Özgür Özel hem ‘Bu tartışmaya girmeyelim’ dedi hem de kanaatini açıkladı: Bence İmamoğlu’na ceza istinafta onaylanacak ama Yargıtay aşaması kalacak

CHP lideri Özgür Özel'e göre İmamoğlu'na siyasi yasak tartışması CHP'ye kurulan bir tuzak. Ama Özel bu dava hakkında konuşmaktan da geri kalmadı, davanın olası sonuçlarına göre CHP'nin çeşitli hazırlıklar yaptığını söyledi, kanaatini açıkladı.

Siyaset 3 Ekim 2024
Bu haber 2 ay önce yayınlandı
Özgür Özel.

Bu yılın  31 Martında yapılan yerel seçimden başarıyla ve ilk kez birinci parti olarak çıkan Cumhuriyet Halk Partisi neredeyse seçimin ertesi gününden beri en geç 14 Mayıs 2028’de yapılacak olan Cumhurbaşkanı seçiminde parti adına kimin aday olacağını konuşuyor.

Sadece CHP ve ona yakın duran medyada değil, Ak Parti’ye yakın medyada da CHP’nin adayının kim olacağına, olası adaylar arasında şimdiden başlayan mücadeleye ilişkin sık sık haberler, yorumlar çıkıyor.

CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel daha yerel seçimden hemen sonra partisinin iki olası adayı olduğunu söyledi zaten, bunlar İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’tı. Özel ‘Ben teknik direktörüm, iki santraforumuz var’ diyordu.

Yalnız bu aday adaylarından birinin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun uğraşmak zorunda olduğu bir büyük sorun var. Bu sorun da 2019’da iki kez yapılan seçim sonrası İmamoğlu ile dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu arasında yaşanan ‘ahmak’ polemiği üzerine açılan ‘kamu görevlisine hakaret’ davası.

‘Ahmak’ kelimesi aslında Süleyman Soylu’ya cevaben söylenmişti ama dönemin Yüksek Seçim Kurulu üyeleri bu sözleri üstüne alındı, İmamoğlu hakkında hakaret davası açıldı. Mahkeme ‘Ahmak’ sözcüğünü hakaret kabul etti, İmamoğlu’nu 2 yıl 7 ay 15 gün hapse mahkum etti.

Yerel mahkemenin bu cezasının Yargıtay tarafından da onanıp kesinleşmesi halinde İmamoğlu uzunca bir süre siyaset yasağına tabi olacak, yaygın söyleyiş biçimiyle bırakın Cumhurbaşkanı adayı olmayı muhtar bile olamayacak.

Yerel mahkemenin kararı halen İstanbul Bölge Mahkemesi’nde, yani istinafta. Son haftalarda sık sık tam olarak kaynağı belirlenemeyen söylentiler çıkıyor, ‘istinafın kararını verdiği’ veya ‘vermek üzere olduğu’ söyleniyor. Siyaset kulislerinde sık sık istinafın İmamoğlu ile ilgili vereceği karar hakkında papatya falları açılıyor, ‘Ceza onaylandı’ diyenler çoğunlukta, az da olsa bazen ‘Ceza bozuldu’ diyen de çıkıyor.

Şimdi bu papatya falı açanların arasına CHP Genel Başkanı Özgür Özel de katıldı. Özel’e göre istinaf mahkemesi İmamoğlu’nun cezasını onayacak. Özgür Özel bu tahminini önceki gün çıktığı TV100’de Kübra Par’ın konuğu olduğu yayında söyledi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel programda İmamoğlu’na siyasi yasak gelmesi durumunda yol haritalarının hazır olduğunu söyledi. Özel bu durumun normalleştirilmemesi gerektiğini belirtirken tartışmanın içine çekilmeye çalışıldıklarını söyledi.

Özel’in davaya ve cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmasına ilişkin sözleri şöyleydi:

“Bununla ilgili alt düzeyde arkadaşlar toplantılar yaptı. Birkaç kez Ekrem Bey’le de bir araya geldik. Böyle bir şey olduğunda kademe kademe, gün gün ne yapacağımızı da konuştuk. Orada da bir genel mutabakatımız da var. Ama bunu şimdiden açıklamak doğru bir şey olmaz. Bu cezayı normalleştirmememiz lazım. O yüzden de sanki karar normalmiş de okunması bekleniyormuş… Böyle bir kararın okunmaması lazım, alınmaması lazım. Alındığı takdirde zaten o anda yargı aşaması var. O davayla ilgili kanaatim bir şey yok. Sözüme değer veren herkese şunu söylüyorum, bence siyasi yasak istinafta onanacak ama Yargıtay aşaması kalacak. ‘Acaba Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak gelecek mi, Cumhurbaşkanı adayı olabilecek mi, olamazsa kim olacak, olursa o mu olacak’ tartışmasının içinde bizi tutmaya çalışan bir akıl var bu oyuna gelmeyelim.

