Işıl Kasapoğlu: Festivalle Beyoğlu’nu tekrar ele geçiriyoruz
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü... Bu vesileyle bu hafta, kadınlara güç, ilham ve cesaret aşılayan oyunlardan özel bir seçki sunuyoruz.
Bu hafta ‘tiyatro sahamızı’; kadınların öykülerinden doğmuş, kadınlara güç, ilham ve cesaret aşılayan, kız kardeşlik dayanışmasına selam veren oyunlara ayırıyoruz. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle, bu hafta izleyebileceğiniz 10 kadın oyunundan oluşan özel bir seçki…
📌 Sevgili Arsız Ölüm-Dirmit/Tiyatro Hemhâl:
Latife Tekin’in eşi benzeri olmayan aynı adlı eserinden, Nezaket Erden ve Hakan Emre Ünal tarafından uyarlanan ve 2017’den beri sahnede olan oyunu hâlâ görmediyseniz bu haftayı bahane edin. Nezaket Erden’in su gibi akıp giden incelikli, ikna edici oyunculuğu bir yana; Tekin’in dantel gibi metni de sahneye layıkıyla hazırlanmış. Köyden kente göçü, gencecik bir kadının gözünden izlerken kahkahalarınızla gözyaşlarınız birbirine karışacak. Bu hayalbaz, meraklı, inatçı, komik, cesur ve kıvrak zekalı kızla tanıştığınıza memnun kalacaksınız. 25 Kasım Cumartesi 21.00’de, İzmir, The Stay Warehouse’ta.
📌 Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin/İstanbul Şehir Tiyatroları:
Murat Mahmutyazıcıoğlu kadınların ve bu şehrin (İstanbul) kalbini çok hassas bir şekilde dinleyen, çağdaş bir yazar. Oyunlarının tamamında kadın bakış açısını falsosuz ve etkili bir şekilde kağıda dökmeyi başarıyor. Daha önce BAMİstanbul ekibiyle sahneledikleri ve çok sevilen oyun, üç sezondur İBBŞT sahnelerinde çok daha kalabalık kitlelerle buluşuyor. Anneanne, anne ve genç kızdan oluşan, bir ailenin üç kuşak kadınının İstanbul’la olan duygu yoğun ilişkisini temele alan oyun, kadın-erkek herkesin kalbini şöyle bir havalandıracak türde. Sevmeyenini hiç duymadım. 25 Kasım Cumartesi 15.00 ve 20.30’da Fatih Sultan Mehmet Kültür Sanat Merkezi’nde.
📌 On İkinci Ev/ Melek Ceylan ve Ekibi:
Sesi ne kadar yüksek çıkarsa çıksın, kimse tarafından duyulmuyorsa, bir kadın kendini nasıl ifade eder? Melek Ceylan, otobiyografik öyküsünü bir camın ardında, sesini seyirciye duyurmakta hayli zorlanarak anlatıyor. Bu memlekette doğmuş büyümüş hemen her kadına tanıdık bir öykü anlattığı. Ama camekânın içine kurduğu oyundaki sahneleme biçimine rastladığınızı sanmam. Hem mizahi hem yaratıcı ve sözünü sakınmayan bir kadın oyunu kuruluyor önünüzdeki cama. Benzerini görme ihtimaliniz düşük, yakaladığınız yerde izleyin. 24 Kasım Cuma, 17.00’de Moda Sahnesi’nde.
📌 Kızlar ve Oğlanlar/Oyun Atölyesi:
Özlem Zeynep Dinsel’e sahnede tüy gibi dolaşan performansıyla geçen aylarda Afife Ödülleri’nde ‘Yılın En İyi Kadın Oyuncusu’ ödülü getiren oyun, başlarda hafif ve eğlenceli bir dille başlasa da bir noktadan sonra kalbinizi sıkıştıracak türde. Hayli zor bir annelik deneyimini, Dinsel büyük bir ustalık ve serinkanlılıkla taşıyor sahneye. Anlattığı ne yazık ki; ne Türkiye’den ne de dünyanın başka yerlerinden yabancısı olduğumuz türde bir erkek şiddeti öyküsü… Dennis Kelly’nin sert metnini, sizin de oyuncunun serinkanlı tavrını takınarak izlemeniz önerisiyle… 24 Kasım Cuma 20.30’da Oyun Atölyesi’nde.
