Bugün açıklanacak haziran ayı tüketici fiyat artışı rakamı yıl sonu enflasyon hedefi açısından kritik olacak. Baz etkisinin devreye gireceği bu ayki enflasyon oranı yüzde 3'ün üzerinde gelirse yılsonu hedefi olan yüzde 38'i tutturmak zor olacak.
Bugün açıklanacak haziran ayı tüketici fiyatı artışı yıl sonu enflasyon hedefi açısından kritik olacak. İTO’nun açıkladığı oran gibi yüzde 3’ün üstünde bir haziran enflasyonu rakamı açıklanırsa, bırakın yüzde 38’lik hedefi, üst sınır olan yüzde 42 oranının bile aşılması tehlikesi doğar.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in son açıklamalarında enflasyon için yüzde 38 değil, artık tahmin aralığının üst sınırı olan yüzde 42 hedefini baz almaya başladığına şahit oluyoruz. Şimşek artık yüzde 42 oranına inileceğini söylemeye başladı. Bu da ekonomi yönetiminin artık daha çok bu üst sınır hedef rakamı kullanacağının işareti olarak görülüyor.
Özellikle bu ay başında yapılan yüzde 38’lik son elektrik zammıyla birlikte yıl sonunda yüzde 40’ın altına inilmesi zaten iyice zorlaşmıştı. Elektrik zamlarının yıllık enflasyonda yüzde 1.5’un üstünde artırıcı etki yapması beklenirken büyük ihtimalle elektrik ve üstüne doğalgaz zamlarının önümüzdeki aylarda devam edeceği anlaşılıyor. Bu hafta ilk altı aylık üretici fiyat artışına bağlı olarak açıklanacak yeni akaryakıt, tütün ve alkollü içeceklere gelecek ÖTV zamlar da bunlara eklenecek. Tüm bunlarla birlikte, belli ki ekonomi yönetimi yüzde 40’ın altına inmenin tehlikeye girdiğini şimdiden gördü ve yüzde 42 olan üst sınırı telaffuz etmeye başladı.
Piyasa anketlerinde haziran ayı için enflasyon beklenti ortalamasının yüzde 2.3 civarında çıktığı görülüyor. Buna karşılık hafta başında İstanbul Ticaret Odası (İTO) İstanbul için haziranda tüketici fiyat artışı oranının yüzde 3.4 oranında olacağına işaret etti. İTO’nun bu rakamının iktisatçıları enflasyon hedefi açısından tedirgin ettiğini söylememiz gerekiyor.
İktisatçılar haziran ayı enflasyon rakamının yüzde 2.5’un üstünde gelmesinin bile hedef açısından risk oluşturduğunu belirtirken TÜİK’in bugün haziran ayı için İTO rakamı kadar, hatta yüzde 3’ün hemen üstünde bir rakam açıklaması halinde, bırakın yüzde 38’i, üst sınır olan yüzde 42’ye ulaşılmasının bile çok zora gireceğini söylüyor.
Merkez Bankası’nın mevsimsel etkilerden arındırarak hesapladığı aylık faiz oranının bu dönemde yüzde 2.5’in altına inmesi gerektiği hatırlatılıyor. Merkez Bankası yönetimi son dönemde baz etkisiyle zaten yıllık enflasyonda bir düşüş olacağını ama artık aylık mevsimsellikten arındırılmış aylık oranlara bakacağını söylüyor. İktisatçılar bu arındırılmış oranı Merkez Bankası’nın hesapladığını hatırlatarak bunun kamuoyuna da açıklanması gerektiğini, buna göre daha sağlıklı analizler yapılabileceğini söylüyor, ancak Merkez Bankası önemli bulduğu, kendi hesapladığı bu rakamı açıklamıyor.
Haziran ayında yüzde 3’ün üstünde bir rakam gelmesi halinde son zamlarla yüksek geleceği belli olan temmuz oranının eklenmesiyle enflasyon hedefleri açısından riskin büyüyeceği belirtiliyor. Açıklanan manşet enflasyon oranlarının, mevsimsellikten arındırıldığında daha yüksek çıkacağını hatırlatan iktisatçılar arındırılmış rakamın yüzde 2.5’e inmesi gerektiğini belirtiyor.
Sadece gelen zamların değil, her zamanki gibi hizmet fiyatlarındaki katılığın sürdüğü belirtilirken gıda fiyatlarında da beklenen düşüşün görülemediği belirtildi. TEPAV’ın belirlemelerine göre gıda fiyat artışının yüzde 1.7 olduğunu hatırlatan iktisatçılar normal olarak gıdadaki aylık oranın haziranda yüzde 1’in altına inmesi gerektiğini söyledi.
İktisatçılar yerel seçimler sonrası İstanbul’a özel belediye zamlarının olduğunu, Türk-‘in Ankara için hesapladığı gıda fiyatı artışının ise çok düşük olduğunu belirterek TÜİK’in büyük ihtimalle, yüzde 2.5 civarında bir rakam açıklamasını bekliyorlar. Bu oranın da yüksek olduğunu ancak “bayram tatili nedeniyle arızi durum oldu” diye açıklanabileceğini tahmin ederken yüzde 2.5’in üstündeki rakamların da aslında sıkıntılı olacağını tekrarlıyorlar.
Buradaki kritik noktanın Ağustos ayı sonunda, yani 3 Eylül’de açıklanacak rakamlarla yıllık enflasyon oranının yüzde 50’in altına inilmesi olduğu belirtiliyor. Ancak bu takdirde yılsonu için yüzde 42’lik üst sınırın yakalanabileceği beklentisinin korunacağı belirtiliyor. Ancak Eylül açıklamasında yüzde 50’in altına inilmesi halinde, normal faiz indirimlerinin başlayabileceği, bunun da programın belirlenen çerçevede gittiğinin ispati olacağını ifade ediyorlar.
Kısacası; bugün açıklanacak enflasyon rakamı ve sonraki birkaç ay boyunca çıkacak sonuçlar, uygulanan ekonomik programın başarısı açısından kritik öneme sahip olacak. Programın başarıyla uygulandığı algısı o döneme kadar oluşturulamazsa “siyasi iradenin programı yarıda kesme korkusu” da büyür.