‘Aday en katılımcı şekilde belirlenecek’

Ekrem Bey’in bana kendi ifadeleriyle de söylediği ‘İnsanlar bana İstanbul’a bir beş yıl daha hizmet etmem için görev verdi. İstanbul’a odaklıyım. İşimi en iyi şekilde yapmak istiyorum. Bu tartışmaların içinde olmak istemiyorum.’ Bugün Mansur Bey de benzer bir açıklama yaptı. ‘Bizi de bu tartışmaların içine çekiyorlar’ diyor. Bir gün aday belirleneceğinde en katılımcı şekilde olacak. Ben bir kere her bir CHP üyesinin görüşünü alarak, en doğrusunu… Tüzüğümüzde de var. Belki hatta halk yoklamaları yapar. En doğru adayı, en doğru şekilde belirleyeceğiz. Bir tane adayımız olacak ve o adayımızın etrafında hep birlikte kenetleneceğiz. Bu noktada kime görev düşerse tarihi sorumluluğu onurla, gururla taşıyacak.”

‘Seneye kasımda seçim geçerse kapımızı çalmasınlar’

Özel AK Parti’nin seçimlere altı ay kala erken seçim istemesi halinde ne yapacakları sorusuna “Altı ayı bekleyin diyeceğiz. AK Parti eğer seneye kasımda seçimden kaçarsa bir daha peşimizden koşmasınlar erken seçim için” yanıtını verdi.

‘Abdullah Gül’e hep kalktık, Erdoğan’a da 2017’ye kadar kalkıyorduk’

İki gün önce CHP grubu Erdoğan Meclis’e girdiğinde ayağa kalktı. Bir süredir CHP Meclis açılışlarında Erdoğan’ı ayakta karşılamıyordu. Özel bu politika değişikliğiyle ilgili şunları söyledi: “Aslında ilk değil. Yani 2007 yılına kadar zaten kalkıyorduk. Sayın Abdullah Gül’e hep kalktık, Sayın Erdoğan’a da 2017’ye kadar kalkıyorduk. 2017’den sonra galiba, İsmail Saymaz da bugün hatırlatmış, bir 2021 istisnası var. 2021’de bir kalkmışız. Ama o zaman çok kalabalık katılmamışız falan herhalde, öyle bir şey var. Ama mesele şu, normalde aslında belki de şöyle bir şey olacak, bir parlamento geleneği bu. Bu tartışma 1946’ya dayanıyor. 1946’da İsmet Paşa Cumhuriyet Halk Partili bir Cumhurbaşkanı. İçeri girince CHP Grubu ayağa fırlıyor ve hararetli alkışlıyor. Demokrat Parti grubu var artık, onlar oturuyor ve diyorlar ki milletin vekilleri kimsenin karşısında ayağa kalkmaz. 1950’den sonra bu sefer CHP muhalefette ve Demokrat Parti’den seçilen bir Cumhurbaşkanı var. Ve Cumhurbaşkanı salona girince CHP ayağa kalkıyor, tutanaklardan. Ama alkışlamıyor. Demokrat Partililer de sözlerin arkasında duruyor oturdukları yerden alkışlıyorlar. Ve bu kadar enteresan bir geçmişi var bu atışmanın ve süregeliyor, süregeliyor, süregeliyor. Şimdi geldiğimiz noktada 2007’den beri biz kalkmıyorduk. Bu tabii Genel Başkan’ın takdiri olarak daha önce Kemal Bey’in, eskiden kalkıyorduk bir tarihten sonra kalkmıyor, MYK’nın aldığı bir karar. O zaman da çok haklı söylemler vardı, ben de savundum. Yani şunu söyledik o zaman, bunları kimse eşelemiyor, dönülse bakılsa şunu dedik, ‘OHAL’de yapılmış bir referandumla gelen bir cumhurbaşkanına biz artık ayağa kalkmıyoruz. Bu rejim tek adam yetkileri veriyor.’

