Spor 24 Mart 2024
Bu haber 1 ay önce yayınlandı

Bir başkadır Liverpool aşkı: İstanbul’da yalnız yürümeyenler

'Asla Yalnız Yürümeyeceksin' mottosuyla yola çıkan Liverpool'un liman işçilerinin kurduğu takıma gönül verenler İstanbul'da 'kırmızı'ları yalnız bırakmıyor. Peki kimdir bu İstanbul'daki Liverpool sevdalıları?

2004-2005 Şampiyonlar Ligi finali İstanbul’da yapıldı. Milan ilk yarıyı üç gol atarak önde kapadı. Birçoklarına buradan geri dönüş imkansızdı. Atatürk Olimpiyat Stadı’nda ikinci yarının başında İngiliz taraftarlar tek ağızdan tribün marşı ‘You’ll Never Walk Alone’u (Asla Yalnız Yürümeyeceksin) söylemeye başladı. Liverpool futbolcuları adeta komadan çıkıp hayata döndü. 3-0’dan geri dönüp skoru 3-3 yapan, penaltılarla kupayı kaldıran Liverpool tarih yazdı. Çoğu otoriteye göre tarihin en iyi final maçı olarak gösterilen karşılaşmaya İstanbul ev sahipliği yaptı. O gün sadece İngilizlerin değil birçok Türk taraftarın gönlünü kazandılar. Bunu nereden mi biliyoruz? O günden sonra İngiliz takımına gönül veren Türk taraftarlardan…

Liverpool’u bir takım tutmaktan ziyade yaşam biçimi haline getirenler İstanbul’da maçları beraber seyrediyor. Pozisyonlara birlikte tepki gösteriyor. Kapılarını 10Haber’e açan Liverpool Türkiye’de sadece bir takım sevgisinden daha fazlasını, hayatını aşkını bulanlar bile var.

Liverpool’u bu kadar çekici hale getiren ne? Tamam, Türkiye’de futbol, izleyenlere yeşil zeminde bir şeyler sunmaktan çok kaos vaat ediyor. Güzel oyunu arayanlar yüzünü Premier Lig’e çeviriyor. Ancak bunların yanı sıra Liverpool’un tarihi de onun çekim merkezi olmasını sağlıyor.

Stadyum boş kalmasın diye kurulan bir kulüp

Liverpool şehri İngiltere’nin en önemli liman kentlerinden biri. Sanayi devriminin toplumun yapısını etkileyen en önemli faktör haline geldiği 1800’lü yılların sonunda bu büyük şehrin büyük bir futbol takımına ihtiyacı doğuyor. İşçi sınıfının sömürüden başını kaldırıp biraz olsun insani eğlenceye ihtiyaç duyduğu o anlarda futbol ortaya çıkıyor. Ancak Liverpool kentinin o büyük takımı, tahmin edildiği üzere Liverpool değil, Everton. Maviler, 1878’de kurulduğunda maçlarını Anfield’da oynuyordu. Anfield’daki sahanın sahibi aynı zamanda Everton’da da direktörlük yapan John Houlding diğer yöneticilerle anlaşmazlığa düştü. Ona öfkelenen diğer yöneticiler, Everton’ı Anfield’ın yanından akan Merseyside nehrinin hemen karşısına, Goodison Park’a taşıdı.

Anfield boş kalmıştı. John Houlding ise Everton’ı geri getirmeye çalışmak yerine yeni bir takım kurarak onlarla rekabet etme yolunu seçti. 1892’de Liverpool’un temelleri aslında böyle atıldı.

 

Liverpool’un ilk FA Cup zaferi ardından yapılan kutlamadan bir görüntü.

Houlding’in Anfield’da oynaması için yeni kurduğu takıma verdiği ilk isim Everton oldu. Ancak İngiltere Futbol Birliği bu ismi veto etti. Sonunda Liverpool’da karar kılındı. Kurulduğu sezon bir üst lige yükselen Liverpool, asansör misali geçen inişli çıkışlı emekleme yıllarının ardından 1901’de kazanılan lig şampiyonluğuyla ilk büyük kupayı müzesine götürdü. O yılların en önemli organizasyonu FA Cup’ta takım 1914 yılında finale kadar yükseldi ancak ‘Kırmızılar’ bu kupayı Burnley’e kaybetti. FA’yi kazanmak için 1965 yılına kadar sürecek uzun bir bekleyiş başladı. 1923’te kazanılan dördüncü lig şampiyonluğunun ardından kulüp 1947’ye kadar sürecek başarısız bir döneme girdi. Ancak her şerde bir hayır var derler ya Liverpool için de öyle oldu. O dönemde liman işçileri, destekleyecekleri takımı buldu: Merseyside’ın kırmızıları… Kendilerini İngiliz görmeyen, ‘Scouse’ diye tabir eden, çoğunluğu İrlanda ve İskoçya’dan gelip bu İngiliz liman kentinde işçilikle geçinenler artık yalnız değildi. Liverpool, sola yakınlığı ve işçi-emekçi sınıfına ‘Asla yalnız yürümeyeceksin’ mottosunu aşılayışıyla futbolun aslında futboldan çok daha fazlası olduğunu herkese ispat ediyordu.

