Türkiye'ye atıcılıktaki ilk olimpiyat madalyasını kazandıran Yusuf Dikeç ve Şevval İlayda Tarhan ilk kez birlikte röportaj verdi. Bir günde dünyanın tanıdığı bir fenomen olmak Dikeç'in hayatını nasıl değiştirdi? Tarhan ailesini görünce ne yaptı?
Yusuf Dikeç ve Şevval İlayda Tarhan Paris 2024 Olimpiyatları’nda karışık takım 10 metre havalı tabanca kategorisinde gümüş madalya kazandı. Henüz madalyanın sevincini bile sindiremeden Dikeç ekipmansız atışıyla fenomene dönüştü, x’in sahibi Elon Musk’tan Hollywood yıldızı Tom Hardy’ye bütün dünyanın ilgisine mahzar oldu.
Oysa Dikeç’in de vurguladığı gibi bu takım başarısı. İkili ilk kez AA Spor Masası’nda bir araya geldi, öncesiyle sonrasıyla Olimpiyat tecrübesini anlattı.
Şevval İlayda Tarhan yarışmadan bir gün öncesini şöyle anlatıyor: “Yusuf ağabeyle oturduk, ‘Ortağım, yarın ne yapalım, nasıl yapalım Altın madalyaya hazırız’ diye konuştuk. Aslında kendimizi çok iyi hazırladık. Çok da güzel bir süreç geçirdik finalden önce. Sadece (altın madalya) nasip olmadı. Çok da yakın, başa baş bir mücadele geçirdik.”
Tarhan finalden önce spor psikoloğuyla görüşmüş ama çok özel bir hazırlık yapmamış: “Bizim gibi zihinsel kısmın ön planda olduğu branşlarda rutinin dışına çıkmamak çok daha faydalı. Ailemle sadece gündelik konuşmamı yapıp başarı dileklerimi ve dualarımı alıp ertesi sabah finale girdim. İlk çıktığımızda final salonuna çok heyecanlıydım. Oraya altın madalya almaya hazır olarak çıktık. Buna hazır olduğumuzu bildiğim için çok da heyecanlı çıktım. Bir yerden sonra sakinledim, biraz daha kontrol, muhakeme kısmım arttı. Keyifli ve güzel bir tecrübe oldu benim için. Olimpiyat Köyü’ne döndüğümüzde yavaş yavaş o mutluluğu hissetmeye başlasak da Türkiye’ye gelene kadar hala bir madalya kazanmış gibi tam anlamıyla hissetmiyordum.”
Şevval İlayda Tarhan asıl yoğun duyguları Türkiye’de yaşadığını söylüyor: “Ailemle bir araya geldiğimde istemsizce duygulandım, gözlerim doldu. Bugüne kadar mutluluktan ağladığımı hatırlamıyorum. İlk defa mutluluktan ağladım.”
Spora başladığı günden beri olimpiyat madalyası hayali kuran Şevval İlayda Tarhan çok uzun bir kariyer hedefliyor: “Kendi branşımızda 10’uncu olimpiyatına katılmış bir sporcu var. Bir hedefim de onun rekorunu kırabilmek. Uzun bir yolculuk görünüyor. Umarım istediğim gibi de ilerler.”
Tarhan’ın “abi” diye hitap ettiği Yusuf Dikeç’in hayatında yeri bambaşka: “Benim için Yusuf ağabeyin anlamı çok büyük. Spor dışında da abi-kardeş gibiyiz. Ne zaman neye ihtiyacımız olsa birbirimizi rahatça arayabildiğimiz, çok rahat sohbet edip dertlerimizi paylaşabildiğimiz bir ilişkimiz var. Tam anlamıyla abim gibi görüyorum, çok da seviyorum. Aramızdaki yaş farkından dolayı Yusuf ağabeyin bir gün bırakıp gidebileceği gerçeği beni biraz üzüyor.”
Yusuf Dikeç de takım arkadaşının atış tutkusuna şahit: “İlayda ile iki üç yıldır beraber antrenman yapıyoruz. Gerçekten çok çalıştı. Gitmeden önce de İlayda ile çok konuşuyor, istişare ediyorduk. Tabii İlayda şanslı; ben beşinci olimpiyatımda madalyaya ulaşabildim, İlayda ilk olimpiyatında. İnşallah bundan sonra daha büyük başarılara imza atacak.”
Herkes “fenomen” Yusuf Dikeç’in hayatında neler değiştiğini ya da değişebileceğini merak ediyor. Dikeç “Çok fazla değişik bir şey yok” diyor. Sonra yeni tişörtünü kastederek “Bu tişört değişti, bu yeni. Bir de en önemlisi tabii olimpiyat madalyası” diyor.
