde çok sayıda kadına yer verdik.
Birinci kilidi nasıl aşacağız diye düşündük. Bu ülkeyi Mustafa Kemal Atatürk kurdu, dedi ki ‘Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.’ Bunu söylerken birine güvenmesi lazım. Sen toprak olduktan sonra ilelebet bu cumhuriyet yaşayacaksa kime güveniyorsun? Kime emanet ediyorsun. Partinin genel başkanlarına emanet edebilirdi, etmedi. Askerdi, orduya bırakabilirdi. Genelkurmay başkanlarına bırakabilirdi yapmadı. Türkiye Cumhuriyeti’ni Gazi Mustafa Kemal gençlere emanet etti.
İşte bu yüzden Türkiye Cumhuriyeti 105 yıl önce bugün başlayan ilk adımla önce kurtuluş mücadelesini, sonra kuruluş mücadelesini vermiş ve çok kısa sürede bütün sorunlarını teker teker aşarak şahlanışa başlamıştır. Bugün bir kez daha onun emanetine, onun güvendikleri gençler sahip çıkmaktadır. Onun için cumhuriyet dimdik ayaktadır. Size inanıyoruz. 31 Mart akşamı söyledim, herkes kafasına göre bir beka sorunu tarif ediyor. Bir ülkenin esas sorunu işgalin tehlikesi değildir. Çünkü bu ülke işgal edilmeye kalktığında kimin ne tavır koyduğunu biliyoruz. Bugün beka sorunu var diyenler çok övündüklerine baksınlar işgal kuvvetleri İstanbul’a gelince o işgal donanmasına kırmızı halıları sererken onları saraylarda ağırlarken sıkışınca Yıldız Sarayından İngiliz zırhlısına kaçarken bizim peşinden gittiğimiz yanındaki yavere geldikleri gibi gidecekler diyordu.
Gerçek beka sorunu şudur. Bir ülkedeki dört gençten üçü ‘imkanı bulursam yurtdışına giderim, bir daha dönmem’ diyorsa beka sorunu oradadır.”