Nadal kortlara galibiyetle döndü
ABD Açık bugün başlıyor. Sezonun 4 grand slam turnuvasından biri olan ABD Açık, 2023 sezonunun son büyük turnuvası olarak dikkat çekiyor.
BERKEM ÇAĞLAYAN
New York, takvimin bu günlerinde Flushing Meadows’ta dünyanın en iyi tenisçilerini izlemeye imkân tanıyor. Küresel ısınmadan dolayı pek anlaşılmıyor fakat yaz mevsiminin son günlerine geliyoruz ve 143. kez düzenlenecek olan Amerika Açık, yazın bitişine üzülen tenis severler için harika bir teselli olacak.
Roger Federer’in vedası, Rafael Nadal’ın sakatlık sorunları derken son dönemde büyük üçlüden geriye sadece Novak Djokovic kaldı. Erkekler tenisinde yıllardır üst düzey rekabeti iliklerine kadar hisseden seyirciler için, en üst kademede tek bir kişinin olması büyük bir sorundu. Neyse ki evren bu soruna çözüm olarak bir İspanyol genç süper yıldız gönderdi. Alcaraz ve Djokovic turun kalanına oranla çok farklı bir klasmanda ve doğal olarak Amerika Açık’a da en büyük favori olarak geldiler.
Wimbledon ve Cincinnati’deki epik maçların ardından son iki ay içinde üçüncü kez tarihi bir Djokovic-Alcaraz maçı izleme şansımız hayli yüksek. Peki bu üçleme ihtimalini kim bozabilir? Bu soruya en yakın isimler; Toronto Masters galibi Jannik Sinner, 2021 Amerika Açık’ı kazanarak Djokovic’in takvim slam’ini elinden alan Daniil Medvedev, sakatlığını artık tamamıyla atlatmış Sascha Zverev, son finalist Casper Ruud ve dünya 4 numarası Holger Rune olacak.
Kadınlar tarafındaysa net bir favori bulmak yine zor. Bu seneki Wimbledon’ı Marketa Vondrousova’nın kazanmış olması da bu tezi bir hayli güçlendiriyor. Yine de olağanüstü bir Amerika turu geçirerek Washington ve Cincinnati’de şampiyonluğa ulaşan Coco Gauff, son şampiyon Iga Swiatek, buraya Montreal’de şampiyonluk yaşayarak gelen Jessica Pegula, Wimbledon ve Amerika Açık’ın son finalisti Ons Jabeur, bu sezon 17-2’lik bir Slam karnesi bulunan 2023 Avustralya Açık şampiyonu Aryna Sabalenka ve mart ayında bir Miami finali bir de Indian Wells şampiyonluğu yaşayan sezonun en formda isimlerinden Elena Rybakina listenin tepesinde olacak.
Öte yandan Amerika Açık’ın yeni şampiyonlar çıkarma konusundaki maharetini tenis severler iyi bilir. Kadınlarda Emma Raducanu, Bianca Andreescu, Sloane Stephens, Flavia Pennetta ve Samantha Stosur, erkeklerde Daniil Medvedev, Dominic Thiem, Marin Cilic ve Juan Martin del Potro kariyerlerinin ilk ve tek şampiyonluğunu Arthur Ashe Stadı’nda yaşadı. Bu tarz bir ismi gözden kaçırmamak adına turnuvanın dikkat edilmesi gereken, bizlere bilinenden farklı hikayeler sunma olasılığına sahip 10 tenisçisine göz atmakta fayda var.
Caroline Wozniacki
2020 Avustralya Açık’ta ‘Sweet Caroline’ şarkısını söyleyen seyirciler eşliğinde tenis kariyerini noktalayan ve tenisi bıraktıktan sonra iki kez doğum yapan Wozniacki’nin geri dönmesi pek mümkün durmuyordu. Fakat hiç beklenmeyen bir şey oldu ve eski dünya 1 numarası haziran ayının son günlerinde tenise döneceğini açıkladı. 1292 gün sonra ilk maçına Montreal’de çıkan Danimarkalının korta adımını atar atmaz duyduğu ilk şey yine “Sweet Caroline” şarkısı oldu. Wozniacki tabii ki eski günlerinin çok uzağında ve turnuvada çok ilerleyemeyebilir. Ama önümüzde taze bir Svitolina örneği varken yeni bir geri dönen ‘harika anne’ hikayesi neden olmasın?
Taylor Fritz
ABD’li Taylor Fritz, kendi evi Amerika Açık’ta üçüncü turun ötesini hiç göremedi. Geçen sene çok formda geldiği turnuvaya ilk turda veda etmiş ve kaybettiği maçın ardından kendisini bir aptal gibi hissettiğini söylemişti. Cincinnati’de Djokovic’e karşı oynadığı maçı bir kenara bırakırsak turnuvaya yine epey formda geliyor. Geçen ay Atlanta’da 250’lik bir turnuva kazanan dünya 9 numarası Fritz, Frances Tiafoe ve Tommy Paul ile birlikte Amerikalıların en büyük umudu olacak.