📌 Toz/ID İletişim:
Zerrin Tekindor’la İstanbul’un bugününden 1960’larına doğru git-gelli bir yolculuk daveti bu oyun. Önce günümüzden, şık, eğitimli, şehirli bir mimar kadın olan Handan’la tanışacağız. (Böyle ‘havalı’ bir kadının şiddete uğraması da ihtimal mi canım?) Sonra Handan’ın annesi, babası, halası, kocası, kızıyla… Murat Mahmutyazıcıoğlu imzalı metin, Tekindor’un güçlü performansıyla seyirciyi bir şehrin sokaklarında, tarihin farklı dönemlerinde, farklı kadınların izlerinin peşinde dolaştırıyor ‘Toz’. Bilet bulmayı başarırsanız kaçırmayın!
📌 Gül’e Ağıt/İstanbul Şehir Tiyatroları:
‘Kadına yönelik şiddet’ ibaresinin maalesef ki Türkiye’deki sembol ismi olan Güldünya Tören’in öyküsü… Akrabasının tecavüzü sonucu hamile kalan genç kadının, aşiret kararıyla kuma olarak köyü terk etmesi istenir, o ise bu karara direnir. Ağabeyinin öldürme girişiminden kurtulup polise sığınır. Dünyaya gelen çocuğu evlatlık olarak verilir ve yine aşiretin ölüm kararıyla, ağabeyleri tarafından bulunarak sokak ortasında vurulur. Bu saldırının sonunda da hayata tutunan genç kadın ne yazık ki hastanede kardeşi tarafından tekrar vurularak öldürülür. Bitlisli Güldünya’nın her aşamasında direndiği halde bizzat kendi ailesinden erkekler tarafından defalarca katledilmesinin öyküsü bu oyun. Deniz Altun’un kaleme aldığı ve kalabalık bir kadroyla sahnelenen oyun; gerçekçi anlatım diliyle namus, ahlak ve töre kavramlarını önümüze sermesiyle bir yana, Güldünya’nın ismini yaşatmasıyla ayrıca kıymetli. 25 Kasım Cumartesi 15.00 ve 20.30’da Ümraniye Sahnesi’nde.
📌 Herkes Kocama Benziyor/Kadıköy Emek Tiyatrosu:
Sahneyi sesiyle, bakışıyla, bedeniyle gümbür gümbür ele geçirdiği güçlü performansıyla Pınar Güntürkün’e geçen sene Afife Ödülleri’nde ‘Yılın En İyi Kadın Oyuncusu’ ödülü getiren oyun sizi bir pavyona çağırıyor. Alis Çalışkan imzalı metin, pavyonun tuvaletçisi Ayten’in anlatacakları etrafına örülü. Şiddet içerikli anlarına rağmen mizah ve öfke dozunu çok iyi ayarlamasıyla şiddet meselesini aktarırken klişe tuzaklara düşmüyor. Ayten’in ömrü boyunca sırtına binen yükler, sanki konuşurken bize doğru uzattığı ellerinden, parmaklarından havaya doğru saçılıyor. Güntürkün’ün sesinden Neşet Ertaş dinlemenin zevki de oyunun büyük bonus’u… 26 Kasım Pazar 20.30’da Kadıköy Emek Tiyatrosu’nda.
📌 Nora2/Bahçe Galata:
Henrik Ibsen’in, dünyada feminist hareketin dalgaları belli belirsiz görülmeye başladığı 1879’da yazdığı öncü niteliğindeki oyunu ‘Nora: Bir Bebek Evi’nin ‘devam’ oyunu. Lucas Hnath imzalı metinde; 1800’lerde Norveç’te, yaşadığı kasabadaki evini, kocasını ve iki çocuğunu terk eden Nora, 15 sene sonra evine dönüyor. Karakterlerin 15 sene sonraki hesaplaşma anlarını izlerken Nora’nın bu sürede geçirdiği dönüşümü de göreceğiz. Nihal Geyran Koldaş, Tülin Özen, Tansu Biçer ve Zeynep Çötelioğlu’nun her biri ayrı ustalıktaki performanslarını zaten izleyin ama oyunun bakış açısı da muhakkak görülmeye değer.
