Alanyaspor son gaz! Son kurban Samsunspor
Bayern Münih’e karşı oyunu alıp maçı veren Galatasaray kötü futbola karşın tek golle kazanmayı bildi ve ‘zor deplasman’ tanımına sahip Rizespor dönemecini kayıpsız atlattı.
Hafta içi ‘Devler arenası’nda Bayern Münih’e karşı oyunu alıp maçı veren Galatasaray, onca yorgunluğuyla birlikte dün ‘Cumartesi mesaisi’nde Karadeniz deplasmanındaydı. ‘Süper Lig’in ‘Apertura’ kısmındaki 10’uncu dönemeç niteliğindeki mücadelede Okan Buruk, rotasyona gitmiş ve ana iskeletteki birkaç oyuncuyu değiştirerek takımını sahaya sürmüştü. Lakin bu hamlelerden pek de sonuç alınamayacağı oyunun ilk dakikalarından beri kendisini belli etti. Torreira’nın yanına konuşlanan Kerem Demirbay ve Mertens o kadar kötü performans ortaya koydular ki konuk ekip sert ve dinamik rakibi karşısında hem pozisyon bulmakta zorladı hem de kaptırılan tüm toplar tehlike olarak kendilerine döndü.
İlhan Palut, genç kuşak teknik direktörlerin en çalışkan, en kayda değer isimlerinden biri. Başına geçtiği takımlara dokunuşunu hissettiren modern zaman çalıştırıcılarından; malum bu tip kendini hatırlatma işlevini de üzerinde taşıyan futbol profilleri önemli sınavlarını ligin büyüklerine karşı verir. Palut’un başında bulunduğu Rizespor, Kadıköy deplasmanında Fenerbahçe dalgasına pek direnememiş ve fark yiyerek evine dönmüştü. Dün ‘Çay diyarı’ndaki randevu ise evlerinde olması bakımından daha farklı bir atmosferin ve tarzın maçıydı. Konuk ekibin yorgunluğu, maça başlayan 11’deki aksayan parçalar Mavi-Yeşilliler için avantajdı (ki hafta arası verdiği röportajda takımın Premier Lig’den transferi Shelvey de rakiplerinin yorgun olabilme ihtimaline vurgu yapıyordu). Lakin problemli yanlarına rağmen Sarı-Kırmızılılar ilk yarıyı gol atamasa da en azından gol yemeden kapamayı bildi.
İkinci perdeye Okan Buruk üç oyuncu değişikliğiyle başladı. Gamsız görünümüyle bence 30 dakika bile sabredilmeyecek Kerem Demirbay, ayağına gelen topların hepsini şutla değerlendirmeye çalışan Mertens ve ne ofansta ne defansta hiçbir katkı sunmayan Angelino, yerlerini Oliviera, Ziyech ve Kaan üçlüsüne bıraktı. Bu değişiklikler doğrusu çok etkili bir oyun üstünlüğü sağlamasa da sahada artık daha mantıklı ve makul oynayan bir Galatasaray olduğunu gördük.
Oliviera’nın Emirhan’a çarpıp kaleci Gökhan’ı da yanıltan topu 68’de konuk ekibin golü olarak ağları buldu ve ardından Rizespor beraberlik için yüklenirken konuk ekip de farkı açmaya çalıştı. Ne var ki kalan dakikalarda iki taraf için de umut dolu ataklar izlesek de oyunda ikinci bir gole şahit olamadık ve Sarı-Kırmızılılar kötü futbola karşın kazanmayı bildi ve ‘zor deplasman’ tanımına sahip dönemeci kayıpsız atlattı.
Dünkü maça bakıldığında takımın kronik sorunlarla yüklü isimleri aynı çizgilerini ‘tutarlı’ bir biçimde sürdürdü. Kerem Aktürkoğlu mesela; her zamanki gibi bir muammaydı. Çok çalışıyor, pozisyon buluyor, bazı konularda kendisini geliştiriyor ama vuruş becerisi bir türlü sınıf atlayamıyor. Bayern karşısında boş kale yerine boşluğu döven hamlesinin bir benzerini dün de Tete’nin ağlara yollayamayıp önüne düşen pozisyonda tekrarladı. Ataktayken de topu kaptıran isim genellikle o oluyor ve bir anlamda takımın enerjisini emiyor. Ama öte yandan da zaman zaman düşmüş enerjiyi ya da dinamizmi o tekrar ayağa kaldırıyor. Zaha da bir başka problem noktası, sürekli kendine oynuyor, en önemli özelliği ‘adam geçme’ de son maçlarda pek de ortaya koyamadığı bir hünere dönüştü. Öte yandan takımdaki en önemli gol adresi Icardi’yken dün mesela onu meşin yuvarlakla buluşturmak yerine ayağına her topu alan kendisi kaleyi denedi. Sacha Boey da o muhteşem ciğerini ve üst düzey mücadeleci profilini bir türlü ‘son vuruş’la besleyemediği için sanırım uzun bir süre daha “Fransız Milli Takımı sağ beki” unvanıyla buluşamayacak.Bu arada karşılaşmanın yıldızının Davinson Sanchez olduğunu söylemeliyim.
Ev sahibinde ise oyun aklının merkez üssü Jonjo Shelvey’di. Yıllarca Newcastle forması altında izlediğimiz İngiliz futbolcu dün takımın en baskın unsuruydu. Olawoyin de özellikle mücadelenin ilk bölümünde rakip defans için zorluk çıkaran bir isimdi.
Bu sezonun hâkim gidişatı zaman içinde şöyle ritme oturdu; önce Galatasaray sahne alıyor, galip geliyor, maç fazlasıyla ‘Lider’ oluyor, sonra Fenerbahçe sahaya çıkıyor, kazanarak koltuğu tekrar devralıyor. Sarı-Kırmızılıların ilk haftaki Kayserispor beraberliği sonucu ortaya çıkan bu tabloyu bu hafta da yaşıyoruz. Dün Okan Buruk’un öğrencileri sınavlarını verdi, bugün hamle İsmail Kartal’ın öğrencilerinde… Kesin sonuçlar için elbette daha açılacak çok sandık var (!) ama ritüel şimdilik böyle…