Şimşek’in TÜİK’le ilgili en azından Elvan kadar cesur olması lazım
Kamu harcamalarında tasarruf konusunda bence en kilit nokta, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na ilişkin harcamaların da kapsama alınıp alınmayacağı. Bu konuda bir hazırlık var mı, kimse bilmiyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, kamu harcamalarında yapılacak tasarruf konusunda eskisine kıyasla daha güçlü mesajlar vermeye başladığına şahit oluyoruz. Seçim sonuçları ve ardından AKP’lilere ait israf ve gösteriş görüntüleri, kamu tasarrufunu artırma konusunda Bakan Mehmet Şimşek’in elini rahatlatmış olabilir.
Bakan Şimşek’in, ABD’deki tartışılan kelime seçiminin ötesinde halkın, daha doğrusu yerli yatırımcı ve vatandaşların enflasyonun düşeceği konusunda gerekli güvene sahip olmadıkları saptaması önemliydi. Bakan Şimşek, halkın bu konuda inandırılmasının önemli olduğunun altını çizerken, bununla birlikte kamu tasarruflarına güçlü vurgu yapması, son yaşanan siyasi gelişmelerin bu konuda etkili olduğunu gösteriyor.
Bakan Mehmet Şimşek’i ABD’deki temaslarında izleyen yabancı yatırımcıların, “Bakanın bundan sonra yapacakları konusunda kendinden çok emin bir tavır içinde olduğunu” belirttiklerini duyuyoruz. Şimşek’in hem açık ve hem de dolaylı olarak, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın uygulanacak politikalar konusunda kendisine her türlü desteği vermeye hazır olduğunu belirttiği söyleniyor.
Halbuki seçimlerden önce Bakan Şimşek’in kamu tasarrufları konusunda çok iddialı konuşmadığına şahit oluyorduk. İlk göreve geldiğinde, geçen yıl Haziran’dan sonraki birkaç aylık konuşmalarında kamu harcamalarında tasarruf ihtiyacı konusunda daha güçlü mesajlar veriyordu. Daha sonra ise söyleminde değişiklik yaptı ve kamu harcamalarında israfı önlemek yerine “kamu harcamalarında rasyonelleşme” demeye başlamıştı.
Şahsen, seçimden sonra kamu harcamalarındaki kısıntılar konusunda tekrar daha güçlü mesajlar vermesinin, tümüyle olmasa bile, genel olarak kamu harcamalarındaki tasarrufların artırılması konusunda Cumhurbaşkanı’yla konuşup onay aldığını gösterdiğini düşünüyorum.
Bu konuda aldığı desteği artırmış olsa bile, Bakan Mehmet Şimşek’in tasarruf konusunda istediği kadar güçlü kararlar alacağı konusunda endişelerin olduğunu söylememiz lazım. Ancak, örneğin lüks otomobil kullanımında AKP’lilerden gelecek direncin, son gelişmelerden sonra artık kırılmış olabileceğini tahmin ediyorum. Bakan Şimşek, daha önce kamu kuruluşlarının bundan sonra yeni bina satın alma ya da kiralama işine girmemesi gerektiğini, bunun yasaklanacağını söylemişti. Bu tür maddelerin açıklanacak önlemler arasında yer alması bekleniyor.
Bununla birlikte kamu kurumlarının yurt dışı seyahatlere katılacak eleman sayısının azaltılması, kurum dışındaki kiralanan otel ya da başka kurum salonlarında toplantılar düzenlenmesi gibi harcama kalemlerinin kısılacağı, bu önlemlere de direnç gelmeyeceğini artık rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bununla birlikte Bakan Şimşek’in örneğin kamudaki otomobil kullanımında mevcut lüks ve şişkin envanterin azaltılması konusunda ek kısıntılar isteyebileceği, israf ve gösteriş görüntüsü verecek kamu harcamalarının azaltılması konusunda, elinin şimdi, eskisine göre çok daha kuvvetli olduğu da söylenebilir.
Bakan Şimşek, tarım ve demiryolu dışında, kamu yatırımlarının durdurulması gerektiğini, bitimine çok az kalmış projeler dışında, yüklü tahsisat aktarımı yapılmaması gerektiğini söylüyordu. Bu konuda 2024 yılı için yeterli biçimde kısıntı yapabilir ancak gelecek yıldan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yatırım kısıntısının sürmesine izin vereceği konusunun şüpheli olduğu görülüyor.
Kamu harcamalarında tasarruf konusunda bence en kilit nokta, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na ilişkin harcamaların da kapsama alınıp alınmayacağı. Bu konuda bir hazırlık var mı, kimse bilmiyor. Saray harcamalarında tasarruf konusunda bir hazırlık varsa bile, Cumhurbaşkanı’na bu konunun götürülmesine cesaret edilip edilmeyeceğini, cesaret edilse de bunun kabul edileceği konusunda büyük şüpheler olduğunu da söylemeliyiz.
Sanıyorum bu konuda önemli olan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “itibardan tasarruf olmaz” sözüne ne kadar bağlı kalacağı konusu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimden sonra artan AKP’lilere ilişkin israf ve gösteriş görüntülerini tam olarak nasıl değerlendiriyor bilmesek de, bu görüntülere tepki verdiğini AKP’lilerden duyuyoruz. Bu konuda radikal bir karar alıp, harcamalardaki tasarrufun önemli boyutlara ulaşmasını, bu arada kendi harcamalarında da kısıntıya gideceğini söyleyecek kadar önemli görüyor mu, onu da yakında görme imkanımız olacak.
Seçimlerde AKP’nin oy kaybında parti ve partililere ilişkin, “abartılı harcama yapan bir kesimin oluştuğu” izleniminin rol oynadığı kesin. Bununla birlikte geniş kesimlerin yoksullaşmasının da bu görüntülere karşı gösterilen tepkinin büyümesinde önemli rol oynadığı da açık. Yani israf ve gösteriş zaten vardı ama yoksulluk arttıkça bu sahneler görünür oldu. Halkın tepkisi yoksullaştıkça arttı diyebiliriz. AKP’nin böyle bakıp bakmadığını ise tasarruf kararları gösterecek.