Kane atıyor, Bayern turluyor
Devler Ligi'ni 14 kez kazanıp bu alanda açık ara birinci sırada bulunan Real Madrid kupa sayısını 15 yapmak için Borussia Dortmund karşısına çıkacak. 'Winner' kimliğiyle öne çıkan 'Los Blancos' bu alışkanlığını Wembley'de de sürdürmek istiyor.
İspanyol devi Real Madrid kazandığı kupalar ele alındığında dünyanın en başarılı spor kulübü olarak öne çıkıyor. La Liga’da bu sezon zafere ulaşıp kupa sayısını 36’ya yükselten eflatun-beyazlılar ligde 27 kez mutlu sona ulaşma başarısı gösteren ezeli rakibi Barcelona’yla farkı dokuza yükseltti. Carlo Ancelotti yönetimindeki Real bugüne kadar Şampiyonlar Ligi’nde de 14 kez ipi göğüsleyen taraf olmayı başardı. Sezonun kapanış maçında ‘Los Galacticos’un hedefi kupa sayısını 15’e yükseltip bu alanda en yakın rakip konumunda olan ve yedi kez Devler Ligi’nde mutlu sona ulaşan İtalyan devi Milan’la aradaki farkı sekize çıkarmak. Bugüne kadar Avrupa’nın kulüpler düzeyindeki en büyük kupasında 17 kez final oynayan Real Madrid bunların sadece üçünde sahadan hüzünle ayrılan taraf oldu. Kazandığı kupaların yanı sıra final kaybetme alışkanlığı da oldukça düşük olan İspanyol temsilcisi 1998 yılından itibaren çıktığı sekiz Devler Ligi finalinin tamamını kazanmayı başardı.
Şampiyonlar Ligi’ni tam 14 kez kazanan Real Madrid bu kupaların hiçbirini İngilizlerin efsanevi stadyumu Wembley’de kazanmadı. Borussia Dortmund’la oynayacakları final maçına ev sahipliği yapacak Londra’daki stadyumun çimlerine ‘Los Blancos’ ikinci kez çıkacak. Real Madrid şimdiye kadar bu stadyumda yalnızca bir maç oynadı. 2017 yılında Tottenham’a yeni stadyum inşaatı süresince ev sahipliği yapan Wembley’de Spurs ve Real Cüneyt Çakır’ın düdük çaldığı grup maçında (Özet) karşılaşmış, mücadeleyi ev sahibi ekip 3-1 kazanmıştı. Real Madrid, Borussia Dortmund’la oynayacağı finalde Wembley Stadı’ndaki ilk galibiyetini de arayacak.
Borussia Dormund ise Devler Ligi’ndeki son finalini 2013 yılında Wembley’de oynamış ve bu maçta bir diğer Alman temsilcisi Bayern Münih’e 2-1 yenilerek sahadan boynu bükük ayrılmıştı.
1954 yılında kurulan UEFA, 1956 sezonunda kıtanın en büyük kulübünü bulmak için Şampiyon Kulüpler Kupası’nı organize etmeye başladı. UEFA’ya üye olan Avrupa ülkelerinin yerel liglerinde şampiyon olan takımlar zafere uzanmak için yeşil sahaya çıktı. O yıllarda İspanya ligini kasıp kavuran Real, ileride stadyuma da adı verilecek olan efsane başkanı Santiago Bernabeu’nun kurduğu çok güçlü kadroyla Avrupa’da da ses getirme çabasına girişti. Bernabeu’nun o yıllarda dünyanın en büyük futbolcusu olarak gösterilen Alfredo Di Stefano’yu ezeli rakip Barcelona’nın adeta elinden alıp takıma kazandırması hem Real’in gelecek yıllardaki transfer politikasına adeta ışık tuttu, hem de kulübü Şampiyon Kulüpler Kupası’nın emekleme yıllarında Avrupa’da dominasyon yaratan bir yapıya dönüştürmesine yardımcı oldu.
Real Madrid düzenlenen ilk beş turnuvayı; 1956, 1957, 1958, 1959, 1960 yıllarında müzesine götürerek adeta “Avrupa’nın en büyüğü benim!” dedi. Los Blancos’un ilk kaybı ise 1962 yılında Eusebio’lu kadrosuyla çok büyük fark yaratan Benfica’ya karşı geldi. O maçta hat-trick yapan Macar yıldız Ferenc Puskas 1964’te de takımının Inter’e finalde yenilmesine engel olamadı ancak 1966 finalini Yugoslavya’daki Heysel Stadı’nda oynayan Real, tamamı İspanyol oyunculardan kurulu kadrosuyla Partizan’ı geriden gelip 2-1 mağlup ederek tarihinin altıncı Avrupa zaferine imza attı.