‘Yeni bir siyaset izliyoruz’

Partili bir cumhurbaşkanına ayağa kalkmıyoruz, bence kuvvetli argümanlar. Gerçekten referandum ve sonrasında yaşanan süreç, öncesi, sırası, sonrası, orada meşruiyet açısından çok ciddi sıkıntılar görüyorum ama bir gerçek var. Ben siyaseti sokakta yapıyorum, ben bu Meclis’in herkes de takdir eder, milletvekili ve grup başkanvekili sürecinde Türkiye’de en çok dolaşan, en çok halkla temas eden milletvekiliydim desem herhalde AK Parti’den de kimse karşı çıkmaz, CHP’den de çıkmaz. Ben siyaseti sokakta yapıyorum ve sokağın sesini dinlemenin şöyle bir faydası var. Yaptığınız işi, sonuç alıp almadığını size gösteriyor. Biz OHAL’deki referandumdan dolayı ve bir partinin genel başkanı olduğu için kalkmamakta bence çok haklıydık ama referandum, birinci seçim, ikinci seçimden sonra sokaktaki insanlar bizim kalkmamamızı, bu meşruiyet tartışmasından değil de Manisa’nın Çobanhisarı’nda Hacıaliler Köyü’ndeki AK Parti seçmeni diyor ki benim seçtiğim Cumhurbaşkanı’na saygı göstermiyorsun. Ve bu CHP açısından bir dezavantaj. Ben daha önce yaptıklarımızı aynen sürdürmek üzere genel başkanlık yapacak olsam bu akışı değiştiremem. Parti 47 yıl sonra birinci parti olduysa farklı şeyler yaptığımız için oldu. Ben bir seçim başarısını tek başıma kendime, ekibe mal etmem. Doğru adaylar önemli, doğru kampanya önemli, konjonktürün katkısı var. Ama şunu da kabul etmek lazım ki yeni bir siyaset izliyoruz ve sonuç aldığımızı görüyoruz. Bir 31 Mart’taki sonuç önemli, iki 31 Mart akşamı ben konuşmada şunu söyledim; o oyların hepsi bize verilmiş oylar değil. Bunun içinde her siyasi partiden oy var. O oyların kendi evlerine dönmeleri de gayet beklenen bir şey. Ama biz 31 Mart’tan beri de bambaşka bir siyaset izliyoruz. Aslında 5 Kasım’dan beri izliyoruz ve 31 Mart’tan sonra daha belirgin. Ve o siyaset anketlerde CHP’yi birinci parti olarak tutuyor. Bugün CHP kurulduğu gibi Türkiye’nin birinci partisi şu anda. Benim bu kararım makama saygı çünkü cumhurbaşkanlığı makamına saygıyı halk bekliyor. Ben de cumhurbaşkanlığı makamına saygılı davranacağımı söylemiştim, devam ediyorum. Ama bir kelime eksik muhalefet yapmıyorum.”

Özel önceki CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Biz CHP’liler yalnızca halk için ayağa kalkarız” sözlerine ilişkin ise “Benim o tweette tek üzüldüğüm nokta, grubun ayağa kalkmayan milletvekilleri için kurduğu cümle, diğer milletvekillerim açısından son derece incitici. Ona çok üzüldüm. Bunun dışında hiçbir şey demem. Bundan sonra da saygıda kusur etmem, polemik yapmam” dedi.

‘Nasıl bir tehdit görüyorsunuz da anlatmıyorsunuz?’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Meclis’in açılışında İsrail ile ilgili yaptığı açıklamayla ilgili soru üzerine Özel şunları dedi: “Bir ülkenin Cumhurbaşkanı diyorsa çok önemli bir mesele, derhal Meclis bir kapalı oturumda, bir gizli oturumda Cumhurbaşkanı Erdoğan ve görevlendireceği bakanların yanında onun ne demek olduğunu bütün Meclis’le paylaşmak durumunda. Nasıl bir tehdit görüyorsunuz da anlatmıyorsunuz? Ha şunu yapıyorsanız, ekonomi kötü, işleri kötüye gidiyor, yakın savaş tehdidi milleti arkama toplar diyorsanız onu da görelim. Gelsinler anlatsınlar. Öyle ‘İsrail Türkiye’ye saldıracak birlik olalım’ deyip oradan kendilerine milletin gönlünden düşmüşken herkesin birden sahipleneceği bir mutabakatı istismar etmelerinden de endişe ederim.”

