Mahfi Eğilmez soruyor: Tek yetkili başkan sistemi Türkiye’ye ne getirdi?
İlk olarak kamudaki israf ve verimsizlik tüm açıklığı ve somut verilerle gözler önüne konmalı, şeffaflık sağlanmalı; ardından da kalıcı ve kapsamlı bir dönüşüm için yapılacaklar kamuoyu ile somut adımlar ve uygulama takvimi ile paylaşılmalı.
Ekonominin yeni gündemi kamuda tasarruf. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bir süredir istikrarlı biçimde mali disiplin mesajları veriyor. Geçen hafta Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde yaptığı konuşmasının odağında da bu vardı. Özetle kamuda tasarruf çalışmasının nihai noktaya getirildiğini ve yılın ikinci yarısında hayata geçirileceğini söyledi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da önceki gün “Gereksiz harcamaları azaltacağız” dedi. Bu arada Şimşek’in talimatıyla 500 makam aracı satışa çıkarıldı (Kamuda 115 bin araç var). Yeni bir dönem başladığı ortada. Peki bu yeni yaklaşım ve söylem beklenen etkiyi yapar ve güçlü sonuçlar getirebilir mi?
Oldukça zor. Öncelikle temel bir argümanla başlayalım: Ekonomi programları kapsamlı ve bütüncül programlardır ve çeşitli politika alanlarındaki yeni yaklaşım ve adımların eşzamanlı ve koordineli uygulanmasını kapsar. Ekonomi yönetiminin yaklaşımı ise işe para politikasından başlayıp bir noktada tıkanınca mali tarafta adım atmak gibi görünüyor. Ve nasıl para politikasında bir teknik çerçeve ve net yol haritası ortaya konmadıysa mali tarafa ilişkin planlar ve uygulanacak adımlar da belirsiz. Şimşek’in göreve gelmesinden bu yana güven tesisini en fazla zorlaştıran unsurlardan biri bu yaklaşımdı.
Bir diğer sorun, kavram belirsizlikleri. Mali disiplin veya mali alanda düzenlemeler (ve reformlar) ile tasarruf kavramının iç içe ve adeta birbirine yerine kullanıldığı hissediliyor. Oysa kamuda tasarruf kısa ve orta vade için sonuç üretebilir; mali disiplin ve kamu yönetimi reformu buna eşlik etmezse etkileri büyük olasılıkla sınırlı ve dönemsel kalır.
Türkiye ekonomisi uzun yıllardır özellikle kamu kaynaklı israf ve verimsizliğin ağır bedelini ödüyor. Bu sorunun çözümü ancak çok kapsamlı ve açık bir yaklaşımla mümkün olabilir. Kara delik misali kamu-özel işbirliği projeleri ortada dururken, kamuda verimliliğe ilişkin tüm kriterler ve süreçler ortadan kaybolmuşken, merkezi idareden yerel yönetimlere her alanda kapsamlı bir dönüşüm ihtiyacı varken sınırlı tasarruf tedbirleriyle gerçek bir dönüşüm sağlanması beklenemez.
Güven tesis edilmek isteniyorsa ilk olarak kamudaki israf ve verimsizlik tüm açıklığı ve somut verilerle gözler önüne konmalı, şeffaflık sağlanmalı; ardından da kalıcı ve kapsamlı dönüşüm için yapılacaklar kamuoyu ile somut adımlar ve uygulama takvimi ile paylaşılmalı. Bu da yetmez, düzenli olarak gelişmeler ilan edilip etki analizleri paylaşılmalı. Ekonomi yönetimi bu konuda bugüne kadar hiçbir şey yapmadı. Mali tarafta kapsamlı bir vergi reformu dahil atılacak adımlar ise zaten yıllardır unutturulmuş durumda.
Ekonomi yönetiminin ağırlıklı olarak algıya oynadığı, zaman kazanmaya çalıştığı, siyaseten en az bedeli ödeyerek olabilecek en iyi sonucu elde etmeye çalıştığı açık. TÜİK verilerinde bile şeffaflık sağlamayı başaramayan bir ekonomi yönetiminin kamu harcamaları ve kamu-özel işbirlikleri dahil netameli uygulamalarda şeffaflık ve disiplini sağlama iddiası çok inandırıcı gelmiyor. Bu nedenle para politikasının artık tıkandığı noktada mali disiplin ve kamuda tasarruf söylemleriyle zaman kazanmaya çalışıldığını düşündürüyor.
Yüzleşilmesi gereken acı bir gerçek var: Türkiye ekonomisi eski ilaç ve yöntemlerle kısa sürede tedaviye cevap alınacak noktayı çoktan geçti. Hastalık çok derine ve genele yayılmış durumda. Ortada somut bir yol haritası yokken, siyaseten en az bedeli ödeyerek en çok sonucu alma arayışının sürdüğü açıkken ve birkaç istisna dışında ekonomi kadrosunun teknik ve entelektüel kapasitesi çok düşükken, içeriği belirsiz mali disiplin ve kamuda tasarruf kavramlarıyla gidişatın değişmesi çok zor.