1966’da kazandığı altıncı zaferin ardından Real Madrid final heyecanı için 15 yıl beklemek zorunda kaldı. 81 yılında oynanan finalde Liverpool’la karşılaşan eflatun-beyazlılar Paris’teki maçta Bob Paisley’in Kenny Dalglish’li ve Graeme Souness’lı kadrosuna diş geçiremeyip sahadan 1-0 yenik ayrıldı. Real bu yenilginin ardından bir sonraki final sahnesine çıkışı için Lorenzo Sanz’ın başkanlık koltuğunu devraldığı 90’ların ikinci yarısını beklemek zorunda kaldı. Bu süreçte Şampiyon Kulüpler Kupası da 1992 yılında Şampiyonlar Ligi’ne dönüşerek daha geniş çaplı bir hale büründü. Real Madrid 1966’da kazandığı zaferin 32 yıl sonrasında Avrupa’nın en büyük kupasını bir kez daha müzesine götürmek için sahaya çıktı. Juve İtalya’nın lokalde en büyük takımıydı ancak Avrupa’da final kaybetmesiyle meşhurdu. 1997 finalinde Borussia Dortmund’a kaybedip rakiplerinin tarihindeki ilk zaferini kazanmasını izleyen Zebralar 98 finalinde de Real Madrid’e 1-0’la boyun eğdi. Raul önderliğinde iyi bir kadro kuran Los Blancos 2000 yılında Şampiyonlar Ligi’ni bir kez daha kazanarak 60’larda kalan ‘Winner’ kimliğine tekrar geri döndüğünü sandı. Real Madrid’i bu zaferin üç ay sonrasında oynadığı Süper Kupa finalinde Jardel’in golleriyle mağlup eden Galatasaray kralın takımını bu rüyadan uyandıran taraf olacaktı…
2000 yılındaki Şampiyonlar Ligi zaferinin ardından Barcelona’dan Figo’yu transfer etme vaadiyle başkan seçilen Florentino Perez ilk finalini Monaco’da oynanan Süper Kupa’da Galatasaray’a kaybedince transferde daha da agresifleşti. Portekizli yıldıza Zidane, Ronaldo ve Beckham gibi dev transferleri de ekleyen Perez 2002 yılında Yıldıray’lı Bayer Leverkusen’i mağlup ederek dokuzuncu kez Şampiyonlar Ligi’ni kazanma başarısı gösterdi. Ardından beklentilerin altında kalan Real’de Florentino Perez başkanlığı bıraktı ancak onsuz geçen yıllarda Ronaldinho’lu Barça Messi’nin de altyapıdan A takıma dahil olmasıyla üstünlüğü ele alınca efsane başkan 2009’da yeniden takımın başkanlığına geldi.
Başkan Florentino Perez’in ikinci dönemi de transferde ilk dönemine benzer biçimde başladı. İlk yılında Kaka, Cristiano Ronaldo, Benzema ve Xabi Alonso gibi isimlere milyonlarca euro bonservis bedeli ödeyip kadroyu baştan kuran Perez, ilerleyen yıllarında da bu dev transferleri yapmayı sürdürdü. Real Madrid de bu sükseli kadrosuyla Avrupa futbolunun 2010’lu yıllarına damga vurdu. 2014’te Atletico Madrid’e karşı çıktığı finalin uzatma dakikalarına yenik giren Real 90+3’te Sergio Ramos’la bulduğu golle maçı uzatmaya taşıdı, 30 dakikalık dilimde ise dağılan rakibinin filelerine üç gol daha atıp Lizbon’daki Işık Stadı’ndan Avrupa’nın en büyük kupasıyla ayrıldı. Sene 2016’yı gösterdiğinde ise finalde karşısında yine Atleti’yi bulan Madrid’in Real tarafı bu kez de rakibini penaltılarla geçerek kupayı bir kez daha müzesine götüren taraf olmayı başardı.
1992’de yenilenen formata geçen Şampiyonlar Ligi’nde 2017 yılına kadar üst üste şampiyon olan herhangi bir takım çıkmamıştı. Efsane futbolcusu Zinedine Zidane’ı takımın başına getiren Los Blancos 2016, 2017 ve 2018’de üst üste üç yıl Şampiyonlar Ligi’nde zafere uzanarak yenilenmesi güç bir başarının altına da imzasını attı. Cristiano Ronaldo’nun başını çektiği kadrosuyla kupaya üç yıl ambargo koyan Real, Ronaldo’nun ayrılığı sonrası 2022’de yeni yıldızı Vinicius’un attığı golle Liverpool’u eleyerek Devler Ligi’ni 14’üncü defa müzesine götürdü.
Bugüne kadar çıktığı 17 finalde 14 defa kazanan Real son olarak Şampiyonlar Ligi finali kaybettiğinde takvim yaprakları 1981 yılını, yani bundan 43 sene öncesini gösteriyordu. O tarihten itibaren çıktığı sekiz finalin tamamından zaferle ayrılan eflatun-beyazlılar bu ‘Winner’ kimliğini sürdürüp kazanma serisini dokuza, toplamdaki kupa sayısını ise 15’e yükseltme niyetinde. Tarihte bu kupayı en çok kazanan iki takım olan Milan ve Real’in başında ikişer kez zafere uzanan Carlo Ancelotti ise yedinci finalinde beşinci zaferine ulaşıp kendisine ait olan Devler Ligi’ni en fazla kazanma rekorunu beşe çıkartma peşinde. Real Madrid ve Borussia Dortmund arasında oynanacak Şampiyonlar Ligi final karşılaşması bu akşam saat 22:00’de başlayacak.