Erdoğan’dan dikkat çeken hareket: Filistin’in iki rakip gücü Abbas ve Heniyye’yi bir araya getirdi
Washington Post gazetesi, Erdoğan ve Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanlığı için yarıştığı ikinci turda Suriyeli mültecilerin direkt hedef haline gelmesini, bir mültecinin ölümü üzerinden anlattı. Gazete, siyasetçilerin mülteci söylemlerinin Suriyelilerin 'güvensiz hissetmelerine' yol açtığını yazdı.
Seçimlerin ikinci tura kalmasının ardından Kılıçdaroğlu kampanyasında sert bir geçiş yaparak, Suriyeli mülteci meselesine ağırlık verdi. Bu çerçevede Suriyelileri bir yıl içinde ülkelerine göndermeyi şart koşan Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’ın ikinci tur için desteğini aldı. Metrolarda ve reklam panolarında ‘Suriyeliler gi-de-cek’ yazılı Kılıçdaroğlu afişleri asılmaya başladı. Kılıçdaroğlu’nun bu ani politika değişimi Amerikan gazetesi Washington Post’ta da yer buldu.
Gazete haberine çarpıcı bir nefret suçu cinayetiyle başlıyor.
28 yaşındaki Suriyeli Salih Sabık, 20 Mayıs’ta İstanbul’daki çorap fabrikasında ilk iş gününde Türk iş arkadaşıyla yumruk yumruğa kavga etti. Kavganın sebebi ise belirtilmiyor. Görgü tanıkları, Türk olanın kısa bir süre sonra yakındaki bir restorandan aldığı bıçakla Sabık’ı göğsünden bıçakladığını söyledi. Sabık hastaneye ulaştığında çoktan ölmüştü. Washington Post’a konuşan çocukluk arkadaşı İslam, “Sadece bıçakla öldürülmedi. Bize karşı ırkçı ideolojiyi insanların kafasına yerleştiren siyasetçilerin sözleriyle öldürüldü. Bu, böyle gerçekleşen son ölüm olmayacak” dedi.
İslam, Sabık’ın ölüm haberini WhatsApp grubunda öğrenmiş. Bunun bir şaka olduğunu düşünmüş, zira Sabık her zaman şakalar yapan biriymiş. Ancak İslam’ın anlattığına göre son zamanlarda şaka yapmayı bırakmış, sokakta yürümenin bile kendisini tedirgin ettiğini söylemiş. İslam ve Sabık, 2014 yılında IŞİD militanlarının kontrolüne geçen Rakka’da büyümüş. Türkiye’ye 2018 yılında gelmişler.
Birçok Suriyeli gibi İslam da Türkçeyi öğrenenlerden. Ancak Washington Post’a, “Keşke öğrenmeseydim. Sosyal medyada yazılan ırkçı yorumları görmezden gelmek artık neredeyse imkansız” dedi. İslam aldıkları geçici kimlikleri ‘tuzak’ olarak görmeye başladıklarını, çünkü iş bulamasalar bile kimlikleri sebebiyle kayıtlı oldukları ilde kalmak zorunda olduklarını söyledi.
Suriye’nin doğusunda yaşayan hukuk aktivisti Taha El-Gazi gazeteye yaptığı açıklamada bu tür nefret suçlarının bu ay içinde karşılaştığı dördüncü vaka olduğunu söyledi. Günler önce de Kilis’te kaçırılarak öldürülen 9 yaşındaki Suriyeli kızın davasını incelediğini anlatan El-Gazi kurbanların genellikle genç erkekler ve çocuklar olduğunu söyledi. Yetkililer Sabık’ın ölümüyle ilgili olarak bir kişiyi gözaltına aldıklarını açıklasa da başka ayrıntı vermediler. Sabık’ın ölüm nedeni olarak ‘iş yerinde yaralanma’ yazılmış.
Washington Post, “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kritik ikinci tura hazırlıklar yapılırken, Sabık ve İslam gibi insanların kaderi de oy pusulasında yer alacak. Yıllar süren ekonomik krizin ardından Suriyeli mülteciler ve sığınmacılar, ülkenin yapısını değiştirdiklerini ve zorla ülkelerine geri gönderilmeleri gerektiğini savunan siyasetçiler için kolay hedef haline geldi. Seçim döneminden önce bile zorla sınır dışı edilme, polis zorbalığı ve şiddet içeren nefret suçlarının oluşturduğu dalga, birçok Suriyelinin kendilerini kuşatma altında hissetmelerine neden oluyordu” diye yazdı.
İkinci tura kalan her iki liderin de Suriyelilere yönelik halka sözler verdiğini belirten Washington Post, “Cumhur İttifakı’nın adayı Tayyip Erdoğan’ın taahhüdünün 1 milyon Suriyeliyi göndermek olduğuna, Kılıçdaroğlu’nun ise işi bir adım ileriye götürerek tüm Suriyeli mültecileri göndermeyi esas seçim vaadi yaptığına” yazısında yer verdi. Gazete, Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’un dört bir yanında asılan ‘Suriyeliler gi-de-cek’ afişlerini ‘kaygı verici’ olarak nitelendirdi.
Suriye’de 2011’de iç savaşın patlak verdiği ilk dönemde Suriyelilerin Türkiye’de hoş karşılandığını ve Erdoğan’ın Türkiye’ye gelen mültecilere, “Çok acı çektiniz, burası sizin ikinci eviniz” dediğini hatırlatan gazete, ülkenin gittikçe kendi krizleriyle boğuşur hale gelmesinin ardından bu hoş karşılamanın azaldığını, ‘ana akım medya kanallarının mültecileri işgalci olarak nitelendirdiğini ve kanıt olmaksızın Suriyelilerin Türklerin işlerini ellerinden aldıklarını söylediklerini’ yazdı.
Washington Post, “Birçok Suriyeli için evlerine dönmek düşünülemez bir şey. Hak örgütleri, ülkelerine dönen mülteciler arasında tutuklananlar, tacize uğrayanlar ve zorla askere alınanlar olduğunu kanıtladı. Bazıları hiç iz bırakmadan ortadan kayboldu” dedi.