Beşiktaş eski Fenerbahçeliye duacı… Bir tek o ayakta kaldı
Bu maçın kazanılması beklenen bir şey. Fakat sezon başından beri hiç azalmayan hücum aşkı başka bir şey. Beşiktaş sadece kazanmıyor çağlıyor da. Bu takımın tutmayla işi olmayacak. Atarak kazanacak. Dünkü gibi.
Göründüğü kadar rahat kazanmadı Beşiktaş. Ama göründüğü kadar iyi oynadı. Müthiş bir hücum tutkusu var bu takımın. Vereceği pozisyonları umursamayacak ve hep bir fazlasını atabilecek gibi duruyorlar. Daha da güzel olan şey şu. Çok estetik ve eğlenceli bir futbol oynuyorlar. Şen şakrak. İnönü’de nefis maçlar izleyeceğimiz adeta garanti. Siyah-Beyazlı taraftarları mest edebilecek bir heves bu.
Maça gelirsek: Hem çok kolay geldi tur hem de çok zor. Avrupa maçlarının en ‘gıcık’ yanı budur. Daha ilk yarıda birkaç tura yetecek kadar pozisyon yakaladı Beşiktaş. 12 şutun 6’sı kaleyi buldu, 3’ü gol olması gereken cinstendi. Ama tek golle yetindiler. Özellikle Rafa Silva, Semih ve Rashica üçlüsü, yani belki de Türkiye’deki en seri forvet arkası triosu müthiş yüklendi. Musrati ve Gedson da hücum presi tamamlayınca sağlı sollu kroşeler indi. Erken gelen gol sayesinde tam bu kadroya uygun bir oyun oluşmuştu. Bunu çok iyi değerlendirdi Siyah-Beyazlılar. Sadece ikinci gol yoktu.
Bu yüzden bir türlü gardı düşmek bilmedi Lugano’nun. Antipatik olduğu kesin olan Papadopulos’un önderliğinde defans iyi direniyordu. Ama El Wafi’nin pas hatalarını iyi çalışmıştı Van Bronckhorst. Ondan çok top kaptı Kara-Kartal. Oyunu da iyi ördüler. Biraz son vuruş zaafı, biraz da Lugano’nun fizik kalitesi ikinci golü erteledi sadece. Bu sayede İsviçre temsilcisi maçı ikinci yarıya taşıdı.
Yeni devrenin başında skorun 1-1’e geleceği belliydi. İki nedenle. Futbolun batıl itikadı gereği atamayana attılar. İkincisi, Lugano teknik direktörü Croci-Torti çok akıllı iki değişiklik yaparak ilk yarıdaki Beşiktaş etkinliğini -en azından bir süreliğine- durdurdu. Ama golü bu sayede bulmadılar. Beşiktaş çok manasız, neredeyse 2 gole ihtiyacı olan bir takımmış gibi bir önde presteydi. Çizgi defansta yakalandılar. İki pasla golü yediler. Avrupa’da ortalama hiçbir takımın affetmeyeceği bir hataydı bu. Lugano da affetmedi.
İnönü ahalisi için asıl kıymetli durum bundan sonra oluştu işte. Umursamadı Beşiktaş. Oyununu da değiştirmedi. Vitesi yükselttiler sadece. Yüklenmeye aynen devam dediler. Sonra öyle bir gol attılar ki, bu takımın tutarak değil atarak kazanacağından emin olduk. Gedson’la başlayan ve onun vuruşuyla biten gol sadece skoru değiştirmedi, oyundaki dengeyi de alt üst etti. İlk yarıdaki gibi de olmadı sonrası. Art arda öyle bir girişti ki Siyah-Beyazlılar, Lugano havlu atma aşamasına geldiğinde daha maçın bitmesine 15 dakika vardı. Rafa Silva da, Immobile de artık kontrolden çıkmıştı. Ne olduğunu anlamadan 4-1 oldu skor. Beşinci gol cila olsun diye atıldı.
Beşiktaş gerçekten heyecan verici bir takım haline gelmiş durumda. Bu durumu en iyi gören de sanırım Lugano’nun genç teknik direktörü olmuş. Ne demişti rakibi için maç öncesi: ‘Oyunculardan ziyade mantalite değişmiş.’ O yüzden bu kurgunun sahibi van Bronckhorst’a en büyük alkışı göndermek gerek.
Bu yeni mantaliteyi izlemeye zevkle devam edeceğiz.