Merkez Bankası’nın seçim sonrası aldığı döviz 50 milyar dolara dayandı. Kısa sürede bu yüklü alım nedeniyle MB'nin likidite yönetiminde artık zorlanmaya başladığını görüyoruz.
Merkez Bankası’nın seçimin ardından satın aldığı dövizin toplamı 48.8 milyar dolara çıktı yani 50 milyar dolara dayandı. Bu kadar kısa sürede yaptığı yüklü alım nedeniyle Merkez Bankası’nın likidite yönetiminde artık zorlanmaya başladığını görüyoruz. Daha önce piyasayı fonlama faizini yüzde 53’de tutarken dün faiz oranını yüzde 48.39’a indirmek zorunda kaldı.
Bir süredir Türkiye’ye sıcak para akımının çok hızlı olduğunu para yönetiminin zorlaşabileceğini söylüyorduk. Merkez Bankası yüklü alımlar nedeniyle piyasaya verdiği TL likiditeyi, 10 gün öncesine kadar bankalarla yaptığı swap miktarını azaltarak dengeledi. Döviz alımına rağmen piyasayı fonlama faizini yüzde 53’de tutarak TL mevduat faizlerinin yukarıda seyretmesini sağlayabildi.
Ancak akımın son 10 günde iyice arttığına şahit olduk. Bu nedenle Merkez Bankası uzun bir aradan sonra TL likiditeyi çekmek için depo ihaleleri de açmaya başladı. Hem swapları azaltıp hem de depo ihaleleriyle TL fazlasını çekip dengeyi böyle sürdürmeyi başardı.
Ancak geçtiğimiz hafta artık bu yöntemlerden de istediği sonucu alamadığını gördük. Geçen hafta içerisinde piyasayı fonlama faizini yüzde 50 civarına indirmek zorunda kaldı. Dün yani haftanın son günü ise bu oranın daha da aşağı gelmesine engel olamadı, dünkü TLREF faiz oranı yüzde 48.39’a kadar indi.
Merkez Bankası’nın geçen hafta sonuna doğru swap hacmindeki daraltmayı yumuşattığını gördük. Swap hacmi dün itibariyle 25.4 milyar dolara kadar inmişti. Belki de vadesi gelmediği için istediği kadar swap azaltamadı belki tutmak zorunda olduğu swaplar var ve bunu artık eskisi kadar azaltamıyor bunu bilmiyoruz. Ancak bildiğimiz şey; swap azaltımıyla elde ettiği likidite etkisi, depo ihalesiyle çektiği likiditeden daha güçlü oluyor. O nedenle depo alımlarını artırsa bile, fonlama faizi aşağı gelmeye devam etti.
Merkez Bankası’nın fonlama faizini fazla indirmemesi gerekiyor, çünkü bu durum doğrudan TL mevduat faizlerini olumsuz etkiliyor. Dolayısıyla yerli yatırımcının devam eden TL’ye dönüşünü sekteye uğratabilir. Danıştığımız iktisatçılar, artık Merkez Bankası’nın zorlanmaya başladığını, fonlama faizindeki düşüşün bunu gösterdiğini belirtiyorlar. Bundan sonra daha önceki yüzde 53’lük faize yeniden çıkmasının zor olduğunu belirten iktisatçılar, bunun yerine Merkez Bankası’nın yüzde 50’yi korumaya çalışacağını tahmin ediyorlar. Bu aşamada 50’nin altının ise özellikle TL mevduat açısından sıkıntı yaratacağını belirtiyorlar.