Üç gün önce Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezi’ne gitmiş, oradaki gençler de aynı soruyu sormuş. Onlara şöyle cevap vermiş: “15 gün önce de yine burada aynı yemeği yiyordum, aynı suyu içiyordum, sizlerle konuşuyordum. 20 gün sonra da aynı. İnşallah bu çizgimiz bozulmaz.” Dikeç başarısını paylaşmak istediğini de vurguluyor: “Hiçbir zaman bu başarı benim demedim, bu ülkemizin başarısı. Bu başarıyı seven herkesle paylaşıyorum. Güzel şeyler paylaştıkça çoğalır.”
Bir de “namının” yürümesinin bir numaralı sosyal medya meselesi var. Olimpiyat öncesinde bir (x) hesabı bile yokmuş: “Sosyal medyayı aktif kullanan biri değilim. Ancak çağımız bunu gerektiriyormuş, bunun farkına vardım. (Sosyal medya açmamın sebebi de Yusuf Dikeç olarak değil de Türkiye Cumhuriyeti’ni ve güzelliklerini paylaşmak.
İş teklifleri konusunda önce ‘Çok arayan soran olduğunu söylüyor, sonra ekliyor: Tabii ki bir çizgimiz var. Yüksek teklifler de var. Her ne kadar olsa da bu çizgimizi değiştirmeyeceğiz. Ülkemizi ön planda tutacağız.”
Yusuf Dikeç görme sorunu nedeniyle atıcılığı bırakma noktasına gelmiş, Olimpiyatlara üç gün kala silahının tetiği kırılmış. Yaşadığı türlü sıkıntılarda başkalarının desteğini çok önemli buluyor: “Atıcılık ferdi bir spor gibi gözükür fakat aslında ekip işi. Olimpiyata gitmeme üç gün kala silahımın tetiği kırılmıştı. Firmaya söyleseniz kargoyla göndermesi yaklaşık bir hafta sürecek. Levent diye çok iyi bir arkadaşım var. Ona gittim, çok iyi bir tornacıdır. Çocuk sabaha kadar uyumadı ve bunu yaptı.”
Gözle ilgili sıkıntısından da kendisine özel hazırlanan bir gözlükle aştığını söylüyor: Çok göz doktoruna gittim. Miyop astigmat var. Yaş ilerledikçe yakını da göremiyoruz. Doktora ilk gittiğimde atışı anlatıyordum. Bakıyordu normal bir göz derecesi veriyordu. 1,5-2 yıl önce bir hocayla tanıştım. Bana çok zaman ayırdı. Muayenehanesine silahımı ve hedefi götürdüm. Uzak gözlüğünü verdiğinde yakını göremiyoruz. Yakın gözlüğünü taktığımızda uzağı göremiyoruz. Haftalarca çalıştık ve ortaya bir ürün çıkardık. Hatta o dönem atıcılığı bırakma noktasına da gelmiştim. O gözlükle devam ettim ve bu madalya çıktı. Yani bu işte ekip olmadan madalya çıkması, başarı gelmesi çok zor.”
Yusuf Dikeç kendini ‘Çok sakin ve kolay kolay sinirlenmeyen biri’ olarak tanımlıyor: “Yaptığım spora saygı duyuyorum. Çok çalışıyorum. Benim felsefeme göre bir işi istemek çok önemli değil. Ne kadar isterseniz isteyin, o istediğiniz şeye ulaşmak için sarf ettiğiniz çaba önemli. Son bir yıldır haftanın altı günü, günde dört saat antrenman yaptım. Beşinci olimpiyatımdı ve madalya almayı çok istiyordum, çok iyi hazırlandım. Bunu da rekor atarak finale çıkmamızla orada gösterdik. Çalışmadan olmuyor.”
Hedefinin 2028 Los Angeles Olimpiyatları olduğunu yineleyen Dikeç kendilerinden sonra atıcılığa merakın artacağını düşünüyor: “Bizimle birlikte inanıyorum ki gençler atıcılığa başlayacaktır. Daha yaygınlaşacaktır. Artık biz kendimizden çıktık, bir idol olduk. Burada her ne kadar yaşınız ilerlese de çok çalışmanın sonunda olimpiyatta madalya alabileceğinizi gençlere gösterdiğime inanıyorum. Bu genç arkadaşlara motivasyon olacak. Aldığımız başarıların daha fazlasını kazanacaklar. İlayda ile benim başarım lokomotif olacak. Gençler bizi çok çok daha ileri seviyeye taşıyacak.”