‘Esat’la görüşmeyle ilgili arka kapı diplomasisiyle sorduk ve olumlu bakıyoruz dediler’

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşmek için gün beklediklerini söyledi: “Esad ile görüşmeyle ilgili arka kapı diplomasisiyle sorduk ve ‘olumlu bakıyoruz’ dediler. ‘Resmi talepte bulunun cevaplayalım’ dediler. Resmi talep yazımızı yolladık. O aşamada Erdoğan ‘ben de görüşeceğim’ dedi. Eskiden Esad ile görüş deyince ‘elleri kanlı Esed’le sen git görüş…’ Dünyanın lafını ediyordu bize, ‘ben de görüşeceğim’ dedi. Tahmin ediyorum, bir bilgiye dayanarak değil. Şimdi Erdoğan’ın görüşmesi olunca, Putin’in aracılık edeceği olunca, bu işin Moskova’da falan olması, orada burada olması gibi şeyler gündeme gelince Suriye tarafı bir durdu gibi geliyor bana.  Bize resmi yazı isteyip gün bitireceğiz demişlerdi. Bu konuda kendilerinden gün bekliyoruz. Ama Esad’la görüşme noktasında benim bu adımım Erdoğan Esad görüşmesini başlatıyorsa ve bu Türkiye’deki sığınmacı sorunu çözecek, oradan bir genel aftan bahsediliyor,  ben bütün Avrupa’nın bu taşın altına elini koyması gerektiğini, Avrupa’nın bütün liderlerinin gözünün içine baka baka söylüyorum. En sonunda SPD’nin Genel Başkanı geldiğinde, açık toplantıda da söyledim, Avrupa’nın da elini taşın altına sokup bu sığınmacıların Suriye’ye bir an önce dönmesi lazım. Biz bunu yapmak istiyoruz. Bizim bunu yapmak istediğimiz şeyde Erdoğan ‘ben de yapacaktım’ diyorsa aman yapsın. Aman yapsın destekliyorum. Hatta yani benim bir kolaylaştırıcılığım olacaksa ben onu yapayım.”

 “İsrail Dışişleri Bakanlığı’ndan uçuş onayı bekliyoruz”

Özel Filistin’e ziyaret konusunda ise İsrail’den uçuş onayı beklediklerini söyledi: “Mahmud Abbas zaten açık davette bulundu, telefon görüşmemizde. İsrail’in bu saldırıları hava sahası ile ilgili  şeyden İsrail Dışişleri Bakanlığı’ndan uçuş onayı bekliyoruz. Ayrıca Sosyalist Enternasyonal Başkanlar Kurulu’nun  bir sonraki toplantısının, hatta olağanüstü bir toplantıyla hemen Ramallah’ta yapılmasını söyledim. Gittiğimde Mahmud Abbas’la onu da konuşacağım. Mahmud Abbas’tan zaten çağrı var, beklenti var. İsrail izin verecek, uçuşumuzu yapacağız ama görüyorsunuz saldırılar var şu anda oraya uçamayız.”

‘Libya tezkeresi bir daha gelirse evet diyeceğiz’

Özel Libya tezkeresi bir daha geldiğinde ‘evet’ oyu vereceklerini söyledi: ”Çünkü Libya tezkeresi o gün ‘hayır’ dediğimizde bir savaş tezkeresiydi ve Mehmetçik çok tehlikeli bir bölgeye gidiyordu. Doğru bulmamıştık ama o tezkere şimdi bir barış tezkeresine dönüştü. Çünkü artık orada yavaş yavaş çatışmalar durdu. Orada bir tugayımız var, o önemli. Ama orada bir de paramiliter birtakım güçler olduğu ve bunların da orada bulunduğu oluyor. Bu konuyla ilgili itirazlarımızı uygun bir zamanda Meclis’te bir kapalı oturum talep edip hükümete ileteceğiz. Libya tezkeresi bir daha geldiğinde, endişelerimizin bertaraf edilmesini de isteyip Libya tezkeresi oraya barış temin etmek istediği için ve münhasır ekonomik bölge anlaşmasının güvencesi olduğu için evet oyu vereceğiz. Ben, Libya Münhasır Ekonomik Anlaşması’na da dönemin Dışişleri Bakanı’na çağrı yapıp da ‘Hemen bu hafta getirin, geçirelim’ diyen grup başkanvekiliyim. Torba tezkereye karşıyız. Türkiye’ye yabancı asker sokulmasını bu tezkereye koyuyorlar, yanlış buluyoruz. Suriye ile Kuzey Irak’ı aynı torbayı koyuyorlar, karşı çıkıyoruz. IŞİD’le ilgili endişelerimiz oluyor. Tezkereyi ayırırlar, itirazlarımızı bertaraf ederler, yazarken müzakere ederler. Neden evet oyu vermeyelim?”

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.