Mirra Andreeva
Kadınlar tenisinde, belki Swiatek’i bir kenara ayırırsak, uzun zamandır dominant bir isim görmüyoruz. Bu da “o” kişinin kim olabileceğine dair ayrı bir gözle bakmamıza sebep oluyor alttan gelen jenerasyonlara. 2007 doğumlu süper yetenek, dünyaya Madrid Açık’tan bu yana güzel sinyaller veriyor. Henüz 16 yaşında olmasına rağmen önce Roland Garros, sonra da Wimbledon’da yaptıkları ileride yapabileceklerinin teminatı gibi. Bundan iki yıl önce Raducanu ve Fernandez’in final oynadığı bir yerde Andreeva da kendi hikayesini yazabilir. İkinci turda, yine kendisi gibi henüz 15 yaşında tüm dünyanın dikkatini çekmiş olan Gauff ile eşleşme ihtimali şimdiden heyecan yaratıyor.
Frances Tiafoe
Tiafoe, geçen seneki Amerika Açık’ta Alcaraz’la karşılaşana kadar harikaydı. Dördüncü turda Nadal’ı, çeyrek finalde Andrey Rublev’i geçen Amerikalı, yarı finalde Alcaraz’a karşı epik bir 5 setlik maç oynamış ama sonunu getirememişti. Son dönemlerde en iyi tenisini oynamıyor. Fakat özellikle ilk üç tur için görece rahat bir kura çekmesi ilk hafta iyi bir hazırlık aşaması niteliğinde olabilir.
John Isner
Çoğu kişinin tarihin en uzun tenis maçının süjelerinden biri olarak bildiği Isner, Amerika Açık’tan sonra tenise veda edecek. 2007 yılından bu yana Flushing Meadows’ta tek bir turnuva bile kaçırmayan Isner, Instagram’dan yayınladığı veda mesajında kariyerini sonlandırmak için New York’tan daha iyi bir yer olmayacağını belirtti. Kariyeri boyunca servis oyunlarının %91.8’ini kazanan Isner’ın uzun boyunu, şapkasını ve özellikle de servislerini özleyeceğiz.
Karolina Muchova
Muchova Cincinnati’de oynadığı finalden sonra bazıları için favoriler arasında da sayılabilir. Fakat Çek yıldız üzerinde baskı hissetmediği zaman çok daha mutlu. 2021’de yakaladığı çıkış sonrası 2022’nin başında yaşadığı sakatlık onun ilerleyişini bir miktar yavaşlattı. Fakat bu seneki Roland Garros ile tekrar hayat bulan Muchova her ne kadar Wimbledon’ın ilk tur kapısından çıkış yapmış olsa da sert kortta esas performansını göstermesi hiç de sürpriz olmaz.
Alex de Minaur
De Minaur’ün junior seviyesini bilenler onun 24 yaşına kadar en büyük Slam başarısının tek bir çeyrek final olmasına inanamıyordur. Avustralyalı her zaman çok büyük bir potansiyeldi. Açıkçası henüz o potansiyelin yarısını bile kortlara yansıtamadı. 15 gün önce Kanada’da ilk Masters finalini oynaması ve ilk 10’un kapısına kadar dayanması onun için bir şeylerin değiştiğini gösteriyor. Kanada’da bıraktığı yerden devam ederse sürpriz bir performans gösterebilir.
Clervie Ngounoue
Gençler kategorisinde Wimbledon kazanmış, oyunu Serena Williams’ı andıran genç bir Amerikalı tenisçi ana tabloda kendine yer bulmuşsa, onun adını da bu listede geçirmeliyiz. Kamerun asıllı Ngounnoue kendi jenerasyonunun en iyi tenisçilerinden biri. Gençler kategorisinde yaptıklarını elit seviyede de yapabileceğini Washington elemelerinde Anna Blinkova’ya karşı kazandığı maç ile kanıtladı. İlk tur nispeten dünya 322 numarası Daria Saville dişine göre olabilir ama ikinci tur maçı çok yüksek ihtimalle Arthur Ashe Stadı’nda Swiatek’e karşı olacak.
Sebastian Baez
Normal şartlarda herhangi bir turnuvada Baez’in ismini geçirmemiz için ayağımızın toprağa değiyor olması gerekir. Fakat Baez’in geçirdiği son bir ay ondan bahsetmemiz için bize yeterli gerekçeler verdi. Önce Kitzbühel’de aşina olduğu kortta bir ATP şampiyonluğu kazanan isim, dün de Winston Salem’de bir sert kort turnuvası kazandı ve buraya 9-0’lık bir karne ile geliyor. İlk turda dün finalde yendiği Borna Coric ile oynayacak olan Baez, kariyerinin ilk Amerika Açık ana tablo maçını kazanmaya çalışacak.
Liudmila Samsonova
Amerika Açık öncesi oynanan bir Masters turnuvasında hem Rybakina’yı hem de Sabalenka’yı yenmeyi başardıysanız bu bölümde adınızın geçiyor olması çok doğal. Samsonova, Montreal’de bunu başardı. Bu turnuva kariyerinin ilk Grand Slam çeyrek finalini görebilir.