Rıza Çalımbay, Nenad Bjelica’ya ilk dersi verdi
2024 Avrupa Futbol Şampiyonası Almanya ile İskoçya arasında oynanan maçla başladı. Bu şampiyonada şu ana kadar öne çıkan bir şarkı olmasa da geçmişte turnuvalarla özdeşleşen şarkılar olmuştu.
Müzik futbolun ne denli içinde olduğunu her gol sevincinde bir kez daha hatırlıyoruz. Özellikle son yıllarda yıldız futbolcularla özdeşleşen şarkılar gol sevinçlerinde karşımıza çıkıyor. Ancak futbolla müziğin ilişkisi bununla sınırlı değil. Bu kadar yeni de değil. Takımları var eden marşlar bir yana her iki yılda bir futbolseverleri bir aylık mutluluk havasına sokan turnuvaların resmi şarkıları da şampiyonlarla özdeşleşiyor. Gerçi son dönemin şampiyonalarında bu güçlü şarkıları pek göremediğimiz de gerçek. Oysaki geçmiş bu konuda çok daha berektli.
Film makarasını çok da geriye sarmadan 1996’dan başlatalım. Almanya ile o zamanki adıyla Çek Cumhuriyeti arasındaki finale sahne olan İngiltere’deki turnuva anlamlı bir şarkıya tnaıklık etmişti. Three Lions tarafından seslendirilen ‘Football’s Coming Hom’ yani, ‘Futbol Evine Geliyor’ tarihsel referansları olan bir şarkıydı. 1966’daki Dünya Şampiyonluğu’ndan tam 30 yıl sonra İngilizler yine bir zafer peşindeyken bu anlatının bir parçası olarak da bu şarkı seçilmişti. Şarkı, o dönemler altın çağını yaşayan Oasis, The Stone Roses ve hatta Take That gibi grupların şarkılarından müzikal esintiler taşıyordu. Three Lions adlı bu toplama gruptaki isimlerden biri de komedyen Frank Skinner’dı. O turnuvada İngilizlerin hayalleri suya düşmüş şampiyonluğuysa Jürgen Klinsmannlı Almanlar kazanmıştı.
1998 yılında Fransa’nın evsahipliğinde gerçekleşen Dünya Kupası, futbol tarihinin en unutulmaz şampiyonalarından biriydi. ABD ile İran arasındaki futbol maçı, ümitlerin aksine diplomatik bir ilişkiye vesile olamasa da turnuva daha başlamadan duyurulan bir şarkı, bugün dahi hafızalardaki canlılığını koruyor. İnternetin henüz yaygınlaşmadığı bu dönemde Ricky Martin isimli eski futbolcu yeni şarkıcı bir gencin zirveye yürüyüşüne hatta koşusuna televizyonlardan tanıklık ediyorduk. 7’den 70’e herkesin dilinde şu sözler vardı ‘Un, dos, tres Maria’. 1995’te çıkan bu şarkı dünyayı kasıp kavururken Puerto Ricolu şarkıcı da şöhretinin zirvesindeydi. Henüz Hülya Avşar’a konuk olmadan önce yayınladığı ‘La Copa de la Vida’ şarkısı, turnuvanın resmi şarkısı olmasa da o kadar benimsendi ki FIFA da bu durumu hiç bozuntuya vermedi. Şarkı sadece 1998’de yılın şarkısı seçilmekle kalmayıp futbolla özdeşleşti.
2000 yılında Belçika ve Hollanda’nın düzenlediği milenyumun ilk şampiyonası müzik bakımından çok zayıftı. Hatta Ricky Martin’in etkisi o kadar yüksekti ki bu turnuvada da insanların dilinde ‘La Copa de la Vida’ vardı. Tabii o yıllar her şeyin bu denli çabuk tüketilmediği zamanlardı. Bizim adımıza o yıl düzenlenen Avrupa Şampiyonası’nın akılda kalıcı tek yanı tarihimizde ilk defa çeyrek finali yükselmiştik. Şimdi gelelim o en unutulmaz anlardan birine. 2002 yılında Güney Kore ile Japonya ortaklığında düzenlenen Dünya Kupası, Türk futbol tarihinin şu ana kadarki en büyük başarısına tanıklık etmişti. Türkiye turnuvayı üçüncü bitirmeyi başarmıştı. Bu şampiyonada da akılda kalıcı bir şarkı bulunmamasına rağmen Tükiye A Milli Takımı için söylen bir şarkı, bizim adımıza durumu bir hayli değiştirmişti.
2001 yılında yayınladığı ‘Karma’ albümüyle Tarkan dinleyiciylerini bir hayli mutlu etmiş hit şarkılar birbiri ardına adeta patlamıştı. O albümde yer alan ‘Taş’ın bir yıl sonra yeniden düzenlenip ‘Bir Oluruz Yolunda’ adıyla ortalğı kasıp kavuracağını kim bilebilirdi ki? Ekonomik krizle boğuşan Türkiye, gündelik hayata dair dertlerini Dünya Kupası sayesinde en azından bir süreliğine unutmuştu. Saat farkı nedeniyle sabahları erken kalkıp izlenen o maçlarda Türkiye A Milli Takımı aşamaları bir bir geçerken yarı finale kadar çıkarken Tarkan’ın şarkısı da adeta bir marşa dönüşmüştü. Turnuva sonrası da öyle hemen bir köşeye atılmadı bu şarkı. Günümüzde de 2000’ler nostaljisi yapan kitlenin en çok sarıldığı şarkılardan biri olmayı sürdürüyor.
Turnuvalar denince akılda kalan şarkıların sonuncusu için 2010 yılına gidiyoruz. Afrika kıtasında düzenlenen ilk Dünya Kupası olma özelliği taşıyan turnuva, İspanya’nın zaferi, sinir bozucu sesiyle vuvuzela ve Shakira’nın ‘Waka Waka’sı ile akıllarda kalmıştı. Güney Afrika Cumhuriyeti’nde düzenlenen turnuvanın resmi şarkısı olan ‘Waka Waka’ bir ilki de beraberinde getirmişti. O döneme kadar bir kadın müzisyenin seslendirdiği parça turnuva şarkısı olmamıştı. Bu şarkı sayesinde Shakira ‘Ojos Asi’den sonra tam manasıyla ikinci bir sıçrayış gerçekleştirmişti. Sadece sahalarda değil, alışveriş için gidilen mağazalarda bile çalınan şarkı belliydi; ‘Waka Waka’. Üstelik artık hayatımızda internet de vardı ve her şey çok daha hızlı yayılıyordu.
Sonrasında hiçbir turnuvada bu denli ses getiren bir şarkıya denk gelmedi. Bazı sorlama işler olsa da süreç işin doğasına aykırı işlediği için taraftar nezdinde benimsenmedi. Bir değişiklik olmazsa 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’ndan da akılda kalıcı, kitleleri coşturacak ve klasikleşecek bir şarkı çıkmayacak gibi. Ancak futbol öyle bir ateş ki; nerede, ne zaman ve nasıl alevleneceği belli olmaz. Tüm futbol tutkunları için bir aylık bu futbol şöleni için iyi seyirler dileriz.