Müze terasında kulaklarımızla sahneyi izleyeceğiz
Bereketli tiyatro sezonu henüz prömiyer yapan ya da yapacak olan yepyeni oyunlarla biraz daha hareketleniyor. Biri büyük prodüksiyon, biri kurum tiyatrosu yapımı, ikisi ise işinin ehli iki bağımsız tiyatronun en son işlerini takdimimizdir…
Türk çağdaş rock müziğine damga vuran mor ve ötesi şarkıları, Shakespeare’in ‘Hamlet’i ile sahnede buluştu. ‘Jukebox müzikal’ olarak tanımlanan müzikal, Hamlet’in yüzyıllardır sorduğu soruların yanıtlarını mor ve ötesi şarkılarıyla veriyor. Grubun şarkılarından ‘Araf’, oyunun kurulduğu evrende hikâyenin geçtiği ülkenin adı olarak çıkıyor karşımıza. Canlı orkestra tüm şarkıları yeni bir düzenlemeyle icra ederken, ‘Hamlet’in her bir karakteri de bir mor ve ötesi şarkısını temsil ediyor. Hamlet’i rock star cool’luğunda ve isyankârlığında, hafif de oyunbazlıkla ele alan oyunda Hamlet’in karakterinin ismi ise Oyunbozan… Ayça Seymen, Ömer Fırat Köker ve Seda Güney’in uyarlamasıyla sahneleyen müzikalde Baran Bölükbaşı, Şifanur Gül, Reha Özcan, Canan Ergüder, Beyti Engin, Cem Güler, Yunus Emre Terzioğlu, Ece Yaşar, Ayşe Buse Özgel, Ayşegül Aslan Öcal, Bahar Elden, Bartu Ayaz, Beril Korkmaz, Ezgi Acıoğlu İlteriş Berat Bakırhan, Yağmur Elif Seber ve Zeynep Çötelioğlu rol alıyor.
🔴 8, 11, 12, 21 Ocak’ta Maximum Uniq Hall’da, 18 Ocak’ta Bursa Merinos AKKM Osmangazi Salonu’nda…
“Bir ülkede birlikte yaşamak ne demek? Biz olabilmek ne demek? Bir yeri sahiplenmek ne demek? Bu ülkede sanatçı olmak ne demek? Bir yeri sevmek ne demek? Bir yer ne zaman bizim evimiz olur? Ya da bir eve ihtiyacımız var mı?” Sahneye taşıdığı her çalışmada performatif olanın bambaşka yollarını bulan ve akıldan çıkmayan işlere imza atan Salih Usta’nın yönetmenliğinde hazırlanan ‘Khôra’ bu soruların araştırmasıyla çıkmış yola. Echoes Sahne yapımı olan oyun, bu soruların izinde bedende ve sahnede girilen bir arayışın sonucu. “Ve aynı zamanda bu ülkeye karşı hissettiğimiz güzel duyguları savunamadığımızı düşündüğümüzden, bu hislerin karşılıklarının ve görünümlerinin neler olduğunu araştırdık” diyor ekip. Çağdaş tiyatromuzda ‘Salih Usta kafası’ diye bir şey vardır (bkz. ‘On İkinci Ev’ ve ‘Pharresia’), bu oyun da ilk duyduğum andan beri merak ettiklerimden. Sahnede Berfu Aydoğan, Ferhat Akgün, Nilsen Arıbaş ve Tanıl Yöntem olacak. Bu arada ‘Khôra’ “Her türlü karşıtlığı bir araya getiren fakat aynı zamanda birbirlerine geçip karışmalarını engelleyen bir alan” imiş…
🔴 2 Aralık Pazartesi, 21.00’de DasDas’ta başlıyor.
Tiyatro takipçilerinin en çok yazdığı ve rol aldığı ‘Misket’ oyunundan tanıdığı Turgay Korkmaz’ın yazıp yönettiği ‘Muhammed Ali’, Yolcu Tiyatro’nun yeni oyunu olarak geçen hafta prömiyer yaptı. Erdem Kaynarca’nın tek kişilik performansıyla izleyeceğimiz oyun; toplumsal temsiliyet, ailevi teslimiyet ve bireysel özgürlük üçgenindeki genç Muhammed Ali ile tanıştıracak bizi. Yıkıntıların, kayıpların, vazgeçişlerin, aşkın, cesaretin ve yenilginin sessiz gardında dururken geçim sıkıntısı, çaresizlik ve yetersizlik kroşeleriyle savruluyor Muhammed Ali. Kendini yeniden doğurmaya her yeltendiğinde kalabalığın sancısını çekip, diğerleriyle her vedalaşmasında kendi vasiyetini okuyor. Gerçek bir Muhammed Ali gibi vurmayı beklerken, ringde bambaşka bir Muhammed Ali yaratıyor ve hikâyesine atılan tüm taşları avucunda tutuyor.
🔴 30 Kasım Cumartesi, 20.30’da Sahne Pulchérie’de, 24 Aralık Salı, 20.30’da Zorlu PSM %100 Studio’da.
Şehir Tiyatroları’nın üretken ve çağdaş bakış açılı yönetmenlerinden Yelda Baskın’ın gözünden, tiyatromuzun büyük yazarı Haldun Taner’in klasiği ‘Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım’ çarşamba akşamı seyirci karşısına çıktı. Türkiye’de pek değişmeyen, sınıfsal farklılıkların hayatlarımıza nasıl etki ettiğine dair ironi dolu güçlü oyun Alp Tuğhan Taş, Aybar Taştekin, Cafer Alpsolay, Can Alibeyoğlu, Doğan Şirin, Emrecan Karakurum, Özgür Atkın, Özgür Dağ, Seda Çavdar, Yiğit Ali Uslu’nun performanslarıyla sahneleniyor.
