ABD enflasyonu altına iyi geldi, dolar ve euro yatay seyrediyor
Merkez Bankası uzmanları ile konuştuğumda geçen ayki toplantı metninin faiz artışına açık kapı bırakacak biçimde yazılabileceğini, bunun ihtiyacının şimdi iyice ortaya çıktığı görüşünde olduklarını gördüm.
Merkez Bankası yönetiminin gelinen noktada ek faiz artışına gerek olduğunu kabul ettiği kanısındayım. Buna karşılık piyasada Merkez’in geçen ayki faiz açıklamasında ‘yeni faiz artışı için açık kapı’ bırakmamasının bağlayıcı olduğu görüşü hâkim. Bu nedenle de yarınki toplantıda faiz artışı yapılmayacağına ilişkin genel bir kanı oluştu.
Buradaki kritik soru şu; geçen ayki toplantıda açık kapı bırakılmamasının nedeni Merkez Bankası Para Politikası Kurulu üyelerinin bu durumu göremeyişi mi, yoksa zaten faiz artışına izin verilmeyeceği yolunda gelen talimat nedeniyle bilerek mi açık kapı bırakılmadığı. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu üyelerinin inisiyatifi tabii ki var, ama genelde Başkan ve onunla birlikte hareket eden Başkan yardımcılarının kararlara hâkim olduğunu da biliyoruz. Bu durum başkanın özel bilgisi içinde olması nedeniyle bu konunun gündeme getirilmemiş olma ihtimalini öne çıkarıyor.
Merkez Bankası uzmanları ile konuştuğumda doğal olarak yukarıdan talimat gelip gelmediğini bilmedikleri için geçen ayki toplantı metninin faiz artışına açık kapı bırakacak biçimde yazılabileceği, bunun ihtiyacının şimdi iyice ortaya çıktığı görüşünde olduklarını gördüm. Eski başkan Gaye Erkan’ın “bu faiz yeterlidir” sözünü kurumsal olarak sürdürme ihtiyacı duymaları nedeniyle açık kapı bırakılmamış olabileceğini söyleyenler de var.
Gelinen noktada bazı merkez bankacıların ek faiz artışına ihtiyaç duyulduğunu görmesi önemli. Aslına bakacak olursanız, ocak ayı enflasyonundan sonra bu ihtiyacı dile getirmeyen iktisatçı da hemen hiç kalmadı diyebiliriz. Halbuki bunu görmek için ocak ayı enflasyonunun açıklanmasını beklemeye de gerek yoktu. Ocak ayı enflasyonunun yüksek açıklanacağı önceden belliydi ve bunun enflasyon beklentilerini artırması da kaçınılmazdı. Ayrıca aralık ayı bütçesine konan yüklü harcama kalemi nedeniyle yılın seçime kadar geçecek üç aylık kısmında Hazine’nin piyasa vereceği paranın iyice bollaşacağı da ortadaydı.
Bunun yanında son aylardaki politika faiz artırımlarının bankaların TL mevduat faizlerine yansımadığı, bunu çözmek için Merkez Bankası’nın gerekli likidite adımlarını atmadığı da bir gerçek. TL mevduat faizlerinin artmayışındaki sıkıntının sadece Merkez Bankası’nın zorunlu karşılıklara faiz ödemesiyle çözülmeyeceği ortadaydı. Ama Başkan Karahan bu düzenlemeden iyi sonuç almaya başladıklarını söylemişti. Bu sözlerin ardından TL mevduat faizleri yükselmedi, aksine daha da geriledi.
Geçen hafta açıklanan beklenti anketi sonuçlarına göre piyasanın 2024 yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 42’den 43’e yükseldi. Bu durum piyasadaki beklentilerde son aylarda görülen bozulmanın devamını gösteriyor. Bazıları 12 ay sonrasının enflasyon beklentisine bakarak “beklentiler düştü” dedi ama 2025 yılı için hedeflenen enflasyonun yüzde 14 olduğunu, piyasa beklentisinin bu hedefin çok üstünde kaldığı gerçeğini de söylemediler. Kaldı ki beklenti anketinin fazla iyimser sonuç verdiğini, aslında beklentinin çok daha yüksek olduğunu bütün piyasa oyuncuları ve piyasayı izleyenler de iyi biliyor.
Özetle piyasadaki beklentilerin bozulduğu açık. Hem enflasyon beklentileri hem de seçimden sonra enflasyonla mücadele için gerekli kararların alınacağı konusundaki endişeler devam ediyor. Son olarak kamu bankalarının kredi kartı komisyon oranlarını düşürmelerinin de aslında ekonomi yönetiminin söyledikleriyle ters düştüğü için piyasalardaki endişeyi artırdığını söyleyebiliriz.
Şimdi de şubat ayı enflasyon rakamıyla ilgili çeşitli tahminler yapılmaya başladı. Fiyatları yakından takip eden bir iktisatçı ilk 15 günlük verilere bakıldığında gıda fiyat artışlarının Şubat’ta Ocak’taki düzeyinde, yüzde 5.5-6 oranlarında seyrettiği gözlemini aktardı. TÜİK ne açıklayacak bilmiyoruz ama Şubat ayı enflasyonu da beklentilerin üzerinde çıkarsa şaşırmamak gerek. Merkez Bankası’nın Şahap Kavcıoğlu döneminde ara verdiği piyasadaki fiyat hareketlerini yeniden yakından izlediğini öğrendik. Eğer bu artış eğilimi varsa zaten Merkez Bankası’nın ek faiz artışı istemesinden doğal bir şey olamaz.
PPK öncesi değerlendirme notu yayımlayan TEPAV beklentilerdeki bozulma ve TL mevduat faizlerinin yükselmediğini hatırlatarak “bu toplantıda 2,5 puanlık politika faiz artışı yapılması gerektiği” görüşünü savundu. Daha önceki notlarda hala Merkez Bankası’nın yüzde 36’lık hedefine, en azından yüzde 40’ın altına enflasyonun inme ihtimali bulunduğunu kaydeden TEPAV artık 40’ın altına inilmesinin mevcut koşullarda mümkün olamayacağı görüşünde. O nedenle faiz artışı yapılıp seçim sonrası programın güçlendirilmesi gerektiğini savunuyor.
Yarınki toplantıdan faiz artışı beklentisi yok, ancak keşke Merkez Bankası piyasaları olumlu etkileyecek şok edici bu kararı alıp faiz oranlarını artırabilse. Bu hareketin hem beklentiler, hem ekonomi yönetiminin saygınlığı, hem de seçim sonrası güçlendirilmesi gereken program için büyük faydası olur. Ama belli ki bu gerekli kararın alınacağı konusunda pek bir umut gözükmüyor.
28 Kasım 2024 - Merkez Bankası artık riskler yerine başarıları öne çıkarıyor
27 Kasım 2024 - Özel sektör hesabı yüzde 48’le yaparken enflasyon yüzde 21’e düşmez
26 Kasım 2024 - Enflasyonla mücadelede ‘kararlılık’ vurgusu yavaş yavaş unutuluyor
25 Kasım 2024 - Yüksek nakit açığı ve Merkez’in zararı enflasyon hesabını bozuyor