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından inişe geçen Liverpool, 1954 yılında bir alt lige düştü. Kulübün kaderi ise 1959’da değişti. İleride ‘efsane’ olarak hatırlanacak Bill Shankly takımın başına geçti.
Kırmızılar 1962’de birinci lige döndü. Lig şampiyonluğu, FA Cup zaferi ve Avrupa’da kazanılan UEFA kupasıyla şehri mavi Everton’dan devralıp kırmızıya boyadı. Liverpool ismi futbolun olduğu tüm diyarlarda biliniyordu.

Bob Paisley, kulüp tarihinin en büyük efsanelerinden biri olarak görülüyor.

Bill Shankly’nin emekliliği sonrası görevi devrettiği isim olan Bob Paisley ise bayrağı daha da ileri taşıyıp kulübün müzesine altı İngiltere ligi ve 1977 – 78 ve 81 yıllarında üç Şampiyonlar ligi şampiyonluğu kattı. ‘Kırmızılar’ altın çağını bu dönem yaşadı.

Art arda facialar

1985 yılında bir kez daha Şampiyonlar Ligi’nde zafere bir adım uzaklıkta olan Liverpool, Juventus’a karşı oynanan final öncesi Heysel faciası olarak adlandırılan acı olayı yaşadı. Üzüntü sadece finali kaybetmek değil. Onlarca İtalyan taraftarın ölümünden sorumlu tutulan Liverpool, altı yıl boyunca Avrupa kupalarından men edildi.

Hillsborough faciasında hayatını kaybedenler Liverpool tarafından her yıl anılıyor.

1989’da bu kez benzer bir olay olan Hillsborough faciasında tamamı Liverpool taraftarı 97 kişinin ölümü takımı bir kez daha derinden yaraladı. Ancak kulübün rengini kanlarıyla renklendiren taraftarlarını hiç unutmayan Liverpool öğretisi, tüm bu acı olaylardan güçlenerek çıkmayı başardı. Uzun yıllar şampiyonluktan uzak kalan Liverpool, Avrupa kupalarında başarılı olsa da uzun yıllar Premier lig şampiyonluğundan uzak kaldı. Alman menajer Jurgen Klopp’un gelmesi kulübün kaderini tekrar değiştirdi. 2019-20 sezonunda Premier Lig şampiyonluk kupasına adlarını yazdırdılar.

İstanbul’da bir Liverpool klanı

Hem Avrupa’daki başarılar, hem birleştirici yapısıyla Liverpool tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sevilen bir kulüp. Ancak bazıları, Liverpool’u bir takım tutmaktan ziyade yaşam biçimi haline getirdi. Bunu yerinde gözlemlemek için rotamızı İstanbul’daki Liverpool taraftarlarının toplanıp beraber maç seyrettiği Beyoğlu’ndaki James Joyce’a çeviriyoruz. Liverpool Türkiye her maç orada buluşup maç izliyor. Büyük karşılaşmalarda yüzlerce taraftara rastlamak mümkün. Hatta Şampiyonlar Ligi finalini 1000’in üzerinde katılımcıyla izlemişlikleri bile var. Mekanda, ‘Kırmızılar’ın şampiyonluk yarışındaki en büyük rakiplerinden Manchester City karşılaşması için büyük hazırlık yapılmış. Tahmin edemeyeceğimiz kadar büyük bir kalabalığın içine dalıyoruz. Pankartlarla donatılmış bir mekanı, orijinal dildeki spikerden yayına verilen maç, Liverpool taraftarlarının sesinden İngilizce tezahüratlar ve ‘Ada Futbolu’ denince akla gelen ilk şey, bira! Ortamın eğlencesine kendimizi kaptırmadan bu oluşumun kurucularına mikrofon uzatıyoruz. Kimdir bu Liverpool Türkiye üyeleri?