Epik tiyatronun en etkili örneklerini yaratan Haldun Taner, tiyatrocular arasındaki adıyla ‘GözKap’ta 31 Mart Vakası’ndan 71 Muhtırası’na kadar bireysel ve toplumsal anlamda yaşanan dönüşümlerin yanı sıra hiç değişmeyen şeylerin taşlamasını yapıyor. Yoksul aileden gelen ‘dürüst’ Vicdani ile varlıklı bir ailede doğan, servetine servet katarak yükselebilmek için her yolu mubah gören Efruz’un hayat hikâyesini paralel bir hatta anlatıyor.
🔴 Bugün ve 30 Kasım Cumartesi, 20.30’da Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde.
İlla kendi çocuğunuz olmasına gerek yok, bağ kurduğunuz, birlikte vakit geçirmeyi karşılıklı olarak sevdiğiniz bir çocuk varsa hayatınızda, gelin bu hafta sonu ona (ve hatta kendinize de) bir güzellik yapın ve ‘Atta’ya gidin!
Bebekler ve Çocuklar İçin Uluslararası Sanat Festivali Atta Festivali bu sene de Dünya Çocuk Hakları Günü (20 Kasım) itibariyle start aldı ve iç açıcı oyunlarla, gösterilerle İstanbul’un çeşitli oyun mekânlarında devam ediyor. Aslında çocuklarına nitelikli sanat içeriği arayan ebeveynlerin iyi bildiği ve sıkı takip ettiği bir oluşum Atta. Ama bilmeyenlere duyurmak boynumuzun borcu. Bu satırların yazarına senelerce en çok sorulan soru “Çocukları hangi oyuna götürelim?” oldu zira…
Çoğu zaman hem kendim hem çocuklarım/arkadaşlarımın çocukları üzerinde ‘test ettiğim’ oyunları öneririm. Zira çocuk tiyatrosu da çocukla ilgili her alanda olduğu gibi hiç hafife alınmaması gereken, sadece pedagojik açıdan değil entelektüel gelişimleri için de çocukları itinayla koruyarak ele alınması gereken bir mesele. Uzun lafın kısası, üzerinde ‘Atta’ logosunu, adını gördüğünüz oyunlara (hem Atta Festival ekininin kendi ya da ortak prodüksiyonu olanlara hem de festival programına aldıkları işlere) çocukları gönül rahatlığıyla götürebilirsiniz. İzlediğiniz oyun, üzerine konuşabileceğiniz, çocuğunuzun belki severek belki sevmeyerek eleştireceği ama en nihayetinde hakiki ve çocuk dostu bir tiyatro işi olacaktır.
Bu sene sekizincisi gerçekleşen festival Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Fransa, İrlanda, Lüksemburg ve Türkiye’den sanatçı ve tiyatroları ağırlıyor.
Festivalden bu hafta için önerimse birkaç sene önce izleme şansı bulduğum ‘Pezzetino’ olacak. Bu ismi duyar duymaz, gözünün önüne rengarenk parçacılar gelen anne-babaların hatırlayacağı, Leo Lionni imzalı kitabın sahneye uyarlanmış hali oyun. Ali Eyidoğan’ın uyarlayıp yönettiği oyun, kendini, herkesin ‘kocaman’ olduğu bir dünyada, küçücük bir ‘parçacık’ olan ve kendi yerini arayan küçük bir çocuğun naif, ilham, neşe ve finalde de umutla cesaret veren tatlı öyküsü…
Ayrıca radarıma aldığım, 2-6 yaş arasına hitap eden Hollanda’dan gelen sözsüz oyun, ‘ufacık bir ev hakkında yaratıcı bir performans’ olan ‘Hermit’ ile İrlanda’dan gelen bir diğer sözsüz oyun, 4 yaş ve üzerine uygun olan ‘Rothar’ı da not edeyim. ‘Rothar’ bisikletini alıp dünya turuna çıkan iki çocuk üzerinden gündelik hayatın oyunsuluğunu anımsatan bir oyun…
🔴 ‘Pezzetino’ 1 Aralık Pazar, 13.00 ve 15.00’te Caddebostan Kültür Merkezi’nde, 7 Aralık Cumartesi, 13.00’de BAU Pera Sahnede.
🔴 ‘Rothar’ 7 Aralık Cumartesi, 13.00 ve 16.00’da Hisar Okulları Kültür Merkezi’nde.
🔴‘Hermit’ 6 Aralık Cuma, 17.00’de Hisar Okulları Kültür Merkezi’nde.
🔴 Atta Festival 8 Aralık’a kadar sürüyor, oyunları buraya tıklayarak inceleyebilirsiniz.
Oksijen tiyatro yazarı Gülin Dede Tekin, Milliyet Sanat’tan Onur Şimşek ile ortak oluşumumuz Oyun Çıkışı olarak Biletinial Artı YouTube kanalı için buluştuk ve geride bıraktığımız, birlikte takip ettiğimiz 28. İstanbul Tiyatro Festivali’ni değerlendirdik. Bir aya yayılan festival boyunca hem birbirimizle hem de festivali takip eden tiyatro profesyonelleri ve düzenli festival seyircisiyle en çok konuştuğumuz oyunları, oyunların da dışına taşan festival dedikodularını anımsadık. Oyunlarla ilgili değerlendirmeler yaptık. “Etkisinden çıkamadıklarımızı” da oyunlarını da konuştuk, “çıkar çıkmaz unutmak (!) istediklerimizi” de… İzlemek isteyenler olursa buyursun efendim.