Galatasaray’a gelişi olay, gidişi kolay oldu: Oğulcan Çağlayan
Derbide kâğıt üzerinde Galatasaray favori konumunda. Fenerbahçe ise şampiyonluk şansının sürmesi için varını yoğunu koymak zorunda. Okan Buruk’un ekibine şampiyonluk için tek puan yetse de galibiyeti kovalayacak.
Malum, futbol üç ihtimalli bir oyun. Bu üç ihtimalden ikisi Galatasaray’ın bu gece ‘Şampiyon’ unvanıyla buluşmasına yetecek. Evet, bir uzun maratonun daha son dönemeçlerindeyiz ve zirvenin sahibinin ‘Resmen’ ilan edilmesi için önümüzde uzatmalarıyla birlikte topu topu iki 90 dakika var. Ve üstelik bu mücadelelerden ilk bir derbi…
Maç, bu son iki viraja yarıştaki partneri Fenerbahçe’nin önünde altı puanlık bir avantajla önde giren Galatasaray’ın evinde oynanıyor. Dolayısıyla Sarı-Kırmızılılar, Sarı-Lacivertli rakibine karşı sahasında oynamanın avantajıyla çıkıyor. Ama her ne kadar iki takım arasında son dönemde oynanan maçlardan yüzü gülerek ayrılan taraf Aslan olsa da ‘derbi’ demek, her türlü sonuca açık bir mücadele demek ve Kanarya da ev sahibi kadar umutlu ve üç puan beklentisi içinde. Zaten konuk ekibin ‘Şampiyonluk’ umudunu sürdürmesi için bu gece kazanmaktan başka çaresi yok… Öte yandan Okan Buruk’un öğrencileri yarışın sonuna doğru vites arttırırken İsmail Kartal’ın talebeleri ise beklenmedik puan kayıplarıyla taraftarını üzdü. Kâğıt üzerinde elbette Sarı-Kırmızılı cephe favori konumunda ama ‘Karşı’nın temsilcisi adına bu derbi sezona ait ümitlerin devam etmesi için son şans. Varını yoğunu koymak zorundalar.
Peki Galatasaray’ın artıları neler? Öncelikle bu sezonun en iyi çıkış yapan ismi Barış Alper Yılmaz’ın fizik güce dayalı verimli ve sonuca yönelik performansı. Genç oyuncu kendisini çok geliştirdi ve kalitesiyle birlikte takımını da birçok maçta sırtladı, kapanan defans kilitlerinin açılmasını sağladı, arkadaşlarına ve taraflarına moral motivasyon aşıladı. Oyunun tamamında ortalıkta görünmeyen ama sahne aldığı bölümlerde yüksek yüzdeyle oynayan ve sonuca direkt etki eden vuruşlarıyla dikkat çeken Hakim Ziyech’in varlığı da bir başka artı. Yıllanmış şarap misali tadını daha çok bulan, sonlara doğru açılan ve enerjisiyle takımın çıtasını daha yükseklere taşıyan Dries Mertens de Galatasaray’ın artıları arasında. Keza sadece attığı gollerle değil, arkadaşlarına hazırladığı pozisyonlar ve yaptığı servislerle son derece verimli bir görüntü çizen Mauro Icardi de takımın hücum zenginliği açısından önemli bir faktör. Elbette Lucas Torreira da her zamanki standartlarıyla Sarı-Kırmızılıların etkileyici ve avantajlarını yükseltici değerlerinden. Fernando Muslera’yı hatırlatmaya gerek bile yok elbette. Victor Nelsson ise köşe vuruşlarında sürekli gol aramanın dışında yıpratıcı savunma tarzıyla dikkat çekiyor ve üzerine düşen görevin üstesinden geliyor.
Zikzaklı performansıyla Kerem Demirbay, takımın en zayıf halkası konumundaki Kaan Ayhan, sakatlık sonrası eski formunun uzağında görünen Abdülkerim Bardakçı, hücumda daha etkili ama savunma yanı biraz daha zayıf görünen Derrick Köhn Sarı-Kırmızılı cephenin diğer isimleri arasında daha alt ‘level’da seyreden noktaları.
Genel çizgileriyle Okan Buruk’un son dönemde sahaya sürdüğü 11’in naçizane benim bakışımla genel röntgeni böyle. Rakibin Fenerbahçe olduğu düşünülürse iki takımın sezon içindeki oyun formatları açısından da mücadeleyi ele almak gerekiyor. Galatasaray evinde doğaldır ki hücum oynadı ve rakibi çözmek adına elindeki, kadrosu dahilindeki her ihtimali, varsayımı, avantajı kullanmak istedi ve Buruk’un taktik dokunuşlarıyla istediğini elde etti. Fenerbahçe ise bu sezonki serüveninde tıpkı rakibi gibi ligin üstünde bir kadro kurmanın da sağladığı imkânların yanı sıra oyun kurgusu itibariyle her daim hücumu düşündü ve oyunu sürekli rakip sahaya yıktı. Kanarya’nın sezon boyunca oynadığı karşılaşmalara bakıldığında hatırladığım kadarıyla tek bir mücadelede rakibin oyun üstünlüğünü kabul etti (ya da moda deyişiyle ‘topu rakibe bıraktı’) ve o maçta da son derece iyi bir kontra oyunu mantığıyla isteği sonucu aldı. Söz konusu maç deplasmanda oynanan ‘UEFA Konferans Ligi Son 16 Turu’ ilk karşılaşmasıydı ve İsmail Kartal’ın öğrencileri Belçikalı rakibi Union Saint Gillois’yı 3-0 mağlup etti.
Bugünkü derbide Galatasaray saha ve seyirci avantajıyla birlikte oyunu sürekli karşı tarafa yıkarak hücum oynamayı düşünecek elbet. Buruk’un ekibine şampiyonluk için tek puan yetse de galibiyeti kovalayacaklar ve en yakın rakibi karşısında yürüyüşünü üç puanla taçlandırmak isteyecekler. Fenerbahçe’nin stratejisindeki ilk hamle ise sanırım hücumdan ziyade önce rakibi durdurmak, sonrasında da etkili kontralara gol aramak olacak.
Derbiler güzel oyundan ziyade heyecanın, mücadelenin ve yer yer de sertliğin ön planda olduğu buluşmalardır. Bu geceki randevu bize ne türden taktikler, stratejiler, oyun planları sunacak göreceğiz ama ne olursa olsun, ligin ilk yarısında Kadıköy’de izlediğimiz gibi tatsız tuzsuz birkaç izlemeyeceğiz diye umuyorum…