Bankalar ucuz fonlama yaptıkları takdirde, zaten artık döviz kredisiyle kaynak da temin ettikleri için, TL mevduata verdikleri faiz oranlarını düşürme eğilimindeler. Zaten TL kredilerin yüksek faiz nedeniyle daraldığı bu ortamda, TL mevduata o kadar ihtiyaç duymuyorlar, ucuz kaynak bulunca da TL mevduat faiz oranlarını düşürüyorlar. Yüksek miktardaki TL tasarrufa verdikleri faizi fazla düşürmeseler de, özellikle küçük tasarrufçunun TL hesaplarına ödenen faiz daha fazla düşüyor. Bu da zaten seçim döneminde altın ve dövize kayan küçük tasarruf sahibinin TL mevduatta kalmasını güçleştirebiliyor.
Seçimlere kadar Merkez Bankası’nın sattığı döviz miktarı toplam 29 milyar doları bulmuştu. Bunun yerine Merkez Bankası’nın son dönemdeki alımları 49-50 milyar dolara kadar çıktı. Bunun 29 milyarı doları yerliler tarafından geri satılan döviz ve altın desek, geriye kalanın yabancı sermaye girişi olduğunu söyleyebiliriz.
Bu alımlar nedeniyle Merkez Bankası, 10 Mayıs itibariyle, bir haftada 7.5 milyar dolar artışla, brüt rezervi 134 milyar dolar olarak açıkladı. Geçen hafta sonu itibariyle, aldığımız bilgilere göre, brüt rezervin 140 milyar doları bulduğu tahmin ediliyor. Merkez Bankası swap hariç kamu dahil net rezervleri ise geçen hafta Cuma itibariyle eksi 25 milyar dolara kadar çıktı. Bu rakam seçim öncesinde eksi 75 milyar dolara kadar gerilemişti. Buradan da yaklaşık 50 milyar dolarlık alım miktarı ortaya çıkıyor.
Peki, bu döviz girişi devam edecek mi, yönetimi daha da zorlaşmayacak mı? Döviz girişinin devam etmesi bekleniyor. Piyasa uzmanları gelen yabancı sermayenin büyük ölçüde swapta kaldığını, 4.5 milyar dolar civarında tahvile, 500 milyon dolar civarı hisse senedi yatırımı olduğunu belirtiyorlar. Bu durum tam anlamıyla sıcak para girişinin ağırlıklı olduğunu gösteriyor. Çünkü burada yabancıların elde edeceği kar çok fazla ve o nedenle hızla giriyorlar. Yabancı fonlar, faizleri ucuz ülkelerden fonlama yapıp TL’ye dönerek gecelik faizle aşırı kar elde edebiliyorlar. Bunun en önemli nedenlerinden biri yüzde 50’lik faizin çok yüksek olması. Diğer önemli faktör ise Merkez Bankası’nın verdiği “TL bu süreçte değerlenmeye devam edecek” sözü.
Nisandan bu yana enflasyonla mücadeleyi sertleştirmek için kuru sabit tutan Merkez Bankası’nn şimdi rezervleri de güçlendiği için kurların yukarı çıkmasına izin vermesi beklenmiyor. Yukarı çıksa bile enflasyonun altında bir çıkış olacak. O nedenle yabancı fonlar neredeyse girdikleri zaman bozdurdukları doları geri dönerken alabilecek. Buradan aldıkları faiz de yanlarına kar kalacak. Yabancı sermayeyi cazip kılan vergisiz bu yüksek kar.
Bunun yeni bir servet transferi olup olmadığı, önümüzdeki dönem tartışacağımız konulardan biri olacak. Bu nedenle Merkez Bankası’nın bu kadar hızlı döviz girişini bir şekilde frenleyecek mekanizmaları kurması gerekebilir.
28 Kasım 2024 - Merkez Bankası artık riskler yerine başarıları öne çıkarıyor
27 Kasım 2024 - Özel sektör hesabı yüzde 48’le yaparken enflasyon yüzde 21’e düşmez
26 Kasım 2024 - Enflasyonla mücadelede ‘kararlılık’ vurgusu yavaş yavaş unutuluyor
25 Kasım 2024 - Yüksek nakit açığı ve Merkez’in zararı enflasyon hesabını bozuyor