📌 Karşınızda Yalnız Kadın/T1 Yapım ve Gösteri Sanatları&PMR Production:
Dario Fo&Franca Rame ikilisinin politik mizah dersi veren kaleminden, bir klasiğe yepyeni bir yorum. Kocası tarafından kapatıldığı evindeki kısıtlı hayatına inat neşesiyle, sarkastik zekâsıyla ayakta duruyor ‘Yalnız Kadın’. Tuğrul Tülek’in yönetiminde, Şenay Gürler’den izleyeceğiz bu kez kendisini. Daha önce Sumru Yavrucuk’tan izlediğimiz oyunun dili her daim genç ve güncel. Sezonun en yenilerinden olan bu işi henüz göremedim ama metninin her satırına kefilim; yönetmen ve oyuncusunu da göz önüne alınca görmek için sabırsızlandığım bu oyunu size de şimdiden önermek isterim. 28 Kasım Salı, 20.30’da Dada Salon Kabarett’de.
📌 Berbat Bir Anne:
Seçkimizin son maddesi ‘bonus’. Bu bir ‘oyun’ değil ama kadınların –bilhassa bekar annelerin- başından geçen ya da içinden geçtikleri ‘oyunların’, ‘berbat bir anne’ tarafından ti’ye alındığı bir gösteri. Bekar anne Merve Özcan, aynı adlı Podcast yayınıyla başladığı ‘BBA’ yolculuğunu bir süredir sahnede sürdürüyor. Sadece kadınların değil erkeklerin de kahkahalar içinde izlediğine iki ayrı sefer şahit olduğum gösteri; ‘kutsal annelik’ söylemlerini ters yüz ediyor, bir dizi yaygın fikri kağıt mendil gibi buruşturup atıyor. ‘Kutsal’ olmadan da eğlenceli, yaratıcı, özgüvenli, çocuklarıyla olması gerektiği gibi/olması gerektiği kadar iyi iletişim kurabilen anneler olabileceğimizi anımsatıyor. Bazen düşüp yerden kalkmakta zorlanmanın da doğallığını, her zaman ‘güçlü kadın’ olmak zorunda olmadığımızı da ekleyerek… Mümkünse yanınıza bir erkek arkadaşınızı, eşinizi, babanızı falan alıp gidin. 28 Kasım Salı, 20.30’da Koma Sahnesi’nde.
XXX
12’. kez ‘yeni’yi işaret eden festival başlıyor
Çağdaş tiyatro hafızamızda çok güçlü birer yeri var; hem GalataPerform’un hem de Yeni Metin Tiyatro Festivali’nin… GalataPerform 20’nci, ekibin düzenlediği ve adıyla vaat ettiği gibi tiyatro dünyamıza yeni alanlar açan Yeni Metin Yeni Tiyatro Festivali ise 12’nci yaşını kutluyor bu sene. Festival bizleri her sene dünyanın farklı köşelerinden yazarlarla tanıştırıyor: Hem çevirdiği metinlerle hem fiziki olarak gerçekleştirdiği yazar buluşmaları ve okuma tiyatrolarıyla hem de genç Türkiyeli yazarları üretmeye teşvik ederek…
Bu seneki başlığı ‘Sınırlar Ötesi Tiyatro’ olan festival, bir kez daha Türk yazar ve yönetmenlerle yurt dışından gelen sanatçıları buluşturuyor. 24 Kasım-4 Aralık arasında gerçekleşecek festival kapsamında 25 Kasım Cumartesi saat 13.00’te Vacilando Kafe’de, daha önce Yeni Metin Festivali 10’da okuması yapılan ‘Turizm’ (Türkçesi Habitus Kitabevi’nden basıldı) oyununun yazarı Tiago Correia ver oyuncu Antonio Parra ile bir imza ve söyleşi gerçekleşecek. 26 Kasım Pazar günü 13.00&15.00 arasında GalataPerform’un eski yerinin önünden başlayıp Beyoğlu’nda devam edecek ‘Kayıp Sahneler’ adlı performansın katılımcılarıysa Beyoğlu’nun kayıp sahnelerine kulak verecek. Proje konseptinde Yeşim Özsoy’un imzası olan gezi boyunca seyirciler kulaklıklarıyla yürüyecek.
Uğranılacak mekânlar arasında Tepebaşı Dram Tiyatrosu, Elhamra Tiyatrosu, Naum Tiyatrosu, Küçük Sahne ve Venüs Tiyatrosu’nun yanı sıra birkaç sürpriz durak da yer alıyor. Seyirciler Kuledibi’nde bir rehber eşliğinde yürüyüşe başlayarak, gidecekleri mekâna dair anlatıcı ses aracılığıyla bilgi edinecek; her bir mekânda geçmişten bir karakterin sesiyle baş başa kalacaklar. Festivalin detaylı programı galataperform.com adresinde.