Liverpool Türkiye’de başlayıp Anfield’a uzanan bir evlilik öyküsü

Ulfan İsmihan – Liverpool Türkiye

Manchester City maçı nedeniyle eşiyle birlikte büyük bir heyecan yaşayan Ulfan İsmihan, Liverpool Türkiye’nin ilk kıvılcımını atan kişi. İstanbul’daki taraftar topluluğunun hikayesini şöyle anlatıyor: “Dünyanın dört bir yanındaki taraftarların oluşum kurduklarını gördük, neden Türkiye’de olmasın dedik. Liverpool’a başvuruda bulunduk ve resmi taraftar oluşumu olmayı başardık. Dünya üzerinde sayılıdır Liverpool’un resmi taraftar kulüpleri, Liverpool Türkiye de bunlardan biri oldu. Burada yüzlerce insan Liverpool maçı seyrediyor ve bu insanların yarısı Türk takımı da tutuyor ama emin olun bir diğer yarısı da sadece Liverpool’u tutan insanlar…”

Dilek İsmihan – Liverpool Türkiye

Ulfan, ilk düdük heyecanını eşiyle birlikte bekliyor demiştik, onların hikayesi de biraz ilginç aslında. Dilek ile Liverpool Türkiye aracılığıyla tanışıyorlar. Yani takım sevgisini değil hayat arkadaşını da Liverpool sayesinde bulmuş. İkisi de o kadar koyu Liverpool taraftarı ki evlilik teklifi bile Anfield’da geliyor. Dilek bize Liverpool’a gönül verişini şöyle anlatıyor: “Taraftarlığım 2005’e dayanıyor. 25 Mayıs benim doğum günüm, 25 Mayıs 2005 de Liverpool’un İstanbul’da Şampiyonlar Ligi finalini kazandığı gün… Futbolun içinde büyüyen bir çocuktum, bu sebeple o maçı izleyerek Liverpool hayranlığım başladı. Zaten eşimle de Liverpool Türkiye aracılığıyla tanıştık. Liverpool iyiyse bizim haftamız da iyi geçiyor.”

Mehmet Can: Liverpool sola yakın bir şehir

Mehmet Can Pulat – Liverpool Türkiye

Liverpool Türkiye’nin kurucularından, aynı zamanda da oluşumun duyulup yayılmasında en önemli pay sahiplerinden biri olan Mehmet Can Pulat da Dilek gibi öğretmen. Aynı zamanda oluşumun sosyal medya hesaplarının admini. Onun paylaşımları sayesinde kısa sürede çok fazla kişiye ulaşıp büyüyen Liverpool Türkiye, belki de 10 sene öncesinde onun bile hayal edemeyeceği seviyeye ulaşmış. Mehmet Can’a Liverpool’un onun için ne anlam ifade ettiğini soruyoruz, yanıtlıyor: “Amacımız Türk kültüründen bağımsız bir şey yaratmak değil. Sadece böyle bir kulüp var ve kendimizi bulduğumuz bir ortamdayız. Şehrin yapısıyla, sosyolojisiyle, inandığı değerlerle, kulübün inandığı değerlerle… Tabii ki daha sola yakın bir şehir, daha ezilen bir şehir. İrlandalı göçmenlerin ve azınlıkların olduğu bir şehir Liverpool. Dolayısıyla pek çok açıdan zor şartlar altında kalmış bir şehirden bahsediyoruz. Manchester gibi sanayi devriminin doğduğu şehrin altında ezilmiş bir yer Liverpool. Bunun getirdiği belli başlı duygusal yanlar var. Liverpool şehri ve şehrin futbol kulübü de bunu baştan aşağı yansıtıyor.”

Maç 1-1 bitiyor. Son dakikada bir pozisyonda penaltı verilmemesine sinirleniyorlar.  Karşılaşma sanki Liverpool’da bir mekanda izleniyor. Son düdükle birlikte işimiz bitiyor. Dışarı çıkıyoruz. İngiliz futboluna ve Liverpool’a ilgi duyan herkesin bir kez olsun deneyimlemesi gereken bir aksiyonu yaşadığımızın farkındayız. Zaten bir kez bu keyfi tadan Liverpool ailesinin uzağında kalamıyor. Kalabalıktan bunu anlıyoruz.

Jürgen Klopp'tan ilk veda busesi: Liverpool Lig Kupası'nda şampiyon!Jürgen Klopp’tan ilk veda busesi: Liverpool Lig Kupası’nda şampiyon!

 

Liverpool Türkiye’nin önde gelen isimlerinin maç günü heyecanına konuk olduk.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.