Oğuz Can Aydın
Yeni keşfedilmiş genç yetenekler, özel uçakla inen süper yıldızlar, ezeli rakiplere atılan çalımlar… Transfer dönemi, bazı futbolseverler için kupa uğruna büyük savaşların verildiği lig maçlarından bile daha keyifli. Yeni sezona hazırlık aşamasında transferler doyuruyor karnımızı. “Atanın da tutanın da iyi olacak” dendiğinde son derece basit görünen alım-satım işlemlerinde kazın ayağı pek de öyle değil. Önceden son derece yalın ilerleyen süreç Bosman Kuralları, serbest kalma bedeli, imaj hakları, şu, bu, o derken artık 10 binlik yapboz kıvamında.
Arda Güler. 18 yaşındaki genç yetenek şu sıralar transfer gündeminin ilk sırasında. Bir gün Avrupa’ya uçuyor, ertesi gün Fenerbahçe’de kalıyor. Milan, Barcelona, Real Madrid gibi devler kulüp binasının önünü Zincirlikuyu metrobüs durağına çevirmiş durumda. 17,5 milyon euro getiren Arda’yı alır. Bu meblağ Arda’yı isteyen kulüpler için bozukluk bile değil. Oysa 1982’de Dünya Kupası’nda sahneye çıkmış ve daha 22 yaşında yıldızlar üzeri bir mertebeye gelmiş Maradona için Barcelona’nın ödediği ücret sadece 7,3 milyon euroydu. Arda ise henüz A Takım düzeyinde 100 maça bile çıkmış değil.
Rakamlar konuşsun biraz. Karim Benzema’nın 200 milyonluk maaşı, Real Madrid’in Jude Bellingham’a ödediği 103 milyonluk bonservis bedeli, Neymar’ın 222 milyonluk rekoru bizim için bir ipucu olabilir. Futbol devasa bir endüstri ve bahsi geçen paralar artık bunlar. Tüm dünyada hayatı neredeyse 500 gün durduran pandemi dönemi hariç transfere ödenen paralar hep arttı. 2022/23 sezonuna başlarken harcanan bonservis ve maaşlar salgın öncesi rakamlara yeniden yaklaştı. Geçen yıl yaz transfer döneminde dolaşıma giren para 9 milyar euro. Son on yılda Avrupa’daki transfer enflasyonu %116. Bunlar TÜİK verileri de değil. Uluslararası Spor Çalışmaları Merkezi’nin (CIES) rakamları. Ve fiyatlar şüphesiz artmaya devam edecek.
Premier Lig devasa yayın gelirleri sayesinde salgın zamanı bile hatırı sayılır harcamalara devam etti. Küme düşen takımın Şampiyonlar Ligi’ni kazanan takımdan daha fazla gelir elde ettiği bir ülkede aksi de pek mümkün değil. 2013/2014 sezonundan bu yana diğer beş büyük ligde transfer ücretleri %8,5 artarken, Premier Lig’de bu oran %12,6. Dünyada tüm transfer ücretlerinin çeyreğini beş büyük lig öderken bunun içindeki %40,2’lik payıyla pastadaki en büyük dilim Premier Lig’e ait.
Bu kadar para kime veriliyor peki? Onun da cevabı mevcut. Her takım ilk etapta kendi eksiğine uygun hareket ediyor. Kulüpler veteran starlara para dökmek yerine geleceğe yatırım modeline çoktan geçmiş durumda. Zira 21 yaş altı bir oyuncunun son 10 yıldaki değer artışı %12,8’e vururken 30 yaş üstü oyuncuların değeri %3,6 oranında yükseldi. Genç oyuncuları ucuza alıp pahalıya satmak kulüplerin ekonomisini de sürdürülebilir kılıyor. Gelişmekte olan ya da futbola yakın dönemde yatırım yapmaya başlayan düşük kalibre ligler istisna.
Yaşı geçtik. Sonraki faktör pozisyon. Bazılarını sevinçten bazılarını üzüntüden ağlatan gol ordinaryüsleri hala pazarın en gözdesi. Yatırımların yarıdan fazlası hala hücum bölgesine. Ama fiyatlar başka kafadan konuşuyor. Hücum bölgeleri kalecilerden sonra fiyatı en az artan mevki. Bek ve stoperlere biçilen ücretler ise on yıl öncekinin yaklaşık onda biri kadar artışta. Bunun en büyük müsebbibi Pep Guardiola. Pas, pas ve daha çok pas felsefesiyle hayatımıza giren Pep her ne kadar sistemini güncellemiş olsa da pasör stoper, oyunu genişleten bek gibi kalıplar ortaya çıkardı. ‘Kasap’ stoperler artık paranın aktığı yerin merkezine girmek üzere.
Zaman içerisinde -her ne kadar çoğumuzu rahatsız etse de- futbol endüstrileşti. Sponsorluklar geldi. Yayın gelirleri arttı. Pazarlama stratejileri gelişti. Kulüpler büyüdü. Hem transferler hem de ödenen paralar sol şeride çıkan taksici süratiyle artmaya devam edecek. Biz büyüdük ve kirlendi dünya demiyorum. Futbol artık kenar mahalledeki abi şıklığında değil. İstediğini almak için naz yapan şımarık bir çocuk kıvamında. Bununla kavga etmenin bir faydası yok.
Not: Veriler CIES’in Şubat 2023 tarihli aylık raporundan alınmıştır.